Al İşte Sana Yazacak Konu

‘Abi her gün yazacak konuyu nerden buluyorsun?’ diye soranlara ‘Sıkıştığım anda evlilik programları imdadıma yetişiyor’ diyorum.

Eve adım attım altıya yakın bir saatte. Ablam televizyonda her zaman olduğu gibi o saatte pür dikkat,  evlilik programı seyrediyor.

‘Ne var ne yok abla’ dedim.

‘Hadi söyle artık’ dedi.

‘Neyi söyleyeyim abla?’ dedim. Televizyonu gösterdi. Ekranda kirli sakallı, saçlarını kirpi gibi yukarı dikmiş genç bir çocuk dili ile dudaklarını yalayıp duruyordu. Karşısında feleğin çemberinden geçtiği her hali ile belli olan, renkli gözlü genç bir kıza sinirle bakıyor, arada sunucuya ve loca da oturanlara dönüyordu.

‘Oğlana diyorum. Kız ile ilgili mesaj gelmiş, söylemiyor’ dedi.

Ablam gibi sunucu da aynı şeyi merak ediyordu. ‘Şimdi sen bir genç kızla ilgili bir iddia ortaya atıyorsun. Onu töhmet altında bırakıyorsun. Ama kameraların önünde de söyleyemem diyorsun. Bu doğru bir hareket değil. ‘Delikanlıyım’ diyorsun. Bu bir delikanlıya yakışır mı?’ dedi.

Genç adam çepeçevre düşman askeri ile çevrilmiş yeniçeri çaresizliği ile etrafa bakıyor, locadaki hemcinslerinden ‘Bende olsam onun gibi hareket ederdim’ tarzı destek yorumları bekliyor, ancak ellerinden mikrofon olmayan hemcinsleri stüdyoda kadın ağırlıklı seyirciler gibi gencin vereceği cevabı sessizce bekliyorlardı.

Genç adam ‘Bakın Zuhal Hanım, bir kişi arasa tamam ama 5-6 telefon geldi.  Öyle şeyler söylediler ki ben aileme de anlattım ve kesin kararımı verdim. Bitiriyorum’ dedi

Genç adamdan bu cevabı duyduğuna ‘güya’ şaşıran genç kız,  ‘ay şok içindeyim’ diyor ama yüz ifadesi ile pek de şok olmuş gibi görünmüyordu. Telefondaki kişilerin bahsettiği gibi bir geçmişi olduğu her hareketi ile belliydi. ‘İnsan sevdiğine inanmalı. Eğer beni seviyorsa telefondaki insanların değil benim dediklerimi dinlemeli’ diyordu.

Kıza abayı yakmış olduğu belli olan genç adam duyduklarını erkeklik gururuna yediremiyor, ama kızı bırakacak kadarda kendini güçlü hissetmiyordu. Ellerini bir bacağına koyuyor, bir birleştiriyor, saçlarını düzeltiyor, ayaklarını da sallayıp duruyordu.

‘Duyduklarım beni çok üzdü. Sevgi ile ilgili düşüncelerim tamamen değişti. Ben kesin kararlıyım’ dedi. Dedi ama bir taraftan da kızın gözlerinin içine bakıyor, ondan bunları yalanlamasını bekliyordu.  Genç kız ise söylenenlerin yalan olduğu söylemek bir yana o konulara asla girmiyor sadece ‘eğer beni seviyorsa bana inanmalı’ diye tekrarlayıp duruyordu. Sunucu her fırsatta hemcinsine destek veriyor ‘Geçmiş geçmişte kaldı. Artık siz yeni bir sayfa açmalısınız. Sen sevgiyi seviyor musun? Ha söyle. Seviyor musun?’ diye genç adamı sıkıştırıyordu.

İyi den iyiye yumuşayan genç oğlana son darbeyi genç kız vurdu ‘Ben bugün buraya ona bir hediye alıp gelmiştim. Ama görüyorum ki o başkalarına inanmak istiyor. Yolu açık olsun’ deyip hediyeyi yere fırlattı. Kamera yerdeki hediyelere zoom yapmışken genç kız yerinden kalktı ve güya ‘sinirle’ içeri girdi. 

Sunucu ‘Gördün mü bak ne yaptın?’ dedi.  Genç oğlan evdeki vazoyu kıran çocuk gibi başını önüne eğdi. Güya stüdyoyu terk eden genç kız da çıkış kapısının kenarında bekliyordu.

Sunucu ‘Seviyor musun?’ diye tekrar sordu. Bu arada stüdyodaki müzik grubu romantik bir müzik parçası çalmaya başladı. ‘Yapma, yeme, yalan söylüyor’ dedim ama evden stüdyoya sesim gitmedi. Oğlan ‘seviyorum’ diye böğürdü ve kızın kollarına doğru koşturdu.

‘Al işte sana konu. Devamından bile beş yazı çıkar’ diye yazmaya başladım.

Al İşte Sana Yazacak Konu