Sayfa Yükleniyor...
İslam dini, emeğe büyük önem vermiştir. Nitekim evrensel kitap Kur’an-ı Kerim de, “İnsan için ancak çalıştığı vardır” şeklinde buyrulmaktadır. Söz konusu bu ayette emeğin, çalışmanın, kazanmanın önemi ortaya konmaktadır. Bir kitabın veya CD’nin korsan olarak üretilip piyasaya sürülmesi emeğe saygısızlık ve gayr-i ahlakidir. İzin almadan korsan kitabı veya CD’yi üretmekte bunları satın almakta kul hakkını ihlal etmek demektir. Kul hakkı da Allah’ın affetmediği bir hak olduğuna göre her zaman ve şartta ve her alanda bu haktan uzak durmamız lazım. Dolayısıyla korsan bir malı satmak da satın almak da uygun değildir.
Nikahı yeni kıyılmış çiftlerin evden çıkması uğursuzluk getirir mi?
Bu tip inanışlar tamamen zan ve kuruntularından ibarettir. Baykuş ötmesi, köpek havlaması, kara kedinin bir kişinin önünden geçmesi, merdiven altından geçmek, sabunlu suyun üstünden geçmek, salı günü işe başlamak veya yola çıkmak, gece aynaya bakmak veya tırnak kesmek vb. gibi pek çok şeyde uğursuzluk bulunduğuna inanmak, batıldır. “Nikahı kıyılan çiftlerin akşam dışarı çıkması uğursuzluk getirir” sözü de bunlardan biridir. Uğursuzluk konusunda Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Uğursuzluk yoktur, en güzel şey iyiye yormaktır.” (Buhari, Tıp, 44) Buna göre yeni evlenen nikahları kıyılan çiftlerin nikahtan sonra dışarıya çıkmasında dinen sakınca yoktur. Uğursuzluğa da sebep olmaz.
Başta takke olmadan kılınan namaz geçerli
Adak kurbanının etinden, adağı yapan kişinin yemesi caiz olmadığı gibi; bu kişinin usul ve füruu yani annesi, babası, nineleri, dedeleri, çocukları, torunları sayılan kimseler yiyemezler. Adak kurbanının etini bu sayılanlar dışında kalan ve dinen fakir olan kimseler yiyebilirler. Şayet adak kurbanını kesen kişi bu adaktan yemiş ise fıkıhçılara göre yediği miktarın fiyatını fakirlere para olarak verecektir.
Sehiv secdesi nedir ve yapmayı unutmuşsa kişinin ne yapması gerekir?
Bu secde, namaz kılarken kişinin yanılması veya unutması ya da dalgınlık gibi bir durumda namazın sonunda yaptığı bir secdedir. Kişi namazının kılarken farzı tehir etmişse veya vacibi terk ya da tehir etmişse sehiv secdesini yapması gerekir. Ancak kişi yapması gereken sehiv secdesini yanılarak veya unutarak terk etmişse, şayet selam verdikten konuşmak, gülmek kıbleden dönmek gibi namaza aykırı bir iş yapmışsa bu kimsenin sehiv secdesini yapması gerekmez namazı da kaza etmesine gerek yoktur. Fakat namaz bitiminde namaza aykırı bir iş yapmamışsa ve secde aklına gelirse hemen sehiv secdesini yapması gerekir.
Yapılan bir ibadetin ya da işlenen bir günahın imana faydası ya da zararı olur mu?
İman
İyileşme ümidi büsbütün kaybolduğu doktorlar heyetinin kararı ile belirlenmiş olan hastanın daha fazla acı çekmesin diye kendisinin ya da akrabalarının isteği ile hayatına son verilmesi dinen uygun değildir. İster yeni doğmuş bir çocuk, ister ileri yaşta bir yaşlı olsun, isterse ölüm döşeğinde olan hasta olsun, canları çıkıncaya kadar bunların tam bir yaşama hakları vardır. Böyle bir insanı öldürenle sağlıklı bir kişiyi öldüren arasında fark yoktur. Hayat sıkıntılarla doludur. Hayatından büsbütün ümit kesilmiş nice hastaların iyileşip aramızda yaşamaya devam ettiğini çoğu zaman görmekteyiz. Hastalık, darlık ve acı olaylar insanlar içindir. Bunlara karşı sabretmek ve ümidi yitirmemek gerekir. Ayette şöyle buyrulmuştur: “Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/153)
Cemaatle kılınan namaza sonradan yetişen kimse cemaat sevabını alır mı?
İmama namazın başında değil, birinci rek’atın rükuundan sonra, ikinci, üçüncü veya dördüncü rek’atlarda uyan kimseye mesbuk denir. Bu kişi son rekatta da olsa cemaate yetişmiş olur ve cemaat sevabını alır.
