Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de kanser de en önemli toplumsal sağlık sorunlarının en başında gelmektedir. Bugün itibariyle, kanser dünyada ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alan kanserin, dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak önümüzdeki on yıl içinde birinci sıraya yerleşeceği öngörülmektedir. Kanserin görülme sıklığındaki artışın birçok nedeni olsa da, sağlıklı yaşam adına özellikle bağışıklık sistemini güçlü tutmak için gerekli olan sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığının ihmal edilmesi ve hareketsiz hayatın neden olduğu sağlık sorunları; insanların kanserle karşılaşma riskini arttırmaktadır.
Doğru beslenme yöntemleriyle, kanser riskinin azaltılması konusunda, son yılda ciddi araştırmalar yürütülmektedir. Çok sayıda farklı gıda ve besin öğelerinden zengin beslenme alışkanlığı geliştirerek, kanserin görülme riskini azaltmak mümkün olduğuna dair bilimsel yayınların sayısı her geçen gün artmaktadır. Özellikle genetik açıdan riskli bireylerin hayat koşullarına özen göstermelerinin gerekliliği yanında, sağlıklı bir beslenme alışkanlığını da kazanmaları son derece önemlidir. Örneğin, lif açısından zengin gıdalar arasında, meyve ve sebzeler, tam taneli tahıllar, kepekli ve tam tahıllı ekmekler, kahverengi pirinç ve bakliyat tüketimin bağırsak kanseri riskini ciddi bir oranda azalttığı bilinmektedir. Lifli gıda tüketimi arttıkça, bağırsakların düzenli çalışmasına bağlı olarak kolon-rektum kanserleri riski düşmektedir. Ayrıca, bu grupta adı geçen ürünlerde bol bulunan A, C, D ve E vitaminleri ve çinko, selenyum, kalsiyum gibi minerallerin kanserin görülme olasılığını azalttıklarına dair bilimsel yayınlar mevcuttur.
Dengeli beslenmeyle birlikte, egzersizin de kanserle ilişkisi son yıllarda yoğun bir şekilde araştırılmaktadır. Egzersizin, vücudu virüslerden, bakterilerden veya benzeri patojenleri etkisiz hale getirmek ve çevrede olan zararlı maddeleri tanımak ve etkisiz hale getirmek için mücadele eden fizyolojik bir savunma sistemi olarak adlandırılabilecek immun sistemi ( bağışıklık sistemini ) aktive ettiğini gösteren çok sayıda bilimsel araştırma mevcuttur. Özellikle, hafif ve orta şiddette egzersiz ile bağışıklık sistemi fonksiyonları arttığı gözlemlendiği için sağlıklı yaşam amacıyla egzersiz yapanların orta şiddette ve strese yol açmayacak egzersiz tiplerinin, kanser veya benzeri kronik hastalıları önlemek için daha uygun olacağına dair klinik incelemeler her geçen gün artmaktadır.
Yaşam tarzı değişikliği adına sağlıklı bir kiloyu korumanın ve fiziksel olarak aktif olmanın kanseri önlemek için katkısı inkar edilemez. Düzenli fiziksel aktivitelerin kiloyu kontrol etmeye yardımcı olmanın yanı sıra, meme kanseri, prostat, akciğer, böbrek ve kolon kanseri riski dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerinin riskini azaltabileceği vurgulanmaktadır. Egzersiz planlaması için, düzenli olarak, haftada en az 3 gün, 45 dakikalık fiziksel aktivite uygulamaları, kanser riskinin azaltılması konusunda katkı verici olacaktır.
Sonuç olarak, kanser gibi önemli bir sorunun önlenmesi adına günlük alınan ve tüketilen kalori arasındaki dengeyi, sağlıklı diyetlerle iyi planlamaya özen göstermekle birlikte; düzenli fiziksel aktivitelerin planlanması konusunda etkin önlemler alınması, sağlıklı yaşam ve kanserle mücadele adına önemli katkılar sağlayacaktır.
