Korona virüs pandemisi nedeniyle yaşanan sosyal izolasyon, ekonomik belirsizlik endişesi, tüm dünyada yaygın psikolojik olumsuzluklara neden olmaktadır. Son dönmede konuyla ilgili yapılan bilimsel araştırmalarda; sosyal izolasyon stresi, ekonomik durum ve sağlıkla ilgili endişeler nedeniyle yaşanan yoğun karamsar duyguların, bireysel anksiyete ve depresyon semptomlarını tetikleyebildiği veya kişilerin geçmişinde var olan semptomları şiddetlendirebildiği belirtilmektedir.
Bu konuda, Nuriye Bayar’ın yürüttüğü araştırmalarda da, bağışıklık sisteminin elemanlarının hem beyini hem de vücudu etkilemesi nedeniyle, bağışıklık moleküllerinin depresif dönmelerdeki yetersizliğine dair yayınların sıklığı göze çarpmaktadır. Ve bu araştırmalarda, depresyon nedeniyle, sağlıklı ve olumlu düşünme, hayatla mücadele için enerjik ruh halinin azalmasına paralel olarak, bağışıklık sisteminin gücünün de azalabileceği vurgulanmaktadır. Bu bakımdan, son aylarda; her ne kadar, evde kalma kısıtlamaları hafifletilmeye başlansa da, hayatın yakın zamanda tamamen normale dönme olasılığının düşüklüğü, günlük yaşamda karşılaşılabilecek sosyal kısıtlamalar, bireylerde artan bir kaygı durumuna bağlı olarak gelişen depresif duygu ve düşüncelerin sıklığını arttırmaktadır. Ve bireylerde görülen enerji kaybı, günlük aktivitelerde isteksizlik ve çabuk yorulma ve karamsarlık duyguları bireylerin fiziksel performansını etkilediği gibi dolaylı olarak immun sistemlerinin de zayıflamalarına neden olabilmektedir. Yaygın anksiyete ve depresif ruh halinde veya benzer duygu durum bozukluğunda, endorfin, serotonin ve benzeri hormonlarla immun sistem arasındaki arasındaki yakın ilişki çeşitli bilimsel yayınlarda ortaya konmuştur.
Tüm dünya insanlarının, fiziksel, metabolik ve psikolojik olarak etkilendiği bu süreçte, karamsar, depresif ruh hali, ve motivasyon eksikliği günlük yaşam sağlığı üzerinde olumsuz etkilerini göstermekle birlikte, bireylerin bağışıklık sistemleri de zayıflama eğilimine girmektedir. Böylelikle, bireyler dışarıdan gelebilecek her türlü virüs, bakteri ve hastalık yapıcı birçok mikroorganzimaya karşı direnç kaybına uğramaktadırlar.
Her bireyin yaşayabileceği hüzünlü ruh hali, günlük aktivitelerde isteksizlik ve çabuk yorulma, içine kapanma, konsantrasyon gerektiren işlerde yoğunlaşma güçlüğü gibi duygu durum, bilişsel değişiklikler ve bunlara ek olarak, iştah artışı, normalden fazla uyuma ve özellikle karbonhidratlı gıdaları tüketmeye yönelik iştah artışı sıkça rastlandığı durumlarda alınacak psikososyal destek, son derece yararlı sonuçlar vermektedir.
Dünyanın içinde bulunduğu bu pandemi her bireyin sosyopsikolojik dengesini etkilese de bu olumsuz şartlara bağlı yaşanan duygu bozuklukların şiddeti her bireyde farklı olabilir. Bu nedenle; özellikle duygusal açıdan kısa süreli sorun yaşayan bireylerin sağlığını korumak amacıyla alınacak olan psikososyal destekle, olumsuz duygu durumun etkileri en aza indirebileceği gibi ,bu destek tedavisine ek olarak; sağlıklı, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlığını kazanmaları da son derece önemli olacaktır. Bu temel önlemlerle, olası fiziksel, metabolik ve psikolojik sorunların çözümümünü ve pandemi sürecini, genel sağlık açısından sorunsuz atlatmak mümkün olabilecektir.