Tüm dünyada görülme sıklığı artmakta olan kansere karşı koruyucu önlemleri alabilmek için kansere karşı toplumsal mücadele konusunda farkındalık oluşturmak koruyucu hekimlik ve halk sağlığı adına en etkin tıbbi yöntem olarak kabul edilmektedir. Hemen hemen tüm ülkelerde görülme sıklığı son yıllarda daha da yaygınlaşan kanserin önlem ve tedavisinde toplumsal bilinci oluşturabilmek, en az kanserin erken teşhis edilmesi kadar önem taşımaktadır.
Kanser, tüm dünyadaki çok ciddi toplumsal sağlık sorunlarının en başında yer almaktadır. Şu anki istatistiksel veriler dikkate alındığında, dünyada ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alan kanserin, dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak önümüzdeki on yıl içinde birinci sıraya yerleşeceği öngörülmektedir. Özellikle son yıllarda görülen yeni kanser vakalarının ve kansere bağlı ölüm sayılarının hızla artması bu konuda acil önlemlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır.
Doğru beslenme yöntemlerinin, kanser oluşumu riskini önemli ölçüde azaltabileceğine dair son yılda ciddi araştırmalar yürütülmektedir. Çok sayıda farklı gıda ve besin öğelerinden zengin beslenme alışkanlığı geliştirerek, kanserin görülme riskini azaltmak mümkün olduğuna dair bilimsel yayınların sayısı her geçen gün artmaktadır.
Özellikle genetik açıdan kanser riski taşıyan bireylerin yaşam tarzlarına özen göstermelerinin gerekliliği yanında, sağlıklı beslenme alışkanlığını da kazanmaları son derece önemlidir. Sağlıklı ve doğal beslenmenin, bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle, kanseri önleme konusundaki etkinliğini konu alan klinik çalışmaları inceleyen Nuriye Bayar’ın yaptığı araştırmalarda, lif açısından zengin gıdalar arasında, meyve ve sebzeler, tam taneli tahıllar, kepekli gıdalar, tam tahıllı ekmekler, kahverengi pirinç ve bakliyat tüketimin bağırsak kanseri riskini ciddi bir oranda azaltabileceği vurgulanmaktadır. Selülozdan zengin, yoğun lifli gıda tüketiminin, bağırsakların düzenli çalışmasına bağlı olarak özellikle kolon (kalın bağırsak) kanseri riskini önemli ölçüde azalttığı bilinmektedir. Ayrıca, bu besin gruplarında bolca bulunan A, C, D, E ve folat vitaminleri ve çinko, selenyum, kalsiyum gibi minerallerin kanserin görülme olasılığını azalttıklarına dair bilimsel yayınlar da mevcuttur.
Doğru ve dengeli beslenmeyle birlikte, egzersizin de kanserin önlem ve tedavisindeki olumlu etkileri de son yıllarda yoğun bir şekilde araştırılmaktadır. Egzersizin, vücudu virüslerden, bakterilerden veya benzeri patojenleri etkisiz hale getirmek için mücadele eden fizyolojik bir savunma sistemi olan immun sistemini (bağışıklık sistemini) aktive ettiğini gösteren çok sayıda bilimsel çalışma yayınlanmıştır. Özellikle, hafif ve orta şiddette egzersizin bağışıklık sistemi fonksiyonları arttığı gözlemlendiği için sağlıklı yaşam (fitness) amacıyla yapılan hafif ve orta şiddette egzersizlerin, kanser veya benzeri kronik hastalıları önlemek için daha uygun olacağını gösteren klinik incelemeler her geçen gün artmaktadır.
Dengeli, sağlıklı beslenmeyle birlikte düzenli egzersiz alışkanlığının, kanserin görülme riskini azaltmakla birlikte, var olan kanserin de gelişme hızını düşürebilmesiyle, bu ciddi hastalığın önlem ve tedavi başarısını arttırabildiği bilinmektedir. Bu nedenle, sağlıklı bir yaşam için doğal beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlığının kazanılabilmesi son derece önem taşımaktadır.