Hayattaki Tek Gerçek Benim

Ne çok ölüm oldu bu günlerde.

‘Doğdu, okudu, düşler kurdu, yazdı ve gitti’ demişti kendisi için. O güzel hayallerle güzel insanların yetişmesine vesile olan, sonsuza dek yaşayacak 100’ün üstünde eser bırakarak artık dinleneceği yere çekildi, büyük usta Muzaffer İzgü...

Pek çok kişinin ‘gitmek istediği’ bir huzurla…

Sonra sporun içinden genç bir yönetici arkadaşımın, iş ile ilgili sıkıntılarını atlatamadığı için hayatına son verdiğini öğrendim. Kim bilir nasıl bir girdaba girdi ki artık son çare olarak kendini yok etmeyi düşündü? Ne düşündü acaba ipi boynuna geçirirken? Korktu mu? Ya da sandalyeyi ayağı ile itmeden önce tereddüt etti mi? Sevdiklerinin kendisini o halde gördüklerinde ne çok üzüleceklerini hesapladı mı?

‘Peşinde alacaklıları vardı’ dedi bir arkadaşı. Belki ailesini, sevdiklerini korumak adına kendi hayatını feda etti kim bilir… Hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Ardından birkaç gün, birkaç ay konuşulacak ve sonra unutulup gidecek…

Pek çok kimsenin gitmek istemeyeceği bir yaşta…

Aynı gün sosyal medyada amaçsızca, öylesine gezinirken bir arkadaşımın ‘Mekanın cennet olsun #Vatanşaşmaz’ paylaşımını gördüm. ‘Mekanın cennet olsun’ sözü ölümün diğer adıdır. Biliyorum. Yazılmış olan isim bilgisayarın ‘arama’ tuşuna basılmış gibi kafamda saliselerle ölçülecek bir hızda geçti. ‘Yok canım. Ölmek için henüz çok genç’ dedim kendime. Son oynadığı dizide biraz kilo almış, gıdığı çıkmış hali geldi gözümün önüne. ‘Acaba ilaç tedavisi mi alıyordu ve gizledi?’ diye düşündüm. ‘Veyahut trafik kazasıdır’ dedim.

Gazetelerin internet sayfasında ‘otel odasında bir kadın tarafından öldürüldü. Ayrıntılar az sonra…’ yazıyordu.

Otel odası, bir kadın, ölüm… Yasak bir aşk kurbanı mı? Kadının kocası, sevgilisi, belalısı mı öldürdü onları? Adamın kendisine tutulmuş bir kadın tarafından öldürülmüş olabileceği hiç aklıma gelmedi bile. Oysa ‘aşık’ ve aşkına karşılık bulamayan kadınlar en az erkekler kadar tehlikelidir bunu daha önce gördüklerimden biliyordum. (Oyuncu Mümtaz Sevinç de ayrılmak istediği sevgilisi tarafından öldürülmüştü)

Daha gazeteler olayın detayını vermeden ‘çokbilmiş’ pek çok kişi kendilerine göre olayın sebeplerini pek çoğu asılsız iftiralarla paylaşmaya başlamışlardı bile. ‘Doğru’ kimsenin umurunda değildi. Önemli olan ‘takipçi sayısı’ ve ‘popülarite’ydi.

O da pek çok kimsenin gitmek istemeyeceği bir durumda…

Birbirlerini tanımıyor olsalar da farklı yaş ve farklı yerlerde olsalar da hepsi beraber bir yere gittiler.

Ne çok ölüm oldu bu günlerde…

Sanki ‘Hayata ki tek gerçek benim’ der gibi bize…

Hayattaki Tek Gerçek Benim