Sayfa Yükleniyor...
İletişim Bilimci ve Sosyolog Kaan Kara, çağımızın bir nevi hastalığı haline gelen sosyal medya bağımlılığı üzerine konuştu. Kara, sosyal medyanın amaç olmamasını söyledi
EMİRCAN IŞILDAK - ÖZEL HABER
Teknoloji ve bilgi çağıyla birlikte giderek yükselen sosyal medya trendi gençler arasında bağımlılık seviyesine geldi. 7den 70e akıllı telefonların ve internet kullanımının giderek yaygınlaştığı günümüzde sosyal bağımlılığın ciddi bir toplumsal sorun olduğunun altını çizen İletişim Bilimci ve Sosyolog Kaan Kara, bu konuda uyarılarda bulundu. Sosyal medya araçlarının bireyleri çoğu zaman bulunduğu ortamdan ve zamandan bağımsız hale getirdiğini vurgulayan Kara, gençlere de spor ve kültürel etkinlikler gibi tavsiyeler verdi.
MÜCADELEYE İNANIYORUM
Söyleşiye kendisiyle ilgili bilgi vererek başlayan Kara, iletişim alanına nasıl ilgi duyduğunu da anlattı. Eğitim hayatını da bu yönde kurguladığını belirten Kara, 1988 yılında İzmirde doğdum. Küçük yaştan itibaren doğa, insan, yaşadığımız çevre ve ilişkiler ilgi odağım olmaya başladı. Sistemi anlama, çözme isteği, gerçeğe ulaşma isteği, içimdeki enerjiyi körükledi diyebilirim. Bu sebeple eğitimlerim, okuduğum kitaplar, yaptığım gözlemler neticesinde sosyoloji ve iletişim alanlarına ilgi duydum ve bu doğrultuda kendi gelişimimi yönlendirmeye karar verdim. Hayat felsefem başkalarından bir şey beklemek ya da dilemek değil; son nefese ve son saniyeye kadar inandığım hedefler için savaşmaktır. Ben mücadeleye inanan biriyim. Çünkü nelere sahip olduğunuz ya da ne kadar yetenekli olduğunuz, ne kadar güzel olduğunuz sizi tanımlamaz. Sadece yaptıklarınız, eylemleriniz gerçekten kim olduğunuzu göstermektedir. Sonuç olarak mücadele ile birlikte değişim kendi ellerimizdedir diye düşünüyorum dedi.
BİLİM İLE GELİŞECEĞİZ
İletişim biliminin tarihsel gelişimiyle ilgili de konuşan Kara, toplumların her yönden gelişiminin bilimsel analiz ve iletişim ile gerçekleşebileceğinin altını çizerek, İnsanın ilk çağlardan itibaren başkaları ile bağlantı kurma çabası iletişim bilimini karşımıza çıkarıyor. İnsanoğlunun sosyal bir varlık olduğu varsayımını kabul edersek iletişim kurmamak bile günümüzde iletişimsel bir anlama sahip. Bu bağlamda insanların oluşturduğu topluluklar toplum olarak ifade ediliyor ve bunu inceleyen bilim dalına da sosyoloji deniliyor. İletişimin önemi yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Toplumların gelişmesi ancak toplumların nitelikli bilimsel analiz ile incelenerek elde edilen sonuçlar doğrultusunda mevcut sorunlara doğru yaklaşım ve çözümler ile sağlanır. Unutulmamalıdır ki bugün yaşadığımız toplumsal sorunların temeli geçmişte doğru analiz ve öngörü sağlanamamasından kaynaklanmaktadır değerlendirmesini yaptı.
SOSYAL MEDYA HAYATIMIZDA
Kara, söyleşinin devamında sosyal medyanın gelişimine değindi. Giderek her bireyin neredeyse vazgeçilmezi haline gelen sosyal medyanın zamandan ve mekandan bağımsız şekilde kolaylıkla insan hayatına dahil olduğunu belirten Kara, Değişen ve gelişen teknolojiler neticesinde dijitalleşen sistemler yeni medya araçlarını ortaya çıkardı. Bunlardan en önemlisi şüphesiz ki sosyal medyadır, hepimizin her gün kullandığı hatta bağımlı olduğu bu mecra nasıl oldu da ana akım medyanın önüne geçti? Geçmişten itibaren kontrol altında olan ve tekelleşen geleneksel medya bireyin kendini direkt olarak ifade etmesine engel olan yapısı ve dinamikleriyle eleştirilmekteydi. Sosyal medya bireyselleşen, kendi gerçekliğini oluşturan yapısı ile bu durumu kısmen ortadan kaldırmış gibi duruyor. Ayrıca öğrenme, iletişim kurma, can sıkıntısını giderme, tanıtım yapma gibi birçok olumlu özelliğe olanak tanımasına karşın bir taraftan kullanıcılarda artan bir sosyal medya bağımlılığı gözleniyor. Sosyal medya artık tüm yayınları yapabilecek bir teknolojik altyapıya sahip bulunmakta. Bu sebeple kullanıcılar canlı yayınlardan, 3 boyutlu fotoğraflara kadar geçmişte hayal olan birçok olanağa günümüzde sahip. Ayrıca günümüzde herkesin cebinde olan akıllı telefonlar ve internet sosyal medyaya ulaşmayı zamandan ve mekandan bağımsız hale de getiriyor. Sosyal medyanın akıllı telefonlar ile her an elimizin altında olması ise bağımlılığı artırıyor diye konuştu.
