İzmir’de bir ilk: Poşet filtre kahve

Kadın Girişimciler Derneği’nin Proje 15 kapsamında desteklediği 15 kadın girişimciden biri olan Selda Güner Poyraz, doğum sonrası iş sözleşmesinin feshedilmesiyle birlikte girişimcilik yolundaki serüvenini anlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 17.12.2018 08:12
  • Güncelleme Tarihi : 17.12.2018 08:12
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’de bir ilk: Poşet filtre kahve

BURCU YANAR - ÖZEL HABER
Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) Proje 15 kapsamında desteklediği 15 kadın girişimciden biri olan Selda Güner Poyraz, doğum sonrası iş sözleşmesinin feshedilmesiyle birlikte girişimcilik yolundaki hikayesini gazetemizle paylaştı. Kocaeli Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Poyraz, 7-8 yıl boyunca İstanbul’da uluslararası firmalarda kimyasal hammadde alanında satış yöneticisi olarak görev yaptı. 2015 yılında doğum iznine ayrılan Poyraz, izin bitiminde iş sözleşmesinin feshedildiğini öğrenerek çalışmaya bir süre ara verdi. Poyraz, 2017 yılında eşinin işi dolayısıyla İzmir’e taşınmaya karar verdiklerini belirterek hep aklında olan poşet filtre kahve üretme işini burada hayata geçirdi.



SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN
Eşiyle birlikte kahve tüketmeyi çok sevdiklerini ve gittikleri her yere yanlarında filtre kahve ekipmanları götürdüklerini söyleyen Poyraz, “Bir süre sonra bu bizim için bir külfete dönüşmeye başladı. Biz de dedik ki piyasada neden sallama filtre kahve yok. Bu fikir benim içime öyle bir girdi ki asla vazgeçemedim. Girişimcilik böyle bir şey. Bu tarz şeyler hep ihtiyaçtan doğar” dedi. “Bu fikri İzmir’e taşınmadan önce düşünmüştük İzmir’e taşınma durumumuz olunca askıya aldık” diyen Poyraz, İzmir’e gelir gelmez şirketi kurduklarını belirtti. Sağlıklı yaşam için sağlıklı kahveler misyonuyla DaysOld Coffee markasını yarattığını ifade eden Poyraz, bu yolda en zor işin üretim prosesini kurmak olduğunu da sözlerine ekledi.



KENDİMİZ KURDUK
İşin en önemli noktalarından birinin üretim prosesini kurmak olduğunu çünkü İzmir’de bu işi yapan tek firma olduklarını vurgulayan Poyraz, “Normal sallama çaylarda her bir paket 2 gram, biz kahvelerimizde 12 gram yapıyoruz. Bu da bir araştırma geliştirme (Ar-Ge) çalışması gerektiriyor. Çünkü zaten poşet filtre kahve dünya genelinde çok yeni bir ürün. Bu yüzden bu üretim prosesini kurmak makine üreticileri için de çok yeni. Biz makinemizi kendimiz kurduk diyebilirim. Çünkü kahve, çay gibi kolay bir ürün değil. Daha küçük partiküllere sahip. Uçuşuyor, elektrikleniyor, üretim yaparken sıkışabiliyor. Kahvenin elektriklenmesi gramajını bile etkiliyor. Bu konuda çok hassasız. Bizim kabul aralığımız bu konuda yarım gram. Her bir poşeti tek tek tartıyoruz” diye konuştu. Kahvenin ortamdaki kokuları çok çabuk emen bir gıda olduğunu söyleyen Poyraz, “Bizler üretim tesisine girerken kahvelerimizin üretim aşamasında parfüm bile kullanmıyoruz. Üretim yapılan bir yerde kahveyi etkileyebilecek ekstra kokuların olmaması gerekiyor. Kahve öyle bir şey ki, yüz dönümlük bir kahve tarlasını düşünün bu tarlanın bir ucunda hasat edilen kahve çekirdeği ile diğer köşesinde hasat edilen kahve çekirdeğinin tatları ve performansları farklı olabiliyor. Dolayısıyla sizin bunlara kavurma profilinde çok dikkat etmeniz gerekiyor. Nihai tüketici belki bu farkı anlayamaz ama biz anlıyoruz ve bu kadar hassas davranıyoruz” sözlerine yer verdi.



