Kurban Resmi

Issız bir adaya kaçış

Yönetmen koltuğunda oscar ödüllü yönetmen Michael Dudok de Wit’in oturduğu Kırmızı Kaplumbağa 27 Eylül saat 21.00’deTarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde gösterime girecek

  • Oluşturulma Tarihi : 29.08.2017 06:40
  • Güncelleme Tarihi : 29.08.2017 06:40
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Issız bir adaya kaçış haberinin görseli

NİLGÜN TAZE

Michael Dudok de Wit’in oturduğu Kırmızı Kaplumbağa 27 Eylül’deTarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde gösterime girecek. Wild Bunch ve StudioGhibli ünlü stüdyolarının ortak yapımı olan 2000 yapımı Kırmızı Kaplumbağa En İyi Animasyon Film dalı ve Akademi Ödülleri’nde son 5 aday arasına girebilmeyi başarmış bir film. Hollandalı yönetmen Michael Dudok de Witin yönettiği bu filmde hangi yıllarda geçtiği anlaşılmayan bir zamansız hikayeden bahsediliyor. İlk olarak kırmızı saçlı bir kadına dönüşen bu kaplumbağaya bir doğa ana sembolü demek aşırı bir okuma olmaz. Hatta buradan yola çıkarsak filmin genel derdine de hizmet eden, doğaya yapılan yanlış ve vahşice davranışın doğa tarafından affedilmesi sonucuna da ulaşabiliriz. Kırmızı kaplumbağa, yalnızlığa ve esarete açılan bir savaşı, aile sevgisine ve bağlılığına dönüştürüyor. Filmi karakterlerimizin başına gelen tsunami felaketine rağmen bir doğa güzellemesi, doğa-insan uyumunun bir örneği olarak görmek de mümkün. Filmi bu gibi sembollerden ayrı tutulursa geriye yalnızca huzurlu bir hikaye kalıyor.

KIRMIZININ İFADESİ

Sembollerden, çevreci mesajlarından, felsefi sorularından arındırarak izlemek bu güzel işe haksızlık olur. Burada öncelikle senaryonun tercih ettiği kırmızıya ve kaplumbağaya bakmak gerek. Kırmızı diğer renklere göre çok daha fazla anlam ifade edebilse de psikolojide korkulardan, endişelerden korunma hissini verir. Enerjinin, eylemin rengidir. Kaplumbağa ise çok kabaca iç bilgeliği, dünyayı ve evi temsil eder. Bu anlamda senaryonun kırmızı kaplumbağa seçimi de yalnızca bununla alakalı olmasa dahi izleyicilere subliminal mesajlarla doğru duyguları hissettirmeye yardımcı oluyor.

ADA HAYATI

Filmin sonunda çocuk da babasının ilk adaya düştüğü yaşlara gelirken adayı terk etmeye karar veriyor fakat huzur içinde ölen babası gibi o da adada olduğu süre boyunca medeniyetten uzak, huzurlu, onu güçlü ve cesur kılacak bir hayat geçiriyor. Bir şişenin tıpası ile mutlu olabilecek kadar güzel bir çocukluk. Adamın elini son bir kez daha tutan kadın, kırmızı kaplumbağaya dönüşüyor ve okyanusa geri dönüyor. Karakterlerin gördükleri rüyalar da diyalogsuz-kelimesiz tanıdığımız karakterlerle örtüşen, yine karakterlerin sonraki davranışlarına hizmet eden ve orijinalliğinin yanında görsel olarak da daha önce sabit duran büyük bir dalga, kumsalda müzik çalan modern çalgıcılar gibi daha önce şahit olmadığımız estetik görüntülere sahip. Film her sahnesi ve doğal doğa sesleri ile adeta bir meditasyona dönüşüyor.

SINIRSIZ HAYAL GÜCÜ

Tamamı el çizimi olan bu film ince ve temiz çizgilerle yaratılmış, naif bir hikaye ile tamamlanmış ve sonucunda hipnotize edici bir animasyon çıkmış. Miyazaki’nin sınırsız hayal gücünün yanında -karşılaştırmaya hiç gerek olmasa bile çok daha mütevazı ancak en az onunkiler kadar özgün bir hikaye ile karşımıza çıkan Dudok de Wit, birkaç filmi ile animasyon severlerin gözdelerinden biri haline geldi. Diğer el çizimi animasyonlara kıyasla çok daha sade ve gösterişten uzak bir tarzı var De Wit’in. Diğer işlerinde de bu sadeliği tatmak mümkün. Yeteneğini kanıtlayan yönetmen bunu günümüzde minimal denebilecek çizgilerle sağlıyor.