Sağlıklı yaşam kavramı hem bedensel hem de psikolojik sağlıkla birlikte değerlendirilmektedir. Yaşamdan zevk alma, mutluluk ve yaşam kalitesi bedensel ve psikolojik sağlığın bir arada olmasıyla mümkün olabilecektir.
İnsan hayatında zaman zaman yaşanabilecek olağandışı ve beklenmedik olaylar kişide üzüntü, çaresizlik ve stres, çoğu kez; sıkıntı, üzüntü ve benzeri psikolojik olumsuzluklara yol açabilir. Bu tip durumlarda, günlük yaşama ait alışkanlıklarda ilgisizlik, isteksizlikle birlikte keder, mutsuzluk, karamsarlık, umutsuzluk ve suçluluk gibi duygular sıklıkla görülmektedir.
Düşünce, konuşma, hareketler ve fizyolojik işlevlerde yavaşlamanın da söz konusu olduğu bu dönemlerde, bireylerin bedensel, psikososyal dengesi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle, bireyde psikolojik ve sosyal yaşam dengesinin bozulduğu ve psikolojik uyumsuzluklar sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Bu süreçlerde, bireyin yaşadığı değersizlik hissi ve karar verme güçlüğü gibi psikolojik olaylar bireyin duygu ve düşüncelerini yoğun olarak etkilemektedir. Ve bu tip dönemlerde, birlikte bireysel benlik saygısı azalmakta ve eğer bu olumsuz duygu durum ortadan kaldırılamazsa, yaşanan bu psikolojik dönem olası bir depresyon tablosunun ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.
Hastalığa karşı hissedilen çaresizlik duygusu nedeniyle bireyin sosyal yaşamdan uzaklaştığı ve yaşam kalitesinin giderek azaldığı saptanmıştır. Bu konuda çeşitli bilimsel yayınları inceleyen Nuriye Bayar’ın yaptığı araştırmalarda , psikolojik sağlığı bozulan bireylerin sıklılıkla değersizlik hissini yaşadıkları ve kendi içine kapanarak kendisini sosyal çevresinden izole etmek eğilimine girdiğini vurgulamaktadır. Ve bu duygu durum bozukluklarında bireyin iş performansında düşme, günlük yaşam aktivitelerinde azalma ve zevk alamama ve sosyal ilişkilerin giderek bozulma eğilimine girdiği gözlemlenmektedir. Ve bunu takip eden süreçlerde, bireyin psikolojik ve bilişsel performansındaki olumsuz etkiler nedeniyle, bireyin yaşam kalitesi de bozulabilmektedir.
Psikolojik sağlığın bozulduğu dönemlerde, depresyon, sinirlilik ve yorgunluk hislerindeki artışına bağlı olarak, fiziksel aktivite seviyelerin düşmesiyle sadece bireysel sağlık değil ama aynı zamanda, iş performansları ve sosyal ilişkiler dahil olmak üzere günlük yaşam şartları belli bir süre için değişim göstermektedir. Bu duygu durum bozukluğu , enerji kaybı, günlük aktivitelerde isteksizlik ve çabuk yorulma ve karamsarlık duyguları, yoğun olarak kendini hissettirebilmektedir.
Psikolojik sağlığın bozulduğu bu tip dönmelerde bireye sağlanacak psikososyal destek oldukça yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Böylelikle, bireyin psikolojik ve sosyal yapısı gelişirken, bu durumla başa çıkma ve bu dönmelerin tekrarlamasının önlenebilmesi konusunda olumlu gelişmeler sağlanabilmektedir. Sonuç olarak, psikososyal destek bilişsel davranışçı terapi ve psikoterapi desteğiyle, bireyin yaşam kalitesi yükselirken, psikolojik sağlığına tamamen kavuşabilmesi söz konusu olacaktır.
