Acıların Kadını Nasıl Öldü

Şimdi sizden bir şey istiyorum.

Bu yazıyı okumadan önce bir bilgisayarın başına geçin ve Youtube açın. Arama kısmına ‘Bergen, Benim için üzülme’ diye girin. Hemen karşınıza çıkacaktır. O parçayı açın ve bu yazıyı okumaya başlayın.

‘Bundan sonra adını kırk yılda bir anarım.

Sende kaybettiğimi başkasında ararım’ diye yazmıştı Ali Tekintüre.

‘Acıların kadını’ Bergen okuyup meşhur etti bu parçayı. Ama aslında hiçbir zaman o parçadaki gibi yapmadı. Aşıktı adama. Henüz yirmi yaşındayken tanışmıştı. Sevgiye açtı ve sevgiyi onda bulduğuna inanıyordu. Pek çoğumuzun inandığı gibi…

‘Ona aşıktım’ diyordu adam da. İnsan sevdiğine, aşık olduğu kişiye zarar verir mi? ‘İnsan’ olan sadece sever ve sevilmediğini anladığında sessizce çekip giderdi. Ama o aşkını onu dört duvar arasına hapsederek, döverek, kemiklerini kırarak gösteriyordu. ‘Bu sefer son, artık bir daha onun yüzünü görmek istemiyorum’ deyip başka bir şehre kaçan kadının aklını, gönlünü başka kimse çalamayınca adam yine karşısına çıkıp onu kandırmayı başarıyordu.

Henüz 23 yaşındayken yüzüne kezzap atıp bir gözünü kör etti. Artık sağ gözü görmüyordu ve tüm resimlerde bir tutam saçı ile o gözünü kapatıyordu. Aslında bu bir işaretti belki de. Ama kadın bunu görmedi. Göremedi. O hapisteyken de para gönderdi. Adam çıktıktan sonra da onu affetti.

Belki akıllanmıştır diye.

‘Demek ki çok sevmiş, kalbine söz geçirememiş’ diyordu onu tanıyanlar. Böyle bir şey miydi aşk? Yoksa hastalık mıydı? Yoksa ‘hastalıklı aşk’ dedikleri şey bu muydu?

Ama adam akıllanmadı. ‘Sahneye çıkmayacaksın’ dedi Bergen’e. Yine şiddet ile ‘güya sevgisini’ göstermeye çalışıyordu. Bergen bir kez daha ayrılıp İstanbul’a gitti.

Yapabildiği tek şey şarkı söylemekti. Üstelik müthiş bir sesi vardı. Köyden kente göçün çok olduğu bir dönemde söylediği şarkılar acı, özlem ve yokluk çeken insanların kalbinde yer buldu kendine. Kasetleri rekor üstüne rekor kırdı. Altın plaklar aldı.

Adam peşini bırakmadı. Gittiği her yerde takip etti, tehdit etti. ‘Bana dön, yoksa seni öldürürüm’ dedi. Kadın bu sefer kararlıydı. Adam da artık bunu görmüştü. Takiplerini sürdürdü. Tarsus’a yakın bir restoranda sabaha karşı saat 5’te altı kurşun ile kadının hayatına son verdi. Gazeteler yüzüstü yerde yatan kadının resimlerini ‘Acıların kadını eski kocası tarafından öldürüldü’ diye veriyordu. Artık ‘Acıların Kadını’nın acıları ölümle son bulmuştu.

Durup dururken nerden çıktı değil mi bu Bergen? Bir arkadaşım ‘Benim için Üzülme’ parçasını Funda Arar’ yazmış diye paylaşmıştı. Oysa o parça Bergen’in en önemli parçalarından biridir.

Bergen’in aşkı da hatırladığımda üzüldüğüm en acı aşklardan biridir.

O ‘Benim için üzülme’ dese de…

Acıların Kadını Nasıl Öldü