Kaza sonucu ölen bir kimse eceliyle mi ölmüştür?
İslam inancına göre herkesin bir eceli vardır. Bu ecel ne geri alınır, ne
Dinen boşama üç kere ile sınırlandırılmıştır. Bir ve ikincilerde eşlerin yeniden birleşme imkanı vardır. Ancak üçüncü boşamadan sonra ise kesin ayrılık söz konusudur. Bu durumda, kadın başka bir şahıs ile hileli olmayan bir evlilik yapmadıkça ve bu evlilik boşama ya da ölüm ile sona ermedikçe ilk eşi ile tekrar evlenmeleri mümkün değildir. Tabi buradaki evlilik hülle şeklinde anlaşmalı bir evlilik olmamalıdır. Şayet anlaşmalı bir evlilik olursa eski karı kocanın evlenmesi dinen uygun olmaz.
Allah bir olduğu halde neden Kur’an-ı Kerim’de biz demektedir?
Kur’an-ı Kerim’de Allah Teala bazen, kendisiyle ilgili olarak “biz” ifadesini kullanması, O’nun azamet ve şanının yüceliğine işaret eder. Hemen bütün dillerde saygı ve yücelik ifadesi olarak bu tür ifade biçimine başvurulmaktadır. Kur’an’da, Allah’ın zat ve sıfatlarından bahseden ayetlerde genellikle tekil zamir, fiillerinden bahsedilirken ise bazen tekil, bazen de çoğul zamir kullanılmıştır. Nitekim “Sizi Biz yarattık” (Vakıa, 56/57), “Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık” (Kaf, 50/6), “Andolsun, insanı Biz yarattık” (Kaf 50/16), “Allah gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yarattı. Gökten de yağmur indirip, orada her
İnancımızda yapılan bütün dualar güzel ve faydalıdır. Aynı şekilde gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse hadisi şeriflerde çeşitli konularla ilgili dualar söz konusudur. Ancak bu iki kaynakta da şahmeran duası diye bir dua yoktur.
Adak etinden kimler yiyemez?
Adak yapan kimse, adadığı hayvanın etinden yiyemez. Etin tamamını dağıtması gerekir. Şayet bir miktar yemiş olursa, yediği etin kıymetini fakirlere para olarak vermesi gerekir. Adak yapan, adadığı hayvanın etini, fakir olsalar bile, usul ve füruna ve geçimi üzerine bağlanmış bulunanlara yediremez. Usul, ana ve baba tarafından yükselen soya denir. Füru, evlatlardan aşağı inen soylara denir.
Abdest almaya gücü olmayan kimsenin abdestte yardım alması caiz mi?
Bedenle yapılan ibadetlerde aslolan kişinin tek başına bu ibadeti yapmasıdır. Bu anlamda kişinin tek başına abdest alması mümkün ise başkasından yardım alarak abdest alması mekruhtur. Çünkü bunda ibadete aykırı olan bir nevi kibirlenme vardır. Ancak kişinin her hangi bir fiziki rahatsızlığı varsa abdest alırken başkasından yardım almasında dini anlamda bir sakınca yoktur.
Yemin çeşitleri üç kısma ayrılmaktadır: a-Yemini lağv: Bir şey hakkında öyle olduğu zannedilerek yanlış yere edilen yemindir. b-Yemini münakide: Geleceğe ait bir fiili işlemek ya da terk etmek için yapılan yemindir. c-Yemini Ğamus: Geçmiş zamanda yapılmış veya yapılmamış bir iş için hakkında bilerek yalan yere yapılan yemindir. Birinci yeminin kefareti yoktur. İkincinin kefareti zamanı geldiğinde yapıp yapmamaya göre hükme tabi olur. Fakat üçüncü çeşidin kefareti vardır. O da Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiştir. Bu yemin kefareti ile ilgili olarak Kur-an’ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu tutmaz, fakat bilerek ettiğiniz yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da kefareti, ailenize yedirdiğinizin ortalama seviyesinden on fakire yedirmek yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Buna imkanı olmayan ise üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğinizde (bozarsanız) yeminlerinizin kefareti işte budur. Yeminlerinize bağlı kalın. Allah ayetlerini sizin için bu şekilde açıklıyor ki şükredesiniz. (Maide, 5/89.) Edilen yeminin mahiyeti de önem arz eder. Şayet edilen yemin Allah’a isyan anlamında bir yemin ise yerine getirilmez. (İçki içme gibi) Haram olmayan yeminlerin ise yerine getirilmesi gerekir. Yoksa kefaretini ödemek lazımdır.
Hz. Peygamberin eşleri efendimizin vefatından sonra neden evlenmemişler?
