Son yıllarda sağlıklı yaşam tarzı geniş halk kitleleri tarafından kabul görmeye başlamışken, Koronavirus salgını tüm dünyaya olduğu gibi Türkiye’de de sağlığın ve sağlıklı yaşam alışkanlığının önemini bir kez daha ön plana çıkardı. Ve böylelikle, sağlıklı bir yaşam için sağlıklı beslenme ve egzersizin son derece etkin yöntemler olduğu konusunda geniş bir toplumsal duyarlılık ortaya çıktı.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de fiziksel aktivite sağlık için vazgeçilmez bir gereksinim olarak kabul edilmektedir. Yaz aylarında artan egzersiz çalışmaları arasında su sporları genelde en çok tercih edilen sportif aktivitelerdir. Bu bağlamda, deniz ve havuzlarda yoğunlaşan fiziksel aktiviteler genelde fitness, kilo kontrolü ve obezite ile mücadele amaçlarına yönelik olarak uygulanmaktadır.
Su sporları veya su içi fiziksel aktiviteler arasında en yeni olanı ve Türkiye’de de son günlerde yaygınlaşan Aqua Bike (Su bisikleti) ve Aqua Gym ( Su içi egzersizleri ) yöntemleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Bisiklet veya karada yapılan egzersizlerin, su içerisinde yapılmasının getirdiği en büyük avantaj; yer çekiminin hemen hemen kaybolmasıyla birlikte suyun kaldırma kuvvetine bağlı olarak yapılan çalışmaların daha verimli ve uyumlu olmasıdır. Bununla beraber egzersizlerde de su direncine karşı yapılması da kalori tüketimini artırmaktadır. Yani karada yapılan egzersizlerin benzerleri, su içinde yapıldığında; çok daha fazla kalori yakılması mümkün olmaktadır..Sonuç olarak, hem su içinde aktif egzersiz yapma süresi artmakta ve suyun getirmiş olduğu rahatlatıcı etkiyle egzersiz programı daha keyifli bir hale dönüşmektedir.
“Aqua Bike” ve “Aqua Gym” olarak adlandırılan antrenman yöntemlerinin ana mantığı, karada yapılan egzersizlerin birçoğu denizde veya havuzda yapılabilmesidir. Bu egzersiz yöntemleri üzerinde yapılan bilimsel araştırmalarda, kalp atım hızının karada yapılan egzersize göre daha düşük olduğu ve aynı zamanda kalbin akım hızının da daha az olduğu görülmektedir. Bu şekilde suda yapılan çalışmaları daha uzun süreli olabilmekte ve özellikle fizik aktivite alışkanlığı olmayan bireylerin sudaki çalışmalarına daha kolay uyum sağladığı gözlenmiştir. Bununla birlikte obezite sorunu yaşayan kişilerde suyun kaldırma kuvvetine bağlı olarak eklemlere, kara antrenmanlarında olduğu gibi ağır yüklenmeler olmayacağı için eklemlerde deformasyon ve kas ağrısı gibi yoğun egzersize bağlı gelişen yan etkiler görülmemektedir.
Sağlıklı yaşam tarzı adına sağlıklı bir kiloyu korumanın ve fiziksel olarak aktif olmanın önemi inkar edilemez. Düzenli fiziksel aktivitelerin kiloyu kontrol etmeye yardımcı olmanın yanı sıra, vücut direncini arttırarak olası hastalık etkenlerine yakalanma riskini azaltabileceği de vurgulanmaktadır. Su içinde yapılacak fiziksel akitiveleri, düzenli olarak, haftada en az 4 gün, 45 dakika olarak planlamak akılcı bir tercih olacaktır. Böylelikle, sağlıklı yaşam için bir yaşam tarzı olarak benimsenen fiziksel aktivitelerin insan sağlığına tüm hayat boyu önemli bir katkı verebilmesi mümkün olacaktır.