HAYATA ADAPTE OLAMIYORUZ
Sosyal mecralar ve paylaşımlar yüzünden bireylerin çoğu zaman gerçek yaşama adapte olamadığını belirten Kara, Sosyal medyaya bu denli bağlı olmamızın ardında yatan temel nedenler ise var olma isteği, kendini ifade etme, beğenilme, görünme isteği, kendini gerçekleştirmeye çalışma ve başkaları hakkında fikir edinme durumudur. Aslında bunlar herkesin ihtiyaçları fakat tam anlamıyla gideremediğimiz için sosyal medyaya sarılıyoruz. Sonuç itibariyle herkesin değer görme, başarılı olma arzusu vardır. Bunu başka alanlarda karşılayabiliyorsak sosyal medyaya daha az ihtiyaç duyuyoruz. Ayrıca sosyal medya insanların arkadaşlarıyla ve tanıdıklarıyla iletişim kurma yolu haline de gelmiş durumda. Ek olarak orada değerli olma isteği çok yoğun bor şekilde arttı. Kadınlarda bu bağımlılık durumunu daha belirgin olarak gözlemliyoruz. Bazen madde bağımlılığına benzer bir durum halini alan bu davranış biçimi bireylerin çoğu zaman konsantre olmasını ve gerçek yaşama adapte olmasını engelleyebiliyor yorumunda bulundu.
TAKINTIYA DÖNÜŞÜYOR
İnsanların yaşadıkları anı bir kenara bırakıp tamamen sosyal araçlara bağlandığını hatırlatan Kara, bu durumun yarattığı olumsuz tabloları da göz önüne getirdi. Bu bağımlı olma halinin genç insanları okuldan ve eğitim hayatlarından bile uzaklaştırdığını söyleyen Kara, Sosyal medya kullanılmadığı zaman bir eksiklik hissetme durumu ileride takıntıya dönüşüyor ve kişiye zaman kaybı ile stres yükü olarak geri dönüyor. Sosyal yaşamın düzenlenmesi ve onun bir iletişim aracı olduğu unutulmamalıdır. Sosyal medya sadece yaptıklarımızın bir yansıması olmalı, yapma amacımız olmamalı. Öyle ki konsere gidip sadece video ve resim çeken bir kesimden söz ediyoruz anı kaybeden ve gerçekliği yitiren bir durumdur bu. Bazen bu bağımlılık öyle bir hal alıyor ki 12 saatin üzerinde bireyleri esir edebiliyor. Ayrıca dürtü kontrolü ve uyku sorunlarına yol açıyor. Dikkat sorunları baş gösteriyor, genç bireyler ve ergenler okuldan uzaklaşabiliyor. Böyle durumlarda mutlaka önlem alınmalı sosyal medya kullanım saatlerine sınırlama getirilmelidir. Hatta önce ödevlerin yapılıp sonrasında sosyal medyaya izin verilmesiyle bu şekilde birey gerçek hayata çekilerek tek yönlü ve bağımlı olmaktan kurtulması sağlanmalıdır. Bağımlılık durumuna gelen ve iletişime cevap vermeyen bireylerin ise kesinlikle psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Bağımlılığın iki temel kriteri vardır. Bunlar sürekli dozu arttırma isteği ve yapılmadığı zaman eksikliğini yoğun şekilde hissetme durumudur. Eğer bunları hissediyorsanız mutlaka uzmanlar ile iletişime geçin dedi.
GENÇLERE TAVSİYELER
Son olarak gençlere tavsiyem spor ve farklı aktiviteler ile gerçek yaşamda sosyalleşmeleri, tüketici ve beğenilme odaklı olmaktan üretici ve beğenen olma durumuna gelmeleridir. Yaşam şuandır ve saniyelerdir. Lütfen sosyal medya gerçek yaşamda yaptıklarınızı yansıttığınız yer olsun yaşam amacınız olmasın diyen Kara, gençlere de sosyal medya bağımlılığından kurtulabilmek adına tavsiye niteliğinde uyarılar yaptı.
SOSYAL MEDYA İSTATİSTİKLERİ
Dünyaca ünlü bir dijital pazarlama ajansının bağımsız kuruluşların yıl içerisinde son yaptığı araştırma raporuna göre, dünyanın yarısından fazlası artık en az bir adet akıllı telefon kullanıyor. Dünya nüfusunun neredeyse üçte ikisi en az bir cep telefonu sahibi. Dünya genelinde web trafiğinin yarısından fazlası artık cep telefonundan geliyor. Dünyanın dört bir yanındaki mobil bağlantıların yarısından çoğu artık genişbant. Dünya nüfusunun 5te 1nden fazlası son 30 gün içerisinde mutlaka internetten alışveriş yapıyor. Türkiyede ise nüfusun yüzde 60lık penetrasyonun oluşturan 48 milyon kişi internete bağlanıyor. Türkiyedeki mobil kullanıcı sayısı 71 milyonken, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı ise 42 milyon kişi olarak göze çarpıyor. Büyümeye bakıldığında ise Türkiyede 2016nın Ocak ayından bu yana internet kullanıcı sayısının yüzde 4 ile iki milyon, aktif sosyal medya kullanıcısı sayısının ise yüzde 14 ile 6 milyon arttığını görüyoruz. Ülkemizde sosyal medyayı mobilden kullanan kişi sayısı ise son bir yıl içerisinde yüzde 17 oranında artmış durumda. Rapora göre Türkiyedeki cihaz kullanıcılarının yüzde 95i cep telefonu sahibi ve yüzde 75i akıllı telefon kullanıyor. Dizüstü ve masaüstü bilgisayar kullanımı yüzde 51 oranındayken, televizyonun yüzde 98 ile hayatımızda hala önemli bir yeri var. Türkiyede en çok kullanılan sosyal medya kanalı ise Youtube ve onu küçük bir fark ile Facebook takip ediyor. Diğer popüler sosyal medya kanalları ise Instagram ve Twitter.
Haber Merkezi