Bütün İnsanlar cennete girecek mi?
Hz. Peygamberin gönderilmesinden sonra, istisnasız bir şekilde hangi din ve inançtan olursa olsun bütün insanların Hz. Muhammed'in Peygamberliğini tasdik edip İslam'ı kabul etmeleri gerekir. Çünkü Peygamberlik Hz. Peygamberle sona ermiştir. Hz. Peygamberde insanlara ve cinlere gönderilmiş son peygamberdir.
Bu itibarla Allah'ın birliğine, Hz. Muhammed'in Allahın kulu ve elçisi olduğuna ve Kur'an-ı Kerim'deki bütün esaslara olduğu gibi iman etmeyen yani kısaca İslamın iman esaslarına iman etmeyen hiç kimse İslam inancına göre cennete giremez.
Kabeden sonra yer yüzünde inşa edilen ibadet mekanı neresidir?
Mescid-i Haram'dan sonra yeryüzünde ilk inşa edilen ibadet mekanı mescid-i Aksadır. Mescid-i Aksâ, Müslümanların ilk kıblesi, Hz. Peygamber'in İsra olayında geldiği, miracın başladığı, Hz. İsaya kadar birçok peygamberin namaz kıldığı ve Allah'tan vahiy aldığı bir mescittir.
Şirk ve küfür aynı şey midir?
Küfür, Hz. Peygamberin Allahtan getirdiği dini esaslardan bir veya bir kaçını inkar etmek demektir. Şirk ise, Allâh Teâlânın varlığını kabul etmekle birlikte, ilahlığında, isim, sıfat ve fiillerinde eşi ve ortağı olduğuna inanmak yahut Allah ile birlikte başka bir varlığı ya da varlıklara ibadet etmektir.
Şirk ile küfür birbirine yakın iki kavramdır. Aralarındaki fark, küfrün daha genel, şirkin ise daha özel olmasıdır. Bu anlamda her şirk küfürdür, fakat her küfür şirk değildir. Şirk Allâha, zat, isim ve sıfatlarına ortak tanıma sonucu meydana gelir. Küfür ise, küfür olduğu bilinen bir takım inançların kabulü ile gerçekleşir.
Ama sonuç olarak ikisi de İslamın onaylamadığı Allahın razı olmadığı iki kötü ve din dışı davranış ve inançlardır. Allaha iman ve ibadet etmek için yaratıldığımıza göre her kesin bu iki yanlıştan uzak durması gerekir.
Mezarlığın üstüne çiçek dikmekte bir sakınca var mı?
Mezarlığın üzerine çiçek ya da ağaç dikmekte bir sakınca yoktur. Bilakis mezarda yatan kimseye bu çiçeğin ya da ağacın faydası umut edilir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir mezarlığın yanından geçerken bir inilti sesi duymuş bunun üzerine bir dal istemiş. Getirilen bu dalı o mezarda yatan kimsenin kabrine dikmiş. Ve umulur ki ona bir faydası olur demiştir.
Dolayısıyla mezarın üzerine herhangi bir yeşilliği dikmekte bir sakınca yoktur. Bilakis bir fayda vardır.
Günün Ayeti
Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma.
Günün Hadisi
Dikkat! Kuşkusuz ki insanda bir organ vardır. Eğer o iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozuk olursa, bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir!
Günün Sözü
Yeterince sevginiz varsa dünyada ki en mutlu ve en güçlü insan olursunuz.
Emmet Fox
Günün Duası
Ya rab, bugün bana insanların gönüllerini almayı ve senin rızanı kazanmayı nasip et.
Bunları biliyor muyuz?
Hades Nedir?
Bazı ibadet ve fiillerin yapılmasına engel olan hükmî kirliliğe hades denir. Abdestsizlik ve cünüplük hali hades olarak nitelendirilir. Namazın altı şartından (dışındaki farzları) birisi olan hadesten taharet tabiriyle, bu hükmî kirlilikten temizlenmek kastedilir.
Günün Nüktesi
Nice Zengine verilmeyene sahip olmak
Hz. İsa Aleyhisselam, bir gün kırlarda dolaşırken, bir ağacın altında bir adamın kendinden geçmiş bir halde dua ettiğini görür. Yakınına geldiğinde, adamın ayaklarının tutmayan bir kötürüm olduğunu fark eder. Daha da yaklaştığında, buna ek olarak gözünün de görmediğini, vücudunda baras hastalığının bulunduğunu anlar. Ancak, adamcağız bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi şöyle dua etmektedir: "Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana şu ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun"
Hazreti İsa adama yaklaşıp sorar:
- Ayağın yürümüyor, gözün görmüyor; bedenin de sağlıklı görünmüyor. Buna rağmen çoğu zenginlere verilmeyen nimetlerin sana verildiğini düşünmekte, bunun için de büyük mutlulukla şükretmektesin. Nice zenginlere verilmediği halde sana verilen hangi nimettir
Görmeyen gözleriyle sesin geldiği yana yönelen kötürüm adam şöyle cevap verir:
- Efendi! Allahu Teala bana öyle bir kalp vermiş ki, o kalple onu tanıyorum. Öyle de bir dil vermiş ki, o dille de ona şükredebiliyorum. Hâlbuki dünyanın serveti elinde olan nice zenginler var ki, kalbinde O'nu tanıma sevinci, dilinde de O'na şükretme mutluluğu yoktur. Ama gel gör ki, ayakları topal, gözleri kör, bedeninde hastalıklar bulunan bu kötürüm adama Rabbim, bu sevgiyi ihsan eylemiş. İşte bunu düşününce kendimi tutamıyor ve: "Nice zenginlere vermediği nimeti bana veren Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun diye teşekkür etmekten kendimi alamıyorum.
Adama yaklaşan İsa Aleyhisselam:
- Ver şu elini öyle ise! Diyerek elinden tutar ve eğilerek görmeyen gözlerini mesh eder. Peygamber'in mesh ettiği gözler hemen açılır. Karşısındakinin İsa Aleyhisselam olduğunu anlayınca heyecanlanan adam:
- Sen şu ölüleri dirilten, hastalara şifalar dağıtan mucizelerin sahibi Peygamber değil misin? Der. Tebessüm eden İsa peygamber,
- Belli olmuyor mu? Deyince,
- Gözlerimden belli oluyor da ayaklarımdan henüz belli değil. Der. Tekrar tebessüm eden İsa Aleyhisselam,
- Sen hele bir ayağa kalkmayı dene! Deyince, silkinen kötürüm adam dimdik ayağa kalkar. Hayretle ayakları üzerinde durabildiğini anlayınca söylediği ilk söz şu olur:
- Ey Allah'ın Nebisi, Sendeki bu mucizeler de O'ndan değil mi? Öyle ise izin ver de geç kalmayayım. O'na şükredeyim. Diyerek hemen yere kapanır, başını secdeye koyar ve der ki:
- Rabbim! Seni tanıyan bir kalple, şükreden bir dil nimetinin şükrünü yapmaktan acizken, şimdi gören bir çift gözle, yürüyen iki de ayak lütfettin. Artık bilemiyorum bu eşsiz nimetler karşısında nasıl şükretmem gerekiyor?