Sahnelerdeki Ahlaki Çöküş: Sessiz Kalmak Çözüm Değil!


  • Oluşturulma Tarihi : 05.09.2025 09:22
  • Güncelleme Tarihi : 05.09.2025 09:22

Türkiye’de son dönemde bazı sanatçıların sahne performansları ve kıyafet tercihleri, toplumun vicdanını derinden yaralamaya başladı. Yılların sanatçısı olması gereken isimlerin bile sahnelerde ölçüyü aşan, toplumsal değerleri hiçe sayan, teşhirci ve provokatif şovlara imza atması; yalnızca estetikten uzak bir gösteri değil, aynı zamanda bir ahlaki çöküşün fotoğrafıdır.

Sanat, özünde topluma değer katan, kültürü besleyen, nesillere yol gösteren bir meşale olmalıdır. Ancak bugün gelinen noktada, sahne adı altında yapılan bazı gösteriler, sanatın gölgesine sığınmış bir yozlaşma olarak karşımızda duruyor. Özellikle sosyal medya aracılığıyla milyonlara ulaşan bu görüntüler, gençler için rol model olması gereken sanatçılardan ziyade, “ucuz şovmenliğin” bir yansıması haline gelmiş durumda. Halkın sorduğu soru nettir: “Bu mudur sanat?”

Toplumsal Değerlerle Alay Etmek

Bir toplumun gelenekleri, inançları, kültürel değerleri, basit bir sahne şovunun dekoru değildir. Bu değerleri hiçe sayan sanatçıların, şöhret ve gündemde kalma uğruna sergiledikleri davranışlar; genç kuşaklara yanlış bir miras bırakmaktadır. Hele ki yaşını almış, toplumun saygı duyduğu isimlerin bu yarışa katılması, yozlaşmayı daha da derinleştirmektedir. Bu durum yalnızca bireysel tercih değil, toplumsal bir tahribat meselesidir.

Sessizlik Tehlikelidir

Bu tabloya sessiz kalmak, görmezden gelmek, “herkes istediğini yapar” diyerek geçiştirmek; sorunun büyümesine hizmet etmekten başka bir işe yaramaz. Çünkü sahne, sadece sahnede kalmaz; televizyona, internete, gençlerin dünyasına taşar. Bugün görmezden gelinen her ölçüsüzlük, yarın normalleşir ve toplumun köklerini içten çürütür.

Çözüm Nerede?

Eleştirmek yetmez, çözüm üretmek gerekir. Bu noktada birkaç adım hayati öneme sahiptir:

1. Devletin Net Tavrı: Kültürel yozlaşmaya sebep olan, toplumsal değerleri aşağılayan gösterilere karşı devletin ve ilgili kurumların denetleyici mekanizmaları güçlendirilmelidir.
2. Sanatın Asıl Değeri: Sanatı yozlaştıran şovlara prim verilmemeli; aksine, estetik ve kültür üreten, gençlere yol gösteren sanatçılar desteklenmelidir.
3. Toplumsal Bilinç: Aileler, çocuklarına ve gençlere neyin sanat, neyin basit bir teşhir olduğunu öğretmeli; bilinçli bir nesil yetiştirilmelidir.
4. Medyaya Sorumluluk: Televizyon kanalları ve sosyal medya platformları, reyting ve takipçi uğruna bu tür içerikleri yaygınlaştırmaktan kaçınmalıdır.

Son Söz

Unutulmamalıdır ki, sanat toplum için vardır. Toplumun değerlerini yıkmak için değil, yükseltmek için. Bu nedenle, hem sanatçılar hem devlet hem de toplum ortak bir duruş sergilemelidir. Aksi halde sahnelerde başlayan bu çöküş, yarın sokaklara, evlere ve zihinlere sirayet ederek geri dönülmez bir yozlaşmaya kapı aralayacaktır.

Sahnelerdeki Ahlaki Çöküş: Sessiz Kalmak Çözüm Değil!
Mehmet Özer
Yazarımız Kim ?

Mehmet Özer