Her yıl 17 Ekim, “Dünya Yoksullukla Mücadele Günü” olarak anılır. Takvimde sadece bir gün gibi görünür belki ama aslında bu gün, yılın geri kalan 364 gününde görmezden geldiğimiz bir gerçeği yüzümüze vurur: Yoksulluk hâlâ dünyanın her köşesinde derin bir yara.
Yoksulluk, sadece cebinde para olmaması değildir. Bazen soğuk bir evde ısınamamak, bazen çocuğunun gözünde bir isteği karşılayamamanın çaresizliğidir. Bazen de hayal kurmaktan bile vazgeçmektir… Çünkü insan, sürekli “yetmeyen” bir hayatın içinde yaşarken, umutlarını da yavaş yavaş kaybeder. Peki biz ne yapıyoruz? Bir markete girdiğimizde raftaki fiyatlara söyleniyoruz ama o raftan hiçbir şey alamayan insanların varlığını ne kadar hatırlıyoruz?
Unutmayalım ki, yoksulluk bir kader değil, bir sonuçtur. Ve bu sonucu değiştirmek, ancak dayanışmayla, empatiyle, adalet duygusuyla mümkündür.
Yarın, Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nde, “ben ne yapabilirim?” sorusunu içtenlikle sormanın tam zamanı. Belki bir gülümseme, belki bir yardım eli, belki bir farkındalık yazısı bile bir umut ışığı olabilir.
Çünkü bazen dünyayı değiştirmek, bir insanın hayatını değiştirmekle başlar.