Görevini yapmayanların gölgesinde kaybolan masum hayatlar


  • Oluşturulma Tarihi : 12.12.2025 13:02
  • Güncelleme Tarihi : 12.12.2025 13:02

Her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında, sosyal medyanın hızlı akan satır aralarında birer cümle gibi kayboluyor bazı hayatlar…
“Zehirlenerek öldü.”
“Göz göre göre meydana gelen kazada yaşamını yitirdi.”
“İhmaller zinciri sakat 7bıraktı.”

Oysa o cümlelerin ardında yıkılan aileler, yarım kalan ömürler, sonsuza dek kapanmayan acılar var. Ve ne yazık ki bu acıların büyük bir kısmı kader değil; görevini yapmayanların, denetim sorumluluğunu unutanların, koltuğu doldurup sorumluluğu boş bırakanların eseridir.

Denetimin Kağıt Üzerinde Kaldığı Bir Ülke

Bu ülkede en büyük sorunumuz kuralların olmayışı değil; kuralların uygulanmayışı.
Belediyelerden tutun da ilgili denetim kurumlarına kadar birçok yerde “liyakat” yerini torpile bırakınca, masa başında imza atanların sahada olması gerekirken arkalarına yaslanmasıyla birlikte denetim kelimesinin anlamı buhar olup uçuyor.

İnsanlar zehirleniyor çünkü kontrol edilmesi gereken yerler edilmemiş.
Köprü çökmüyor, bina yıkılmıyor, asansör düşmüyor; bunlar düşürülüyor, çünkü yıllar önce yapılması gereken incelemeler yapılmamış.
Sonra da her felaketin ardından aynı cümle duyuluyor:
“Soruşturma başlatıldı.”

O soruşturmalar, kaybedilen canları geri getirmiyor.
Bir çocuğun annesiz, bir annenin evlatsız kalmasının hesabını tutanaklar kapatmıyor.

Önceden Önlenebilecek Felaketler Neden Önlenmiyor?

Asıl soru bu:
Neden görevi, görev zamanı gelmeden hatırlamıyoruz?

Çünkü bu ülkede işlerin çoğu “bir şey olduktan sonra” ciddiye alınıyor.
Görev, ancak felaket kapıyı çaldığında akla geliyor.
Oysa denetim dediğimiz şey, bir felaket olduktan sonra fotoğraf çekmek değil; felaketi daha olmadan durdurmak demektir.

Her gün onlarca masum insanı kaybediyoruz.
Suçu ne?
Sadece yaşamak.
Sadece sokakta yürümek, bir binaya girmek, bir lokantada yemek yemek, yolculuk etmek…

Paranın Vicdanı Ezdiği Hastaneler

Özel hastanelerde “para” kelimesi bazen insan hayatının önüne geçiyor.
Tedavi için giden bebeklerin, çocukların veya büyüklerin yanlış operasyonlar, gereksiz işlemler veya para odaklı uygulamalar nedeniyle sakat kaldığını görüyoruz.
Sağlığın ticarete çevrildiği, hastanın müşteri olarak görüldüğü bir sistemde en büyük zararı yine masum insanlar görüyor.

Sağlık, ticarete kurban edilmeyecek kadar kutsaldır.
Ama bazı vicdansızlar için bir insanın hayatı, bir faturadan daha değersiz hale gelmiş durumda.

Para İçin Kuralsızlık Üreten Esnaflar ve Vicdansızlar

Her meslek onurludur; fakat bazıları onuru paraya feda edecek kadar gözünü hırs bürümüş durumda.
Bozuk gıdaları taze diye satanlar…
Yangın tüpünü yenilemeden “tamamdır abi” diyenler…
Gaz kaçaklarını görmezden gelenler…
Kural tanımayan, denetimden kaçan, “benden bir şey olmaz” diyen esnaflar yüzünden her yıl onlarca insan ölüyor, zehirleniyor, yaralanıyor.

Bu insanların vicdansızlığı sadece bir ahlak sorunu değil; can güvenliğine kasteden bir suçtur.

Liyakatsizliğin Bedelini Halk Ödüyor

Görevi kötüye kullanmak sadece bir hukuki terim değildir; vicdani bir yaradır.
Koltuğuna sarılıp sorumluluğuna sırtını dönenlerin umursamazlığı, insanların canına mal oluyor.
Birilerinin imza atarken gösterdiği ciddiyetsizlik, başkalarının mezar taşına dönüşüyor.

Bu Ülke Daha İyi Bir Denetimi Hak Ediyor

Vatandaş olarak devlet kurumlarına güvenmek, belediyenin denetlediği bir yapının sağlam olduğundan emin olmak, yediğimiz yemeğin kontrol edildiğini bilmek, adli emanete teslim edilen bir eşyanın yerine ulaşacağından kuşku duymamak en temel hakkımızdır.

Biz bu hakkı istiyoruz.
Ve fazlasıyla hak ediyoruz.

Son Söz

Artık insanlar ölmeden, sakatlanmadan, acı yaşamadan harekete geçme zamanı geldi.
Her ihmal bir insan hayatına mal oluyorsa, o artık bireysel hata değil; toplumsal bir suçtur.

Bu ülke daha dikkatli, daha vicdanlı, daha liyakatli yöneticileri hak ediyor.
Bizler de denetlenmiş, güvenli, adil bir yaşamı…

Bir insanın yaşamı, bir kağıt üzerinde ihmal edilecek kadar değersiz değildir.

Görevini yapmayanların gölgesinde kaybolan masum hayatlar
Mehmet Özer
Yazarımız Kim ?

Mehmet Özer