Sevgili Peygamberimizin eşleri efendimizin vefatından sonra kimse ile evlenmemişlerdir. Çünkü ilahi bir
Dinen helal olan bir malın veya hizmetin alım satımında aracı olan kişinin (komisyoncunun), yaptığı hizmetin karşılığında alıcı veya satıcıdan yahut her ikisinden ücret alması caizdir. Ancak iş veya müşteri bulan kimsenin hizmetinin karşılığında alacağı ücretin önceden belirlenmesi daha uygun olur. Buna göre belli bir ücret (komisyon) karşılığında firmalara iş ya da müşteri bulan kişinin elde ettiği gelir dinen helaldir.
Suyu bir defada içmede bir sakınca var mı?
Hz. Peygamber bir hadisi şerifte suyu üç defa içmekle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Deve gibi bir nefeste içmeyin. İki veya üç nefeste için. Bir şey içeceğiniz zaman besmele çekin; içtikten sonra da ‘Elhamdülillah’ deyin!” (Tirmizi, Eşribe, 13) Sevgili Peygamberimiz, bu hadisi şerifte suyu üç yudumda içmeyi tavsiye etmektedir. Ancak bu bir tavsiyedir. Bunun yanında üç defa içmeyi tesviye eden hadis-i şerifler varsa da, üç yudumdan daha az bir şekilde içmenin haram olacağına dair bir hüküm ve hadis-i şerif yoktur. Dolayısıyla suyu üç defada içmek efendimizin sünneti ve tavsiyesidir. Ancak bunu üç defada içebileceğimiz gibi bir veya iki defada da içebiliriz. Dinen de bunda hiçbir sakınca yoktur.
Kasaplık yapan kimse hayvanı keserken abdestli olması şart mı?
İslam her zaman kişinin temiz ve abdestli olmasını tavsiye eder ki bu aynı zamanda
Hz. Peygamberin Mezarlıkları ziyaret ettiği ve bu ziyaretlerinde de ölülere selam verdiği onlara dua ettiği dini kaynaklarımızda vardır. Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: “Ey Mü’minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız.” Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır. Aynı şekilde Hz. Peygamber Bedir’de ölenlere seslendiğinde, seni duyuyorlar mı ey Allah’ın resulü, diye soran Hz. Ömer’e “Onlar beni senden daha iyi duyuyorlar” diye cevap vermiştir. Buna göre, kişi bir mezarlığa gittiğinde ya da mezarlığın yanından geçerken mezarda yatana selem vermesi, dua etmesi ya da Kur’an okuması Hz. Peygamberimizin hem sünneti hem de uygulaması olduğundan Fatiha okuması sevap ve güzel olan bir ameldir. Ancak mezarda yatan kişiye Fatiha okumak güzel ve sevap olmakla birlikte farz değildir.
Sarhoşluk veren her madde haram mı?
Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Hamr, kumar, dikili taşlar, fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 5/90) Ayette geçen “hamr” kelimesi başta alkollü içkiler olmak üzere kişinin aklını örten yani akli ve ruhi dengesini bozan her
Dinimizce selam vermek sünnet onu cevaplandırmak ise farzdır. Bir topluma selam verildiği zaman o toplumdan bir kişi bu selama karşılık vermesi bu farzı yerine getirmek için yeterlidir. Şayet cevap verilmese o toplumda oturan her Müslüman günahkar olmuş olur. Selamı o toplumun içinde oturan bir kimsenin ismini zikrederek verme durumunda ise ismi geçen kimse bu selama karşılık verme zorunda diğerleri için bir şey söz konusu değildir. Selam, benden sana bir zarar gelmez, anlamına geldiğine göre her Müslüman İslam’ın bu güzel şiarını günlük hayatında yaşaması ve yaşatması lazım. Selam verdiği gibi verilen selama da karşılık vermesi gerekir. Çünkü Kur'an-ı Kerim de Allah mealen şöyle buyurmaktadır: 'Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin.' (Nisa, 4/86) Dolayısıyla bize selam verildikten sonra selamı veren dost, akraba, tanıdık, tanımadık, küs ya da barışık kim olursa olsun selamına karşılık vermek üzerimize farzdır. Selama karşılık vermemek ise dinen uygun değildir.
Haram kaça ayrılır?
Haram, bir şeyin yapılması, kullanılması, yenilip-içilmesi İslam’a göre kesin yasak olandır. Bu yasaklama yani haram, haram liaynihi ve haram ligayrihi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Liaynihi Haram: Asıl itibariyle herkes
İnsanların kullandığı yaratma sözü Allah’ın yaratmasından farklı anlamda kullanılmaktadır. Futbolda pozisyon yarattı, sanatta güzel bir eser yarattı gibi sözler buna örnektir. İnsanlar burada ki yaratma kelimesini yoktan var etme anlamında değil de var olana yeniden şekil verme anlamında kullanmaktadır. Bu anlamda kullanıldığı için ve Allah’ın yoktan var etme anlamında ki yaratması şeklinde kullanılmadığından yarattı sözünü kullanmada bir sakınca yoktur. Ama kullanılmasa daha iyi olur.
