Sayfa Yükleniyor...
İslam dini, hayatında olduğu gibi ölümünde de insana gereken değeri vermiş, saygıyı göstermiş ve öldüğü andan itibaren ona yapılacak muameleyi de belirlemiştir. Bu anlamda İslam dini, kabir ve kabristanın düzenli ve tertipli yapılmasını, temiz tutulmasını ve yeşillendirilmesini, hayatta bulunan insanların ölülere karşı bir vefa borcu olarak görür. Ancak kabirlerin yükseltilmesi, üzerine kubbeli binalar yapılması, taşına övücü veya kaderden şikayet edici sözler yazılması yasaklanmıştır. Fakat vefat edenini adını soyadını yazmakta dini bir sakınca yoktur.
Anız yakmak dinen caiz mi?
Yeryüzü ve içerisindeki bütün varlıklar insan için var edilmiş ve kendisine emanet edilmiştir. Bu bağlamda bütün canlılar biz insanlara emanet edilmiştir. Aynı şekilde bu varlıkların her birisinin doğal dengenin korunması ve devamı için bir görevi vardır. Buna göre insanlara zararı olmayan, insanın ölümüne sebebiyet vermeyen tabiattaki canlıları herhangi bir şekilde öldürmek veya telef etmek ya da ölümlerine sebebiyet vermek dinen caiz değildir. Bundan dolayı anız yakmak dinen uygun değildir. Çünkü anız yakınca o anızın içerisinde karınca, böcek, haşarat gibi nice canlılar vardır. Bilerek veya bilmeyerek o canlıları yakmış, öldürmüş oluyoruz. Bir canlının hayatına son vermiş oluyoruz ki Allah o canlıları da bir görev ve denge için var etmiştir. Anız yakmakla o dengeyi de bozmuş oluyoruz. Bunun yanında anız yakmakla çevre de kirlenmekte ve olumsuz etkilenmektedir. Bundan dolayı da insanlar olumsuz etkilenmektedir. Buna göre hem insan hem de diğer canlılar olumsuz etkilendikleri için anız yakmak dinen caiz değil günahtır.
Kocasından boşanan bir bayanın bir başkası ile evlenebilmesi için beklemesi gereken bir süre var mı?
Boşanma, evliliğin feshi ve ölüm gibi bir sebeple evliliğin sona ermesi durumunda kadının yeni bir evlilik yapmadan önce beklemesi gereken süreye dini anlamda iddet denir. Karı koca nikah kıyıldıktan sonra ister zifafa girsin ister girmesin bu süreyi beklemesi lazım. Çünkü bu iddet, kadının önceki kocasından hamile olup olmadığının anlaşılması içindir. Aynı zamanda ölüm iddetinde kadının ölen kocasına hürmet ve saygı babından belli bir zaman diliminde evlenmeden beklemesi gerekir. İddet bekleme esas olarak kadının hamile olup olmadığının ortaya çıkması amacına yönelik olmakla birlikte onun sadece bu amaçla sınırlandırılması doğru değildir. Ölüm iddetinde bunun yaratılış açısından erkeklere göre daha duyarlı ve yuvaya daha bağlı olan kadının ölmüş kocasının hatırasına saygı ve yuvaya bağlılık simgesi olarak, boşanma iddetinde ise toplumun kötü zanda bulunmasını engellemeye, dolayısıyla kadının saygınlığının devamını sağlamaya yönelik bir önlem olarak değerlendirmek gerekir. Ölüm iddeti, kocası ölen kadın hamile ise çocuğunu doğurana kadardır. Şayet hamile değilse beklemesi gereken süre dört ay on gündür.
Müslüman kişinin Müslüman olmayan kişiye içki satmak caiz mi?
İslam fıkhına göre bir kimsenin herhangi bir malı satabilmesi için, önce o mala sahip olması gerekir. Sahip olunmayan bir şeyin satılabilmesi, şüphesiz söz konusu değildir. İslami hükümlere göre, domuz eti, sarhoşluk veren içki ve benzerleri mallar Müslüman’ın sahip olabileceği mütekavvim bir mal değildir. Müslüman bunları satın alamaz, imal edemez ve edinemez. Bu itibarla, bir Müslüman’ın, müşteriler gayr-ı Müslim bile olsa, bu tür haram malların ticaretini yapması, dinen caiz değildir. Yani Müslüman bir kimse Müslüman olmayan kimseye içki satması caiz değildir.
Günün Ayeti
And olsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık. Araf suresi, 7/179.
Günün Sözü
Borcunu azaltırsan hür yaşarsın, günahlarını azaltırsan rahat ölürsün. (Hz. Ömer)
Günün Duası
Allah’ım bu günümü de senin yolunda ve razı olduğun işlerde geçirmemi nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Kasem Nedir?
Bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere Allah’ın ismini vererek söz vermek anlamına gelir.
Günün Hadisi
“Allah için tevazu gösteren kimsenin, Allah derecesini yükseltir.” Müslim, “Birr”, 69.
Günün Nüktesi
Görev Bir Emanettir...
Hz. Peygamberin sahabelerinden olan ve hakkı çekinmeden söyleyen Ebu Zer bir gün efendimize dedi ki, “Ey Allah’ın Resulü beni vali olarak atar mısın?” Onun yapısını ve yumuşak huyunu bilen Allah Resulü, Eli ile Ebu Zerrin omuzunu vurarak şöyle buyurdu: “Ebu Zer! Sen zayıf bir adamsın. İstediğin görev ise bir emanettir. Bu emaneti ehil olarak alan ve üzerine düşeni yapanlar müstesna, aslında bu görev kıyamet gününde bir pişmanlıktır.” Müslim, “İmaret”, 16.