Mutlu Erkekler, Mutsuz Kadın Turistler Ülkesi

Tayland’a nihayet vardık.

Vardık varmasına ama burada Tayland ile ilgili anılarımın tümünü yazacağımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Bunun birkaç nedeni var. Birincisi ve en önemlisi burada gördüklerimi, bana aktarılanları, yasadıklarımı tüm detay ile yazarsam çoğu kadın olan okuyucu kitlemi kaybetmekten korkuyorum. 

Sevgili bayanlar; eğer bir gün esiniz “Benim şirket Tayland’a bayi açacak oraya gidip pazara bakacağım, bizim bu seneki kongre ya da fuar Tayland’da, yada biz arkadaşlarla bir kaç gün Tayland’a gideceğiz dese asla, kat’a izin vermeyin. O adam bir daha eskisi gibi olmaz.

Ha şöyle de söyleyebilir “Hayatim beraber gidelim o zaman” derse de sakın ama sakın “tamam” demeyin, hayatınızın hatasını yaparsınız. Bakın şöyle anlatmaya çalışayım; burada Ruslar çok. “Bize ne canim Ruslardan. Yazarın bu Rus sevdası da gına getirdi artık” demeden önce sözümü bitirmeme izin verin lütfen.  Rusların tatil için çokça geldiği bir yer burası. Rus kadınları da dünyada oldukça rağbet görüyor biliyorsunuz. Onlar bile surat iki karış dolaşıyorlar burada. Düşünsene soğuk nevale Rus karısı ile yürüyen adam, çekici, davetkar ve kadir kıymet bilen, masajın her turlusu ile hizmetini tamamlayan Thai kadınını görünce ne düşünür? “ Tüh ya cebimde sandviç ile ziyafete gelmişim” demez mi? Bence der.

Thai kadını karşısında Rus kadınının şansı var mı? Bana göre yok.

Buraya esi ile gelmiş Rus erkekler de bir şey yapamadığı için mutsuz, kadınlarda sürekli esine olan bakışlardan dolayı mutsuz.

“Yaşadıklarım ve gördüklerim ile ilgili ayrıntılara giremeyeceğim” demiştim. İkinci sebep de Tayland kralı. Kral ülkesi ile ilgili yazılanlar konusunda çok hassas. Tayland ile ilgili yazılanlar takip ediliyor olduğundan aklıma gelen her şeyi yazamayabilirim. “Kardeşim sen sanki Türkiye’de her aklına geleni yazabiliyor musun?” diyor bazılarınız. En azından Türkiye’de hısım akraba var. Ne bileyim yani cezaevinde don gömlek lazım olsa görüş gününde birinin getirme olasılığı var. Burada “donum bitti bana don getirin gelirken” desek kim getirecek ayrı sorun, getiren bir daha dönmek istemeyecek o da ayrı bir sorun. Sonra tüm sülale erkeklerinin “Deniz’i bir ziyarete gidiyorum” bahanesi ile buraya akmasından ve yuvalarının temelden çatırdamasından da korkuyorum.

Sadece kralın resmine bıyık çizen bir Norveçlinin 10 yıl hapis cezası aldığı söylendi.  Açıkçası bir suç işlesem ve hapis yerine “ülke sınırlarını aşmama cezası” verseler çoktan razıyım. Bunu için kralın resmine sadece bıyık değil, sakal da yapabilirim. Ama eski Amerikan filmlerinden gördüğüm kadarıyla cezaevlerinde koşullar çok iyi değil. Bu yastan sonra karate, tekvando ya da Tai boksu öğren, zor yani. Gerçi cezaevine düşsem sanırım bana ilişmezler. Beni Sylvester Stallone’ye benzettiler. Komik biliyorum. Bende güldüm. Ama Facedeki birkaç resmime tekrardan baktım. Dikkatli bakınca özellikle kaş altından baktığım resimler Rambo abime benziyor.

Burada ilgi görmek için Ramboya benzemek şart mı? Hayır asla. Sadece erkek olmak yetiyor. O kadar çok kadın, kadın demek yetmez o kadar çok güzel kadın var ki burada adeta erkekler kapışılıyor.  Burada uzun zamandır yasayan bir arkadaşımın önerisi ile gelmiştim ve dolayısıyla buranın hayatı konusunda oldukça fazla bilgi vermişti bana. Ama o bile az anlatmış. Sokaklarda kadınlar, genç kızlar kolunuzdan bacağınızdan tutup çekiştiriyorlar. Dünyanın en çirkin insani bile “Ya ben bu kadar yakışıklımıyım, bu kadar mı değer görüyorum?” diye düşünür.

Yazıyı okuyan az sayıda erkeklerin “anlat abi anlat” dediğini, daha çok olan kadın okuyucunun ise suratının gittikçe asıldığını görebiliyorum. Onun için bu günlük bu kadar sinir stres yeter.

Devamı yarına inşallah…

Mutlu Erkekler, Mutsuz Kadın Turistler Ülkesi