Abdest veya Gusülde bedeninden bir yeri yıkamayı unutan kimse ne yapması gerekir?
Kişi abdest ya da gusül alırken organlarından birisini yıkamadığını veya bir uzvunun kuru kalmış olduğunu sonradan anlayan kimsenin yeniden gusletmesi gerekmez. Sadece bu uzuvları yıkaması yeterli olur. Ancak arada farz bir namaz kılmış ise, onu iade etmesi gerekir.
Borç ile alış veriş yapmanın dinen bir sakıncası var mı?
Bir malı peşin fiyatına satmak nasıl caiz ve makul ise veresiye fiyatına zamlı satmak da öyle caiz ve makuldür. Zira veresiye satışta malın karşılığı olan bedel bir kaç ay geciktirilmektedir. Diğer bir ifade ile uzatılmaktadır. Dolayısıyla vade uzayınca malı satanın bir zararı söz konusu olmaktadır. Bu zararını
Bu deyim halk arasında dolaşan batıl ve hurafe olan inançlardan birisidir. Bardak, camın ya da bir başka eşyanın kırılması ne bir hayra ne de bir uğursuzluğa işaret etmez. Bu tarz inanışlar tamamen halk arasında dolaşan hurafelerdir inanmamak gerekir.
Müslüman kimse Müslüman olmayan kimsenin kanını alabilir mi?
Tedavi için yapılan kan naklinde, kan verenin Müslüman veya gayr-ı Müslim oluşunun bir farkı yoktur. Müslüman’dan kan alınabileceği gibi, Müslüman olmayandan kimseden de kan alınabilir. Aynı şekilde kan veren kimse Müslüman’a kan verebildiği gibi Müslüman olmayan kimseye de kan verebilir. Bunun da dini anlamda hiçbir sakıncası yoktur.
Gece yarısından sonra yatsı namazını kılmak caiz mi?
Her namazı vaktinde kılmak daha evladır ve sevap açısından da daha iyidir. Yatsı namazı da vakti girdikten sonra kılınmalıdır. Şayet herhangi bir meşguliyetten veya ihmalden dolayı kılınmamış ise imsak vaktine kadar kılınabilir. İmsak vakti ise sabah namazının vaktinin girmesi demektir.
Ölüler için Yasin dışında bir sure okuyabilir miyiz?
Kur’an-ı Kerim’in bütün
Alkolü içmek bütün mezheplerde haramdır. Ama onunla temizlik yapma hususu ise mezhepler arasında tartışmalıdır. Elbiseye dökülen ya da yüze sürülen kolonya konusu da bunlardan biridir. Hanefi mezhebine göre kolonya ve benzeri temizlik maddelerini içmek, içki içmek gibi yasak ve haramdır. Çünkü içinde alkol vardır. Ama bunları temizlikte kullanmak caizdir. (Tıraştan sonra yüze kolonya sürmek, kolonyalı ıslak mendil kullanmak gibi). Aynı şekilde ele yüze sürülen veya elbiseye dökülen kolonya veya sürülen parfümle namaz kılmak caizdir. Çünkü necis ve pis sayılmaz. Namaz kılınması halinde de bu namaz geçerlidir. Şafii mezhebine göre ise kolonya ve benzeri maddeler içinde alkol barındırdığından necistir. Yani pistir. Kolonya ve benzeri maddeler necis olduklarından onları içmek haram olduğu gibi onları temizlik ya da başka bir gaye için de olsa kullanmak caiz değildir. Dolayısıyla Şafii mezhebine göre ele yüze ya da elbiseye dökülen kolonya, parfüm ve benzeri maddeler ile namaz kılmak caiz değildir. Kılınması halinde namaz geçersizdir. Bu namazı yeniden kılmak gerekir. Buna göre ıslak mendil Hanefi mezhebine göre abdest ve namaza zarar vermez. Şafii mezhebine göre ise içinde alkol varsa onunla namaz kılınmaz. Kişi namaz kılmak istediğinde en azından abdestli ise elini ve yüzünü yıkamalıdır.
Doğan bebeğe
Bir kadının erkeğe, bir erkeğin de kadına benzemeye çalışması ve bu maksatla estetik ameliyatı yapması haramdır. Dolayısıyla bir kadının erkek, erkeğin de kadın olmak için ameliyat olması dinen caiz değildir. Çünkü bu tür şeyler Allah’ın yarattığı fıtratı beğenmeme ve ona müdahale anlamı taşımaktadır.
