Birinci Haçlı Seferi sonucunda Hıristiyanlar Ortadoğuda bir takım yerleri ele geçirmişlerdir. Bu yerlerden hiç şüphesiz en önemli olanı Kudüstür. Kudüsü ele geçiren Haçlılar, 1099 yılında burada bir Kudüs Krallığı kurmuşlardır. Kudüs ile birlikte Antakya ve Urfa da ele geçirilen yerler arasındadır. Buralarda da çeşitli kontluklar kurulmuştur.
İkinci Haçlı Seferinin akabinde Türkiye Selçuklu Sultanı 1.Mesud ile Halep Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi, Antakya Haçlı Prinkepsliği ile Urfa Kontluğuna çeşitli akınlar düzenlemişlerdir. Bu akınların en önemli amacı bölgede birliği sağlayarak Haçlılara karşı daha güçlü bir konumda bulunmaktı. Antakya Haçlı Prinkepsliğine karşı önemli zaferler elde edildi va Haçlıların bölgede az bir toprağı kalmış oldu. Urfa Kontluğuna ise tamamen son verildi.
Nureddin Mahmud Zengi, Müslümanların tek bir çatı altında toplanması gerektiğini düşünüyordu. Aksi takdirde Haçlılarla ayrı ayrı savaşıyorlar ve bu da güç kaybına ve bölünmesine neden oluyordu. Bu bölünmelerin hiç şüphesiz en önemlisi Dımaşk Emirliği idi. Dımaşk Emirliğini Haçlılarla iyi ilişkiler içerisinde olması, bölgedeki birlik isteğini baltalayan bir durumdu. Bunun üzerine Nureddin Zengi harekete geçti ve Dımaşkı kuşattı. Dımaşklı Müslüman halkın da desteğinin alan Nureddin Zengi, burayı kontrol altına aldı ve bölgede birlik sağlandı.
Bu dönemde Mısır oldukça zengin bir bölgeydi ve Fatimilerin kontrolü altındaydı. Nureddin Zengi bu bölgeyi ele geçirerek Haçlıları tamamen kuşatma niyetindeydi. Nureddin Zenginin komutanı Şirkuh Mısıra birçok sefer düzenledi. Bu seferlerin hiç şüphesiz en önemli olanı Şirkuhun yeğeni Selehaddin Eyyubi ile birlikte düzenlediği 1169 tarihli seferdi. Şirkuh komutasındaki ordu Kahireye girdi. Bunun sonucunda bölgede hakimiyet Şirkuhun eline geçti. Şirkuhun kısa bir süre sonra vefat etmesi sebebiyle, bölge Selehaddin Eyyubinin himayesine geçti. Mısırın Selehaddinin eline geçmesi Haçlıları büyük bir telaşa sürükledi. Yeni bir sefer çağrısı yapıldıysa da bu pek fazla karşılık bulamadı. Bunun sebeplerinden bir tanesi de Avrupalı devletlerin ekonomik açıdan sıkıntıda olmasıydı.
Mısıra hakim olan Selehaddin Eyyubinin önemli bir ekonomik güce sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bunun da verdiği güçle İslam dünyasının lideri konumuna gelmesi zor olmadı. Haçlılar bu durumdan çekinerek Selehaddin Eyyubi ile bir saldırmazlık anlaşması yaptılarsa da, 1186da Haçlıların Müslüman kervanlarına saldırmasıyla anlaşmayı bozmuş oldular. Ve Haçlılara savaş ilan edildi.
Müslüman Ordusu ile Haçlı ordusu 4 Temmuz 1187 tarihinde Hıttinde karşı karşıya geldiler. Savaş Müslüman Ordusunun büyük bir zafer kazanmasıyla sonuçlandı. Kudüs Kralı da esir düştü ve Selehaddin Eyyubi, Kudüs Kralının hayatını bağışladı.
Bu büyük zaferden sonra Müslüman Ordusu, Kudüse yürüdü. Haçlıların ordusu darmadağın olmuş ve ellerinde oldukça zayıf olan birlikler kalmıştı. Bu sebeple Selehaddin Eyyubi ile anlaşma yapmak istediler ve 2 Ekim 1187 tarihinde Kudüsü Müslümanlara teslim ettiler.