Orta Çağ’dan pati izleri taşıyan tuğla ve kiremit parçaları bulundu

Egeli bilim insanı Prof.Dr. Zeynep Mercangöz başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarında Orta Çağ’dan pati izleri taşıyan tuğla ve kiremit parçalarına ulaşıldı  


  • Oluşturulma Tarihi : 06.02.2019 12:57
  • Güncelleme Tarihi : 06.02.2019 12:57
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Orta Çağ’dan pati izleri taşıyan tuğla ve kiremit parçaları bulundu

Ege Üniversitesi bilim insanlarınca yürütülen kazı çalışmaları, tarih boyunca çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu’nun, zengin tarihi ve kültürel mirasını gün yüzüne çıkarıyor. Kuşadası Kadıkalesi Anaia Höğüyü kazı çalışmaları; Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Bizans Sanatı Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Zeynep Mercangöz başkanlığında yürütülüyor. Kazı çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Prof.Dr. Zeynep Mercangöz, “Rektörümüzün de ziyaret ettiği kazı, prehistorik höyük üzerindeki Bizans kalesinde yürütülmektedir. En son 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Ordusu'na ev sahipliliği yapmış kalede Osmanlı top siperleri ve namazgâhla birlikte anıtsal kilise-manastır kalıntıları ve 13. yüzyılın ikinci yarısındaki ticari üretime ilişkin bilgi ve belgelere ulaşılmıştır. Bu sohbete konu olan hayvan ayak izlerinin bulunduğu ondan fazla farklı kiremit de kalenin Geç Bizans kullanımından elde ettiğimiz arkeolojik verilerdir. Aslında pek çok kazıda dikkate alınmayıp atılan söz konusu kiremit parçalarını bu izleriyle sakladık; geçmişin sadece mimari, çanak ve çömlekten oluşmadığına işaret etmek üzere kale içinde açığa çıkarılan duvarlar üzerinde sergiliyoruz. Bunların hepsi farklı büyüklükte ve muhtemelen farklı cinsteki köpeklere ait pati izleri bilimsel olarak incelediğimiz bir ayrıntı iken, sergilenme amaçlarına uygun bir şekilde, kazı ile ilgili haber yapmak üzere alana gelmiş muhabirlerin dikkatini çekerek basında yankı buldu” dedi.
İNSANLARLA YAŞAMAKTAYDILAR
Kazıda ulaşılan buluntular arasında çok sayıda hayvan kemiklerinin de olduğunu ifade eden Prof.Dr. Mercangöz, “Öncelikle belirtmeliyim ki kazının çeşitli buluntuları arasında çok sayıda hayvan kemikleri de vardır. Ekibimizdeki osteoarkeolog Prof.Dr. Vedat Onar’ın üzerinde çalıştığı kemikler, Orta Çağ kalesinde kemik obje üretiminden kasaplık izlerine göre beslenme artıklarına değin buradaki sosyolojik yaşamına ışık tutarlar. Kemikler arasında kuşlar, küçük ve büyük baş hayvanların yanı sıra evcil hayvanların varlığını da göstermiştir. Yani burada Bizans döneminde çok çeşitli türlerde ve ırklarda yoğun kedi/köpek yaşamıştı. Benim burada altını çizmek istediğim ayrıntı ise söz konusu kiremitlerde karşılaştığımız özellikle köpeklere ilişkin pati izlerinin, kemik buluntularımızla birlikte, buradaki orta çağ yaşamının sosyokültürel boyutuna işaret etmeleridir. Diğer bir deyişle bugün kampüsteki kedilerin ve köpeklerin varlıkları gibi geçmişte de bu hayvanlar Kadıkalesi’ndeki insanlarla birlikte yan yana yaşamaktaydılar. Varlıkları hoşgörüyle karşılanıyor olmalıydı ki Bizanslı ustaların kurutmak üzere güneşe serdikleri kiremitler üzerinde sağa sola koşuştururken bıraktıkları izler, sanki bir atölye markası gibi korunmuştu. Bu bağlamda hayvanların ustalar için gerçekten rahatsız edici olmadıklarını söyleyebiliriz. Zira onların bastıkları kiremit hamurları düzeltilmeye çalışılmamış, oldukları gibi fırınlanmıştı” diye konuştu.  Kuşadası, Kadıkalesi kazılarının amacına da değinen Prof.Dr. Mercangöz şöyle konuştu: “Orta çağın Anaia olarak tanınan sahil yerleşimine hâkim, eski bir höyük üzerinde inşa edilmiş kale, limanı ve liman ticaretini kontrol etmekteydi. Dolaysıyla kazılar bu konuda pek çok önemli veri sunmaktadır. Onların bilimsel olarak değerlendirilmeleri kuşkusuz kazının öncelikli amacıdır. Diğer yandan burasının bir dünya kültür mirası olduğu unutulmamalıdır ve ortaya çıkarılan yapı kalıntılarının gelecek için korunması bir diğer öncelikli amacımızdır. Bu bağlamda kale ve kale içindeki arkeolojik değerlerin korunması, restore edilmeleri zorunludur ve her kazı başkanı gibi benim için de kutsal bir görevdir. Diğer yandan alana yapılacak her türlü koruma müdahaleleri Türkiye Kültür Turizmi açısından alanın bir sunumu olacaktır.”  Ege Ajans