Gusülde tırnak altında kir kalırsa gusle engel olur mu?
Gusülde vücudun her yerinin ıslatılması lazımdır. Bu nedenle tırnakların altı da üstü de ıslatılması lazım. Vücudun her hangi bir bölgesinde kuru yer kalırsa gusül olmaz. Buna göre tırnak üzerindeki ruj boyaları da tırnağın altındaki kir ve benzeri şeylerde suyun temasını kestiği ve vücutta kuru yer bıraktığı için gusle engeldir. Guslün tam olması için tırnağın altını da üstünü de temizlemek, tırnak çok uzun ise ve altında da kir varsa yıkamak lazım.
Abi- kardeş gibi kimseler birbirinin adağından yiyebilirler mi?
Adak kurbanının etinden, adağı yapan kişinin yemesi caiz olmadığı gibi; bu kişinin usul ve füruu yani annesi, babası, nineleri, dedeleri, çocukları, torunları sayılan kimseler yiyemezler. Adak kurbanının etini bu sayılanlar dışında kalan kimseler yiyebilirler. Şayet adak kurbanını kesen kişi bu adaktan yemiş ise fıkıhçılara göre yediği miktarın fiyatını fakirlere para olarak verecektir.
Akika kurbanını kesmenin bir yaş sınırı var mı?
Yeni doğan bebeğin başındaki
Namaz ibadeti, geçmiş peygamberlerde ve ümmetlerde de olan bir ibadettir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen şöyle buyrulmaktadır: “Bir zamanlar biz İsrailoğulları’ndan, “Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekatı verin” diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hala da sırt çevirmektesiniz.” (Bakara, 2/83.) “Musa’ya ve kardeşine şöyle vahyettik: “Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın, evlerinizi ibadet mahalli yapın ve namazı kılın. (Ey Musa!) İnananları müjdele.” (Yunus, 10/87.) Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi namaz ibadeti geçmiş toplumlara da farz olan bir ibadettir.
Kur’an Ayetleri Yüklenmiş Telefonla Tuvalete girmek Caiz mi?
Allah’ın ismini tuvalette açıktan zikretmek uygun değildir. Aynı şekilde Allah isminin yazılı olduğu bir yüzükle ya da kolye ile tuvalete girmek mekruhtur. Mekruh olduğundan o şekilde girmemek gerekir. Ancak kendisine Kur-an yüklenmiş telefonla tuvalete girmek caizdir. Çünkü kendisine Kur’an yüklenmiş telefon, Mushaf hükmünde değildir. Durum bu olunca o şekilde girmek caizdir. Fakat imkan varsa Kur-an yüklenmiş telefonla tuvalete girmemek daha iyidir.
Namaz kıldığımız seccadenin üzerinde herhangi bir resim varsa namaza zarar verir mi?
İnsan için şüphesiz iki hayat söz konusudur. Birincisi dünya, ikincisi ahiret hayatıdır. Dünya hayatı ruhun bedene girmesi ile başlar. Ölümle noktalanır. Ahiret hayatı da iki aşamadan meydana gelir. Ölümle başlayıp dirilişe kadar süren kabir hayatı ve dirilişten sonra sonsuza kadar devam eden ebedi hayattır. Yani dirilişten sonra insanlar hesabı verdikten sonra cennete veya cehenneme gidecekler ve burası onlar için artık sonsuz mekan olacaktır. Nitekim Kur-an’ı Kerim ahiret hayatının sonsuz olduğunu çeşitli ayetlerle ifade etmiştir. Bu ayet de sadece onlardan bir tanesidir. “İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdeler. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızk verildiğinde, Bu daha önce bize verilen rızk diyecekler. Halbuki bu rızk onlara benzer olarak verilmiştir. Onlar için ortada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır. (Bakara, 2/25) Bu ayetten de anlıyoruz ki ahret hayatı Müslüman için de kafir için de sonsuzdur.
Balık yumurtası yemek caiz mi?
Allah, suda yaşayan hayvanların helal olduğunu Kur’an-ı Kerim’de bildirmektedir. “Deniz avı ve onun yiyeceği size de, yolculara da bir geçimlik olarak helal kılınmıştır…” (Maide, 5/96) Sevgili Peygamberimiz de bu hususta “Denizin suyu temiz; ölüsü de helaldir.” (Muvatta,
Öncelikle şunu bilmek gerekir ki alış verişi cazip hale getirmek için meşru olmak kaydı ile verilen her şey dinen caizdir. Bu anlamda promosyon sürümü artırmak için satılan malla beraber ilave olarak para, eşya ve benzeri bir şeyi bedava olarak müşteriye vermektir. Herhangi bir şart olmaksızın ve verilen promosyon meşru olmak kaydıyla satışla beraber promosyon verme de bir sakınca yoktur. Çünkü alıcı neye para verdiğini, satıcı da neyi pazarladığını bilmektedir. Örnek olarak; televizyon telefon verilmesi gibi bir alışveriş dinen sakıncalı değildir. Burada en önemli nokta; alıcıyı aldatacak bir unsura yer verilmemesidir.
