Topuk dikeni giderek yaygınlaşıyor

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç.Dr. Hikmet Koçyiğit, topuk dikeni ve tedavi yönetimleri hakkında bilgi verdi


  • Oluşturulma Tarihi : 07.02.2016 08:40
  • Güncelleme Tarihi : 07.02.2016 08:40
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Topuk dikeni giderek yaygınlaşıyor

EMİNE YALÇIN

Sabahları yataktan kalkınca topuğun iç tarafında basma zorluğu ile uyanıyorsanız yüksek olasılıkla topuk dikeni sorunu yaşıyor olabilirsiniz. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç.Dr. Hikmet Koçyiğit, halk arasında topuk dikeni olarak bilinen hastalığın obezlerde, yaşlılarda ve yüksek topuklu ayakkabı giyen kişilerde daha çok görüldüğünü söyledi.

Doç.Dr. Hikmet Koçyiğit,  topuk dikeni hastalığının topuk altında, ayakaltındaki kasların kirişlerinin (tendonlarının) birleştiği bir noktada, bu kirişlerin aşırı gerilmesi sonucu oluşan iltihabın zamanla kireçlenerek diken ya da kuş gagası şeklinde bir kemik yapısı oluşturduğu ağrılı bir hastalık olduğunu açıkladı.

GÜNÜN İLK ADIMLARI AĞRILIYSA DİKKAT!

Özellikle sabahları veya istirahat sonrası ilk adımda ortaya çıkan topuk ağrısının, topuk dikeni için tipik belirti olduğunu ifade eden Koçyiğit, bunun sebebinin de gece veya istirahat boyunca gerginleşen ve sertleşen plantar fasiya denen bir yapının olduğunu söyledi. Koçyiğit, “Hastalar topuk üzerine bastıklarında topuğun iç kısımlarında ağrı hissederler. Ağrı genelde zaman içerisinde artarak devam eder. Eğer tedaviye erken başlanabilirse şikayetler kısa sürede geçebilir. Geç kalınırsa şikayetlerin geçmesi daha uzun zaman alacaktır. Zamanında tedavi olmazsa topuk dikeni hastasının yürüme aktivitesi kısıtlandığından bacak kaslarında zayıflama ve güçsüzlük gelişebilir. Yürüyüş kalitesi bozulan hastada zamanla diz ve kalça ekleminde ve hatta yaş ilerledikçe belde ağrı, erken aşınma ve kireçlenmeler ortaya çıkabilir” dedi.

OBEZ KİŞİLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

Koçyiğit, topuk dikeninin klasik olarak obez, orta yaşlı ve yaşlı kişilerde, atletlerde tekrarlayıcı travmalar sonucu veya uzun süreli ayakta kalma nedeni ile daha sık görüldüğüne vurgu yaparak, obezitenin giderek arttığı günümüzde topuk dikeninin gençlerde de görülme sıklığında önemli derecede bir artış gözlendiğine dikkat çekti. Koçyiğit, “Topuk dikenin nedenleri arasında aşırı egzersiz yapmak, ayağı aşırı kullanmak (ayakta çok kalmayı gerektiren iş vb. durumlar nedeniyle), kilo almak ile topuklu ayakkabı, düz sandalet ve parmak arası terlik benzeri iç tarafı desteksiz ayakkabıları giymek gibi durumları sayabiliriz. Ayrıca düz tabanlık, ayak kavsinin yüksek olması, diyabet (şeker) ve bazı romatizmal hastalıklar topuk dikeninin oluşmasında hazırlayıcı faktör olabilmekte” diye konuştu.

ESWT YÖNTEMİNDEN HASTALAR MEMNUN

Topuk dikeni tedavisinde ilacın, ortopedik tabanlığın, fizik tedavi ve egzersizlerin yüzde 90 oranında iyileşme sağladığını da sözlerine ekleyen Koçyiğit, “Ayrıca kliniğimizde kullandığımız Radyal Şok Dalga Tedavisi (ESWT) yöntemi ile de oldukça yüz güldürücü sonuçlar aldığımızı ve kullanılan bu yöntemden hastaların çok memnun kaldıklarını söyleyebilirim. Bütün bu konservatif yöntemlerden yarar görmeyen hastalara son olarak cerrahi uygulanabilir” şeklinde konuştu.

AĞRILAR GERİ GELİR

Koçyiğit, uygulanan tedavi sonrasında hastaların şikayetlerini geçmesinin kalıcı çözüm açısından yeterli olmadığını da söyleyerek, biyomekanik nedenli bir hastalık olması sebebiyle sadece ilaç veya fizik tedavisi uygulandığı durumlarda hastanın geçici bir rahatlık hissedebileceğini ama hastanın ayağındaki statik bozukluk tedavi edilemediği için ağrıların bir süre sonra geri geleceğini anlattı. Koçyiğit, hastaların en çok şikayet ettiği konunun da bu sorun olduğunu belirtti.

DOKTORA GECİKMEDEN BAŞVURULMALI

Koçyiğit, topuk dikeni hastalığı hakkında yaptığı konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Daha önce belirttiğim gibi özellikle hastalığın erken dönemlerinde yüzde 90’ın üzerinde başarı şansı olduğundan, hastaların ileride daha sıkıntılı durumlarla karşılaşmamak için, bu dönemi kaçırmamaları ve başta fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı olmak üzere bu konuda yetkin herhangi bir uzman doktora gecikmeden başvurmalarını öneririm.”

Haber Merkezi