Kanser onun için grip gibi

200’ün üzerinde kemoterapi aldı, 6 kez ameliyat masasına yattı, 3 kez de ilik nakli oldu... En güzel zamanlarında lösemi ile tanışan ama mücadeleyi hiç bırakmadan beş kez kanseri yenen Ömer Faruk Yazıcı, “Yaşacağınıza inanırsanız kanser sizi yenemez. Ben kanserden ölmeyeceğim” diyor


  • Oluşturulma Tarihi : 01.10.2018 12:16
  • Güncelleme Tarihi : 01.10.2018 12:16
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kanser onun için grip gibi

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Henüz 12 yaşındayken lenf kanseri yüzünden annesini kaybetti, 1999 yılında Gölcük Depremi’nde evi yıkıldı ve ailesiyle birlikte İzmir’e yerleştiler. Uzun yıllar hentbol antrenörlüğü yapan ve takımıyla sayısız başarıya imza atan Ömer Faruk Yazıcı, 9 yıl önce anaokulu öğretmeni Fadime Yazıcı ile dünya evine girdi. Tam her şey yolunda derken hayatının en güzel zamanlarında lösemi ile tanıştı ama mücadeleyi hiç bırakmadan bir kez değil tam 5 kez kanseri yendi. Tedavi süresince 200’ün üzerinde kemoterapi aldı, 6 kez ameliyat masasına yattı, 3 kez de ilik nakli oldu... 107 kilodan 54 kiloya düştü. Şu an 35 yaşında. Kanseri beşinci kez yenmesinin üstünden tam 3 yıl geçti. İkinci çocuğunu geçtiğimiz günlerde kucağına aldı. Sürekli ameliyat olmaktan, kemoterapi almaktan ve her seferinde yine kansere yakalanmaktan yorulan Yazıcı, her şeye rağmen kanserin korkulacak bir hastalık olmadığını belirterek, “Eğer yaşacağınıza inanırsanız kanser sizi yenemez. Ben kanserden ölmeyeceğim” diyor.



5 KEZ KANSERİ YENDİ
Evlendikten bir sene sonra yakalandığı kanseri tam beş kez yenmeyi başaran Yazıcı, kendi mucizesini şöyle anlattı: “2009 yılında Kemalpaşa’da bir okula beden eğitimi öğretmeni olarak atandım. Eşim de anasınıfı öğretmeniydi. 2010 yılında bazı rahatsızlıklarım başladı. Doktora gittim. Kan değerlerim neredeyse sıfırlanmıştı. Hemen Ege Üniversitesi Hastanesi’nde yoğun bakıma aldılar. Lösemi teşhisi konulmasının ardından hafif bir kemoterapi verildi. 3 ay hastanede yattım. Çıktığımda iyileşmiştim. 2011 yılında hastalığım tekrarlayınca yeniden kemoterapi aldım ve kardeşimden ilik nakli yapıldı. Uyum süreci çok çabuk gelişti. Fakat 2012 yılında üçüncü kez hastalığım tekrarladı. Bu defa ağır bir tedavi gördüm. Bir yıllık tedavi sürecinin ardından tamamen iyileştiğim söylendi. Fakat 2013 yılında yeniden tekrarladı. Yine kemoterapi gördüm ve kardeşimden ikinci kez ilik nakli yapıldı. 2014 yılının temmuz ayına kadar bir sıkıntım yoktu. Hafif bir baş ağrım vardı hep ama önemsemiyordum. Sonra dikkat eksikliği başladı. MR çekildim ve beynimde tümör olduğu anlaşıldı. Doktorlar hemen ameliyata aldı. Ameliyatla kafatasımın üst bölümünü aldılar. Tümörün beşte biri hala beyin zarımın üzerinde. Sinir uçlarım açık kaldığı için ara ara epilepsi krizleri geçiriyorum. Ameliyattan sonra iki defa geçici felç geçirdim. Doktorlar üçüncü bir ilik nakline karar verdiler. Babamın amcasının oğlunun iliği yüzde 95 uyumlu çıktı. O sırada kanserin bağırsağıma sıçradığını da öğrendik. Ameliyata girdim, kitleyi temizlediler. O dönem 107 kilodan 54 kiloya düştüm. 56 gün serumla beslendim.”



EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ EŞİ OLDU
Eşi Fadime Yazıcı’nın hastalığı sürecince kendisini hiç yalnız bırakmadığını ve hep destek olduğunu dile getiren Yazıcı, “Evlendikten hemen sonra hastalığa yakalandım. En büyük destekçim eşimdi. Ailem hep yanımda oldu. Doktorlar bazen umudu kesiyordu ve gelin helallik isteyin diyorlardı. Hastanede gözlerim kapalı yatarken şunları duyuyordum: ‘Yoğun bakımı alacağız durumu kritik sabaha gözlerini açamayabilir.’ Ama eşimin dik durması gerekiyordu. Ağlama seslerini duyuyordum. 1 yıl boyunca eşimin bütün eşyaları hastaneydi. Bir yandan kızımızı okula götürüp getiriyor bir yandan da hastaneye benim yanıma geliyordu. Beni hiç yalnız bırakmadı. Bu açıdan çok şanslıyım. 6 yıllık antrenörlük hayatım boyunca her kemoterapiden çıktıktan sonra çalışmalara gittim. İşimi seviyordum. Öğrencilerimle bir araya gelince yaşadığım her şeyi unutuyordum, bütün acılarım diniyordu. Hastaneden çıktığım gün evde televizyonu ve interneti kaldırdım. Artık bütün vaktimi ailemle geçirmek istiyorum. Ağır bir tedavi göreceğim için doktorlar, hastaneye yatar yatmaz, ‘Normal yollardan çocuk sahibi olman imkansız’ dedi. Kemoterapiye başlamadan önce tüp bebek sahibi olabilmek için gerekli işlemleri yaptırdık. Kızım tüp bebek olarak doğdu. Yakın zamanda tüp bebek yöntemiyle ikinci çocuğumuz dünyaya geldi” ifadelerini kullandı.
KANSERDEN ÖLMEYECEĞİM
Sürekli ameliyat olmaktan, kemoterapi almaktan ve her seferinde yine kansere yakalanmaktan yorulan Yazıcı, her şeye rağmen kanserin korkulacak bir hastalık olmadığını belirterek, “İnancımı hiç kaybetmedim. Kanser yenilmez bir şey değil. Eğer yaşacağınıza inanırsanız kanser sizi yenemez. Ben hep şunu söylüyorum… Ben kanserden ölmeyeceğim. Kansere yakalananlara korkmayın ve tedavi olun diyorum. Hastaneye yattığınız zaman yapmadığınız şeylerden dolayı pişmanlık duyuyorsunuz. 13 ay boyunca hastanede yattığım dönem odamın camından baktığımda evimi görebiliyordum ama aylarca evime gidemedim. Kızımı o dönem sadece bir defa gördüm ve beyin ameliyatından sonra kızım beni tanıyamadı. İlik nakli üç saatlik bir işlem. İnanın bir insanın veya bir çocuğun hayatını kurtarabilirsiniz. Bağışçı olup sonradan vazgeçmemelerini rica ediyorum. Bu hasta için çok büyük yıkım oluyor. Kansere ilk yakalandığımda ne olduğunun farkında değildim. Bir kere başıma geldi gitti diye düşünüyordum ama tekrar başıma gelince ne olduğunu anladım. Bazen hastanelere giderim insanlara moral vermeye çalışıyorum. Ama asıl ailelerin destek vermesi gerekiyor. Aynı zamanda hastaların ailelerinin de bu süreçte desteğe ihtiyacı var. Kanser çok zor bir hastalık ve maddi yükü de çok fazla. Kanserle mücadele eden derneklere her zaman destek vermeye hazırım” diye konuştu.

Haber Merkezi