Botoks yaptırmak caiz midir?
İslam’da, yaratılıştan getirilen özellikleri (fıtrat) değiştirmeye yönelik tasarruf ve müdahaleler yasaklanmıştır. Nitekim Hz. Peygamber, güzelleşmek maksadıyla vücuda dövme yapmak, dişleri incelterek seyrekleştirmek gibi işlemleri, yaratılışı değiştirmek kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanların Allah’ın rahmetinden uzak olacağını ifade etmiştir (Buhari, Libas, 83-87; Müslim, Libas, 33). Yüzdeki kırışıkları gidermek için, botulinum denilen zehirli (toksit) bir maddeden elde edilen sıvının, yüzde kırışıkların bulunduğu yere iğne ile az miktarda zerk edilmesini ifade eden “botoks” da genel amacı itibarı ile estetik müdahale niteliğindedir. Bu sebeple, botoks yaptırmak caiz değildir.
Vefat edenin vasiyet ettiği para veya mal, bıraktığı terekenin, yani geride bıraktığı servetin üçte birini geçmiyorsa (çünkü vefat eden kimse ancak mirasının 1/3 ünü vasiyet etme hakkı vardır.) vasiyet ettiği malını mirasçılar vermek zorundadırlar. Ama üçte birini geçiyorsa üçte birinden fazla olan kısma engel olabilirler. Mesela vefat edenin bıraktığı miras 300 milyar olsun. Bundan 100 milyar hayır kurumuna verilmesi vasiyet edilmiş ise, bu 100 milyar üçte birini geçmediği için vasiyet edilen kişi veya kuruma verilmek zorundadır. Tabi bu vasiyet mirasçı olmayanlar için geçerlidir. Çünkü İslam fıkhına göre ölünün mirasından miras alacak kimseye aynı zamanda vasiyet etmek caiz değildir. Edilse bile vasiyet geçersizdir.
Allah’ın ibadete ihtiyacı var mı?
Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı gibi ibadete de ihtiyacı yoktur. Allah’a kulluk etmek, O’na bir fayda sağlamak için değildir. Bilakis kulluk edeni, başkasına kul köle olmaktan kurtarmak, hür kılmak, kendini ve dolayısıyla Rabbini tanımak içindir. Tabii aynı zamanda kulu ahiret gününde cennete de almak içindir. İnsanı yaratmayı Allah murat etmiş ve onu imtihan etmek için onun önüne böyle bir hedef koymuştur. İnsan hür iradesiyle bu hedefe doğru da koşabilir, başka
İslam dininde ibadetler tevkifidir. Yani hem farz oluş gerekçelerinin hem de uygulamalarının her yönüyle akılla bilinmesi mümkün değildir. Aynı şekilde ibadetlerle ilgili hususlar Kur’an’da genel olarak emredilmiş, Hz. Peygamber’in uygulamasıyla belirgin hale gelmiştir. Kur’an’da, namazların belli vakitlerde farz kılındığı ve kıyam, kıraat, rüku ve secde gibi bir takım rükünlerinin olduğu bildirilmiş ancak söz konusu ibadetin detayları ve namaz içerisinde yapılması gereken diğer davranışlar ile ilgili hususlar Hz. Peygamber’in sünnetine bırakılmıştır. Nitekim sevgili Peygamberimiz, “Beni namazı nasıl kılarken gördüyseniz siz de öyle kılınız” (Buhari, Ezan, 18) buyurmuştur. Buna göre namazla ilgili genel hüküm, rükün ve şartlar veya kılınış şekli Kur’an’la, bunlara ilişkin ayrıntılar ise Hz. Peygamberin sünnetiyle belirlenmiştir.
Namaz kılmak için illa ki ezanın okunması mı gerekiyor?
Namaz kılmada esas olan ezanın okunması değil namaz vaktinin girmiş olmasıdır. Yani bir namaz vakti girmişse ezan okunmamış olsa dahi o namaz kılınabilir. Aynı şekilde bir namaz vakti girmemişse ezan okunsa dahi kılınmaz. Mesela hoca yanlışlıkla sabah namazı vakti girdi diye ezan okursa ve vakit girmemişse velev ki ezan okunmuş olsa dahi namaz kılınmaz kılınsa da geçersizdir. Çünkü vakit girmemiştir. Aynı şekilde namaz vakti girmişse ama gerek
Abdesti bozan birtakım durumlar vardır. Ancak abdesti bozanlar arasında tırnak kesmek yoktur. Tırnak kesmeden dolayı bir kanama olmamış ise tırnak kesmek abdesti bozmaz. Çünkü abdest, ancak tuvalete giden kişinin yaptığı şeylerle bozulur.