ÖZEL FİLTRELER
Kullanılan filtre kağıdının çok özel olduğunun altını çizen Poyraz, filtreleri endüstriyel bir ağaç olan Abaka ağacından yaptıklarını dile getirdi. Poyraz, “Ağartılmamış doğal sarımsı bir filtre kağıdı kullanıyoruz. Bizim yaptığımız filtre kağıtları diğer filtre kağıtları gibi klorla ağartılmıyor. Doğal renginde, Abaka ağacından alındığı gibi. Başka bir kimyasal içermiyor. Poşetleri kapatırken de yapıştırıcı kullanmıyoruz. Yüksek ısı ile kapatıyoruz. Zaten ağacında özelliği bu. Yüzde yüz doğada çözünebilen doğa dostu bir filtre kağıdı” açıklamalarında bulundu. “Kahvelerin tazeliğini korumak için her bir poşeti tek tek ambalajlayarak hava ile temasını tamamen kesiyoruz” diyen Poyraz, “Burada önemli olan şeylerden biri de kahvenin harmanı çünkü kahvede her demleme yönteminde farklı tatlar alırsınız. Ben yaklaşık 4 ay boyunca farklı çekirdekleri bir araya getirerek denemeler yaptım, farklı demleme yöntemleriyle harmanlar oluşturdum. Türkiye’de bir Türk kahvesi damağı var. Filtre kahvede de o tadı arıyoruz aslında. Ben de o tadı bulmaya çalıştım. Kahve alanında uzmanlığı olan çeşitli insanlara denemelerimi gönderdim. Onlar da onaylayınca hız kesmeden çalışmalarıma devam ettim. Çünkü bu kadarı bize yetmiyor. Her gün daha fazla ne koyabiliriz üstüne diye düşünüyoruz. Ve şimdiye kadar bu işten hiç para kazanmadık. Hep kazandıklarımızı ürünü iyileştirmek adına yatırıma verdik. Şu anda İzmir’de tek firmayız. Kahve üretimde Türkiye’de ilklerden biriyim” dedi.

KAHVEYE KADIN ELİ DEĞİDİ
Poyraz, Türkiye’de ve dünyada kahve üretiminde kadının rolünün çok düşük olduğunu ve sektöre yüzde 90 oranında erkeklerin hakim olduğunu belirtti. Poyraz, “Ben bunu da değiştirmek istiyorum. Ben aslında kahvenin kimyasına bakıyorum. Kahveyi kavururken, öğütürken, kahveyi paketlerken kahvenin kimyasını da incelemeniz gerekiyor. Kahveye artık kadının eli değdi. Ve bu noktadan sonra şunu hedefliyorum. Bundan bir 4-5 yıl sonra kahve dendiğinde herkesin aklına Days Old markası gelsin istiyorum. Türk kahvesinden filtre kahveye kadar tüketicinin ihtiyacı olan her şeye bizden ulaşabilmesini istiyorum. Biz öncelikle marka bilinirliğini arttırıp sonrasında ulaşılabilirliği arttırmak istiyoruz. Bundan sonra market zincirleri ile daha ulaşılabilir hale geleceğiz. Kahvenin hak ettiği değeri görmesini istiyorum” ifadelerine yer verdi. Son olarak dozunda tüketildiğinde kahvenin kalp krizi ve tansiyon riskini düşüren çok sağlıklı bir ürün olduğunu dile getiren Poyraz, “Granül (çözünebilir) kahve çarpıntı yapabilir. Bizim kahvelerimizin içinde bu bulunmuyor. Yüzde yüz gerçek kahve. Öğütüyoruz ve paketliyoruz. Gerçek kahve tüketiyorsunuz” şeklinde konuştu.

AGORA VE TEOS HARMANI
“Biz bir İzmir firması olduğumuz için iki farklı harmanımıza da İzmir’e özgü isimler vermek istedik” diyen Poyraz, “Bir tanesi Teos Harmanı. Seferihisar’da bulunan Teos Antik Kenti’nden etkilendik. Türkiye’nin en sakin yeri seçilen Seferihisar’da bulunduğu için bu ismi verdik. Bu harman orta içim yani orta kavrulmuş bir tada sahip. Bir diğeri de Agora Harmanı. Onu da Agora Antik Kenti’nden esinlenerek oluşturduk. Agora kelime anlamıyla aslında pazaryeri, çarşı anlamına geliyor. Şehrin en hareketli noktası olduğu için bu adı verdik. Sert bir tada sahiptir” dedi.

Haber Merkezi