Bazen bir tebessümle, bazen bir merhemle, bazen sadece sessiz bir varlıkla hayatımıza dokunan insanların varlığını hatırlamak için özel günler yetmez… Ama yine de Hemşirelik Haftası, bize onların ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha fark ettiriyor.
Her gün beyaz önlüklerini giyip karanlık koridorlarda umut taşırlar ellerinde. Ne mesai saatlerini bilirler ne de uykunun kıymetini. Gün olur bir çocuğun ateşiyle telaşa düşerler, gün olur yaşlı bir hastanın elini tutarak ona yalnız olmadığını hissettirirler. Onlar sadece tedavi etmezler; insanın ruhuna da pansuman yaparlar.
Pandemi süreciyle birlikte herkesin diline pelesenk olmuştu sağlık çalışanlarına duyulan minnet… Ama aslında bu minnet, yıllardır biriken bir borcun sadece küçük bir yansımasıydı. Çünkü hemşirelik sadece iğne yapmak, tansiyon ölçmek değildir. O meslek, sabrın, fedakârlığın ve insan sevgisinin ete kemiğe bürünmüş halidir.
Üstelik hemşire olmak, sadece bilgi ve beceriyle değil, yürekle yapılır. Bir hasta yakınının gözlerindeki endişeyi anlayabilmek, acısını dindirmek için ne gerekiyorsa yapabilmek; işte asıl maharet budur.
Her yıl 12-18 Mayıs tarihleri arasında kutlanan Hemşirelik Haftası, onlara alkışlarımızı sunmak için bir fırsat. Ama en doğrusu, bu alkışları bir haftaya sığdırmamak. Çünkü onlar yılın her günü, her saatinde insan hayatı için nöbetteler.
Tüm hemşirelerimizin Hemşirelik Haftası’nı yürekten kutluyorum. Varlığınız iyi ki var!