Fakat tırnak kesmeden dolayı kan çıkmış ise Hanefi mezhebine göre abdest bozulmuş olur.
Ölü için yas tutmak caiz midir?
Ölen bir dost ya da akraba için yas tutmak, üzülmek, hüzünlenmek dinen caizdir. Hatta kişinin acısını açığa vurup ağlaması ve gözyaşı dökmesi de caizdir. Nitekim Hz. Peygamber de oğlu İbrahim ölünce ağlamış, yine can çekişmekte olan kızının oğlu kendisine arz edilince, gözlerinden yaşlar boşanmıştır. Sebebi sorulunca da “Bu Allah’ın rahmetidir, onu kullarının kalplerine koymuştur. Allah ancak merhametli olan kullarına merhamet eder.” Buyurmuştur. (Buhari, “Cenaiz” 43.)
Ölünün arkasından ağlamak ve yas tutmak caiz olmakla beraber Allah’ın takdirine karşı çıkmak ve cahiliye döneminde olduğu gibi yaka-paça yırtarak ağlamak, isyan içeren sözler sarf etmek caiz değildir.
Hamama gitmek ve hamamda masörlük yapmak caiz mi?
Erkeklerin ve kadınların temizlenmek için kendilerine mahsus
Nişanın bozulması halinde nişanda takılan takılar iki tarafa da takı takılmışsa takılar ikiye bölünür. Bu takıların yarısını erkek tarafı diğer yarısını da kız tarafı alır. Şayet herkes kendisine takılanı biliyorsa herkes kendisine takılanı alır. Yani kız tarafı nişanda kıza takılanı erkek tarafı da erkeğe takılanı alır. Ancak taraflardan birisinin rızası yoksa bir tarafın (ister kız ister erkek tarafı olsun) takıların hepsini alması caiz değildir.
Maddi çıkar için boşanmak dinen caiz midir?
Aile ve evlilik ciddi bir müessesedir. Bir kimsenin dünyevi bazı kazançlar elde etmek için nikahı suiistimal etmesi doğru bir davranış değildir. Mesela bir kişinin, yurt dışında çalışabilmek için oturum izni almak maksadıyla bulunduğu yerin vatandaşlarından birisi ile formalite evliliği yapması veya vefat eden babasının emekli maaşından yararlanmak üzere eşinden mahkeme kararıyla boşanması nikahın suiistimal edilmesinin örneklerindendir. Yanlış ve yalan beyanlarla elde edilen kazanç, haksız bir kazançtır. Haksız yollarla elde edilen kazanç ise dinen uygun değildir. Bunun yanında bu tarz işler için kişinin hanımını boşaması dinen de boşama demektir. Bu boşama da bain talak olmaktadır. Bu durum ile karı kocanın evliliği dinen bittiğinden tekrar beraber yaşamak istemeleri halinde yeniden bir nikah kıymaları gerekir.
Bir hak mezhepten öteki hak mezhebe geçmek caizdir. Zira bütün ehlisünnet mezheplerine uymak caizdir. Hepsine de uymak caiz olduğundan isteyen istediği mezhebi tercih edebilir. Tercih ettiği gibi tercih ettiği mezhebi bırakıp başka bir mezhebe de geçebilir. Yani Hanefi olan birisi Şafii Mezhebine, Şafii olan bir kimse de Hanefi mezhebine geçebilir. Ancak, kişi bunu bir oyun haline getirmemelidir. Ancak bir mezhepten diğerine geçmek imana zarar vermez.
Müslüman kimse Müslüman olmayan kimsenin kanını alabilir mi?
Tedavi için yapılan kan naklinde, kan verenin Müslüman veya gayr-ı Müslim oluşunun bir farkı yoktur. Müslüman’dan kan alınabileceği gibi, Müslüman olmayandan kimseden de kan alınabilir. Aynı şekilde kan veren kimse Müslüman’a kan verebildiği gibi Müslüman olmayan kimseye de kan verebilir. Bunun da dini anlamda hiçbir sakıncası yoktur.
Sehiv secdesi nedir ve yapmayı unutmuşsa kişinin ne yapması gerekir?
