Turizm yalnızca tarihi görmek değil, o tarihin ruhunu hissetmektir.
Midyat, Mardin’den Hasankeyf’e, Cizre’den Dargeçit’e uzanan Dicle havzasının kalbidir; turizmin geleceği ortak akılla inşa edilmeli.
Midyat…
Bir şehri yalnızca bir çarşının köşesine sıkışmış şallarla, iki çeşit kahveyle tanımlarsanız… kaybedersiniz. Çünkü Midyat bundan ibaret değil. Midyat, yerin altında da üstünde de saklı, binlerce yılın biriktirdiği mücevher kutusu gibi bir coğrafya.
Turizmin Anlamı
Turizm yalnızca “bakmak” değildir.
Evet… minareler, kiliseler, hanlar… Bu şehrin ruhunu yansıtan en kıymetli miraslardır. Ama turizm, o taş yapının önünden geçip gitmekle sınırlı değildir.
Turizm, o taşların ardındaki hikâyeyi duymaktır.
Turizm, bir hanın gölgesinde, kervanların bıraktığı izleri hayal etmektir.
Ve turizm, sadece geçmişi seyretmek değil… O geçmişi yaşatmak, sofraya oturup yöresel lezzetleri tatmak, bir ustanın elinden çıkan telkariyi seyretmek, esnafın güleryüzünü görmektir.
Sofradan Başlayan Turizm
Midyat’a gelen bir turist gözüyle gördüğünü, damağında tattığını, kulağıyla duyduğunu, kalbiyle hissettiğini birlikte götürür. İşte bu yüzden Midyat’ın turizmdeki en büyük değerlerinden biri gastronomidir.
Kaybolmuş yemeklerimizin envanteri çıkarılmalı. Tarihin mutfağı yeniden kurulmalı. Yeni aşçılar yetiştirilmeli. Meslek liseleri, yiyecek–içecek bölümleri ve aşçılık programları bu konuda seferber edilmeli. Çünkü turizm sofrada başlar.
Bir insanın memleketten ayrılırken aklında kalan en güçlü izlenim, çoğu zaman damağında bıraktığı bir tat olur.
Midyat MYO: Gastronomi Öğrencileri
Bakın, daha da önemlisi var. Midyat Meslek Yüksekokulu’nda gastronomi bölümü var… Ama öğrenciler eğitimlerini hâlen Mardin’de görüyor.
Halbuki bu bölüm Midyat’ın bölümü. Öğrenciler burada okumalı. Buradaki lokantalarla, otellerle, esnaflarla iç içe olmalı.
Çünkü bu gençler sadece ders dinleyerek değil; sahada çalışarak, mutfakta pişerek, müşteriye hizmet ederek gerçek turizmin okulunu bitirebilir.
Midyat’ın gastronomi öğrencisi Midyat’ta yetişirse hem kendisi kazanır hem de şehrin turizm altyapısına doğrudan katkı sunar.
Esnafın Rolü ve Dengeli Fiyat
Turisti ilk kim karşılar? Otel görevlisi… Garson… Çarşının esnafı.
Eğer güleryüz yoksa, fiyat dengesizse, esnaf eğitimsizse… Ne kadar kilise ne kadar cami, ne kadar han gösterirseniz gösterin, o turist bir daha dönmez.
O halde yapılacak iş belli:
• Eğitimli rehberler…
• Nezih konaklama…
• Turisti misafir gibi karşılayan esnaf…
• Ve dengeli fiyat politikası.
Çünkü turizmde “fiyat” yalnızca alışverişin konusu değildir; bir şehrin imajıdır. Turist bir ürünü ya da hizmeti ederinden kat kat pahalıya alırsa, orada kendini misafir değil “kazıklanan müşteri” gibi hisseder. Bu da hem turisti kaybettirir hem şehrin itibarını.
Makul fiyat… Adildir… Hem esnafın kazancını korur hem de turisti yeniden şehre çağırır.
Meslek Liselerinin Önemi
Turizmin bel kemiğini eğitim oluşturur. Gastronomi için aşçı yetiştirmek gerekiyorsa, konaklama için de otel yöneticisi, resepsiyonist, servis elemanı yetiştirmek gerekir.
İşte tam burada devreye meslek liseleri giriyor. Konaklama ve otelcilik bölümleri güçlendirilmeli. Bu bölümler, modern turizmin gereklerine göre yeniden yapılandırılmalı. Çünkü Midyat’ın gelecekteki turizm yüzünü bu okullardan yetişen gençler belirleyecek.
Yol Haritası Şart
Roma’da, Paris’te, Barcelona’da Venedik’te elinde kitapçık, harita, mobil rehber olmadan dolaşan turist göremezsiniz. Çünkü turizm yönsüz olmaz. Turisti bilgilendiren, yönlendiren bir yol haritası şarttır.
Midyat’ın da böyle bir yol haritasına ihtiyacı var. Her tarihi değerini anlatan kitapçıklar, haritalar, mobil uygulamalar hazırlanmalı. Turist nereye gidecek, hangi sokağı gezecek, hangi ustanın eserini görecek, hangi yemeği tadacak… Hepsi bu rehberlerde bulunmalı.
Ortak Akıl
Bu iş bireysel heveslerle olmaz. Kaymakamlık ve Belediye öncülük etmeli. Odalar, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler destek vermeli. Geniş katılımlı bir çalıştay yapılmalı. Ortak akılla hazırlanan yol haritası kitaplaştırılmalı. Ve kararlar adım adım uygulanmalı.
Turizm günübirlik bir iş değildir. Turizm, uzun vadeli stratejilerle kurumsal bir hale getirildiğinde sonuç verir.
Dicle Havzasının Kalbi
Midyat sadece Midyat değildir. Mardin’le, Hasankeyf’le, Nusaybin’le, Cizre’yle, İdil’le ve Dargeçit’le birlikte bir merkezdir. Eğer turizm burada kurumsal hale gelirse, tüm Dicle havzası bu pastadan pay alır. Çünkü bu topraklar sıradan topraklar değil. Bu topraklar 30 medeniyetin, farklı dinlerin, farklı kültürlerin buluşma noktasıdır.
Bu bölge bir açık hava müzesidir. Her taşın altında bir tarih, her sokakta bir hikâye vardır. Turizmin doğru yönetilmesi, yalnızca Midyat’ı değil, bütün bölgeyi ayağa kaldırır.
Bir Turistin Hatırası
Düşünün… Almanya’dan gelen bir turist, Midyat sokaklarında dolaşıyor. Yoruluyor, küçük bir lokantaya giriyor.
Karşısına genç bir öğrenci çıkıyor… Midyat Meslek Yüksekokulu’nun gastronomi bölümünde okuyan bir öğrenci.
“Buyurun efendim” diyor gülümseyerek.
Sofraya yerel yemekler geliyor… Tandır ekmeği, kaburga dolması, perde pilavı…
Turist yemeğin tadına bakıyor, şaşırıyor, hayran kalıyor. Sonra öğrenciye soruyor:
“Bu yemeği nerede öğrendin?”
Genç cevap veriyor:
“Burada… Midyat’ta. Hem okulumda derslerde hem de bu lokantada çalışarak.”
O an turistin zihninde Midyat, sadece taş evleriyle değil; gençleriyle, emeğiyle, güleryüzüyle, sofrasıyla anlam kazanıyor.
Ve o turist, ülkesine döndüğünde şunu söylüyor:
“Midyat’ı görmelisiniz… Çünkü orada tarih sadece taşlarda değil, insanların yüzünde, sofraların kokusunda, gençlerin heyecanında yaşıyor.”