Kadınlar Yalnızca 8 Mart’ta Hatırlanmasın!


  • Oluşturulma Tarihi : 21.03.2025 12:59
  • Güncelleme Tarihi : 21.03.2025 12:59

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün üzerinden bir hafta geçti. Kutlamalar, mesajlar, çiçekler dağıtıldı… Ama kadınlar sadece bir gün hatırlanıp, diğer 364 gün unutulmamalı!

Ne yazık ki ülkemizin kanayan yaralarından biri olan kadına şiddet ve kadın cinayetleri, her yıl artarak devam ediyor. Yıllardır bu sorunun önüne geçilemiyor ve her yeni olayla birlikte yürekler bir kez daha dağlanıyor. Oysa Müslüman bir toplum olarak, Peygamber Efendimiz’in "Cennet annelerin ayakları altındadır" hadisi, kadınların ne kadar değerli olduğunu en güzel şekilde anlatıyor.

Kadın sadece bir eş değil, bir anne, bir kardeş, bir evlat, bir candır. Değer görmesi için bir sıfata ihtiyacı olmamalıdır. Ama maalesef, son yıllarda yaşanan kadın cinayetleri ve kadına şiddet olayları can sıkıcı bir hal aldı.

Evlilikte Değer Vermeyen, Boşanınca Sahiplenmeye Çalışıyor...
Bir insan, evliyken eşine sevgi ve saygı göstermeyip, onun hak ve hukukunu hiçe sayarken, boşandıktan sonra nasıl olur da onun hayatına müdahale etmeye hak görür? Onu kendisinin "tapulu malı" gibi görerek, özel hayatına karışır, hatta canına kıyacak kadar ileri gider?

Boşanırken karşısındaki insanın da bir ailesi, sevdikleri ve bir hayatı olduğunu unutan kişiler, sadece eski eşlerine değil, onların ailesine ve çocuklarına da büyük bir travma yaşatıyor. Şiddete şahit olan çocuklar, psikolojik olarak ömür boyu bu yükü taşıyor. Bir bireyin sağlıklı bir geleceğe sahip olabilmesi için, huzurlu bir ortamda büyümesi gerekir. Peki, hangi baba çocuğunun annesiz büyümesini ister? Hangi vicdan, bir çocuğun annesinin öldürülmesini haklı görebilir?

Gerçek Namus, Saygı Göstermektir...
Toplumda kadına şiddetin en büyük nedenlerinden biri cehalet ve yanlış namus algısıdır. Namus, bir kadının ne giydiğiyle, kiminle görüştüğüyle ya da boşandıktan sonra hayatına nasıl devam ettiğiyle ölçülemez!

Gerçek namus, birlikte yaşadığın insana saygı göstermek, ona insan olduğu için değer vermektir. Bir kadının namusu, onun bedeniyle ya da tercihleriyle değil, onun onuru, hakları ve kişiliğiyle ilgilidir.

Toplum Baskısı Cinayetlere Ortak Oluyor...
Ne yazık ki, kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin en büyük sebeplerinden biri de toplum baskısıdır. Boşanan kadınlar hakkında yapılan dedikodular, eski eşleri kışkırtan söylemler, kadınların hayatına karışma hakkını kendinde gören akraba ve çevre faktörleri, olayları daha da çıkmaza sokuyor.

İnsanlar, kendi hayatlarına odaklanmak yerine başkalarının özel hayatını yargılamaktan vazgeçmelidir. Boşanan iki insanın yoluna devam etmesi gereken bir süreç, toplumun baskısıyla nefrete ve öfkeye dönüşüyor.

Çözüm: Eğitim ve Farkındalık..
Kadına yönelik şiddeti durdurmanın yolu, eğitimden ve farkındalık yaratmaktan geçiyor. Küçük yaşlardan itibaren çocuklara sevgi, saygı, eşitlik ve bireysel haklar öğretilmeli. Toplum, kadınları bir birey olarak görmeli ve onların haklarına saygı duymayı öğrenmelidir.

Ayrıca, yasaların caydırıcı hale getirilmesi ve mağdurların korunması için daha güçlü adımlar atılmalıdır. Kadın cinayetleri politiktir, çünkü yeterli önlemler alınmadıkça bu ölümler devam edecektir.

Son Söz
Kadınları sadece 8 Mart’ta hatırlamak yeterli değil. Onlara her gün hak ettikleri saygıyı, sevgiyi ve değeri vermek zorundayız. Unutmayalım ki, kadına yapılan her zulüm, aslında tüm topluma yapılmış bir kötülüktür. Bir insanın hayatına son vermek, sadece bir bireyi değil, bir ailesi ve sevdiklerini de yok etmektir.

Kadınlar güçsüz değildir, onları güçsüz hale getiren toplumdur.

Birlikte, bu zihniyeti değiştirmek için sesimizi yükseltmeli, farkındalık yaratmalı ve kadınların haklarını savunmalıyız. Çünkü kadınlar yaşarsa, toplum yaşar!

Kadınlar Yalnızca 8 Mart’ta Hatırlanmasın!
Mehmet Özer
Yazarımız Kim ?

Mehmet Özer