Bu secde, namaz kılarken kişinin yanılması veya unutması ya da dalgınlık gibi bir durumda namazın sonunda yaptığı bir secdedir. Kişi namazının kılarken farzı tehir etmişse veya vacibi terk ya da tehir etmişse sehiv secdesini yapması gerekir. Ancak kişi yapması gereken sehiv
Eğer icra malını ucuza kapatmak için bir takım oyunlar yapılmıyorsa ve bunun yanında bu alım satıma katılan herkesin özgürce teklif vermesi sağlanıyorsa icradan mal almakta bir sakınca yoktur. Hatta malın entrikalarla ucuza kapatılması engellendiği için de niyete göre sevap da kazanılabilir Ancak malı ucuza almak için bir takım oyunlar ya da anlaşmalar yapılıyorsa o zaman icradan mal almak uygun düşmez.
Güzel görünmek için estetik yaptırmak caiz mi?
Allah’ın bize verdiği güzelliklerimizi daha cazip hale getirmek için, taranmak, süslenmek, takı takmak, güzel giyinmek dinen caizdir hatta teşvik edilmiştir. Ancak Allah’ın yarattığı şekli beğenmemek, ameliyatla değiştirmek, bir nevi modaya uyarak bıçak altına yatmak doğru değildir ve yaradılışı değiştirme anlamı taşır ki bu da dinen uygun değildir.
Namazın ilk iki rekatında aynı zammı süreyi okumak caiz mi?
Namaz kılarken her rekatta ayrı ayrı zamlı sure okumak gerekir. Şayet fazla sure bilinmiyor sadece bir sure biliniyorsa, o zaman her rekatta aynı sure okunur, başka sureler de ezberlenmeye çalışılır.
Cenaze mezara koyulmadan ona Kur’an okumak caiz mi?
Falan işim olursa üç gün oruç tutacağım veya kurban keseceğim denilip bu şart meydana gelmeden bu adaklar yerine getirilemez. Şayet yerine getirilirse ve daha sonra da iş meydana gelse bu adakları yeniden yerine getirmek gerekir.
Doğan bebek için mevlit okutmak bir vecibe mi?
Bebeğin, ahlaklı ve salih bir evlat olması için Kur’an-ı Kerim ve mevlid okunabilir. Ayrıca çevrede bulunan fakirlere sadaka dağıtılabilir. Bu iş çocuğun kırkıncı gününde yapılması şart değildir. Daha önce yapılabileceği gibi daha sonrada yapılabilir. Kişinin tercihine göre değişir. Bu gibi merasimler güzel ve dinen hoş olmakla beraber dini bir vecibe ya da farz değildir. Ama yapılması halinde dinen sevap kazanılan güzel davranışlardır. Aynı zamanda anne ve babalar, çocukları dünyaya geldiğinde Allah’a hamd ve şükür maksadıyla isterlerse kurban keser, tatlı ikramı yaparlar. Fıkıh kitaplarında Akika adıyla geçen bu çocuk kurbanını kesme daha çok çocuğun doğumundan sonra ilk yedinci günde kesilmesi tavsiye edilmiştir. Ama daha sonra da kesilebilir. Dinen bir sakıncası yoktur. Buna göre Allah’a şükür babından ebeveynler doğan çocukları için Kur’an veya mevlid okutmalarında bir sakınca yoktur. Bilakis dinen güzel bir davranıştır. Ama bu farz değildir. Ayrıca bunu belli bir günde
Kiracının, kiraladığı yeri muhafaza hususunda, özürsüz olarak kusur etmesi neticesinde veya kiracının icabında ödemeden ayrıldığı kira, elektirik parası su parası gibi, paraları telafi edebilmek için kiracıdan kefil veya (rehin) depozit alınabilir. Rehin (depozit) alacağın teminatıdır. Ayrıca, kiracının izni olmadıkça, rehin (depozit) alan rehinden istifade edemez.
Bu para emânet hükmündedir. Kira mukavelesi bitince, kiracının kiralayanı borcu yoksa, aynen iade edilir.
Burnu estetik yapmaz caiz mi?
İslam dini, insanın yaratılıştan var olan güzelliklerini daha belirli hale getiren, takı takma, saçları tarama, meşru ölçüde süslenme, güzel giyinme... gibi davranışları mubah kılmıştır. Ancak, fıtraten yani yaratılıştan verilmiş özellik ve şekillerin değiştirilmesini yasaklamıştır. Nitekim Rasulüllah Efendimiz, süslenmek maksadıyla vücutlarına dövme yapan veya yaptıranlara, dişlerini yontarak seyrekleştiren ve şeklini değiştirenlere lanet etmiştir.
Buna göre, Allah'ın yarattığı şekli beğenmeyerek, ameliyatla bazı uzuvların şekillerini değiştirmek, tabiî güzelliğin fevkinde güzellik aramak dinen caiz değildir. Kur'an-ı Kerim, şeytanın "Şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yaratılışını değiştirecekler" (Nisa, 119) dediğini naklederek, bu tür davranışları şeytanî işler olarak nitelemektedir.
Dolayısıyla güzellik için burna estetik yapmak dinen uygun değildir.