Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, hemen her konuşmasında altını çizerek “Biz bu milletin hizmetkârıyız, efendi olmaya değil; milletimize hizmet etmeye geldik” diyor. Bu söz, aslında sadece bir siyasi duruş değil; vekil olmanın gerçek anlamının en sade ve en güçlü ifadesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin duvarlarında büyük harflerle yazılı “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözü de tam olarak bunu hatırlatır: Bu ülkenin gerçek sahibi millettir ve vekiller, onların emanetini taşır.
Peki bugün 600 milletvekilimiz var; kaç tanesi gerçekten “milletin vekili” olmanın hakkını veriyor? Kaçı, parti ayrımı gözetmeksizin, samimiyetle, canla başla bu milletin dertlerini dinleyip çözüm üretiyor? Vatandaşa sorsanız, cevabı acıdır: Çok azı.
Vekil olmanın özünde, seçim zamanı verilen vaatlerin, seçimden sonra tutulması vardır. Vekil demek, vatandaşın ayağına gidip onun derdini yerinde dinlemek, çözüm aramak, sesi olmak demektir. Vatandaş adına kürsüye çıkmak, vatandaş için kavga vermektir.
Elbette işini layıkıyla yapan, gerçekten halkla iç içe olan, milletin derdiyle dertlenen vekillerimiz var; onları ayrı tutuyorum. Lakin üzülerek söylemeliyim ki çoğu vekil, ne yazık ki sadece medyatik olmayı, sosyal medya paylaşımlarını, kurgulanmış fotoğrafları ve protokol ziyaretlerini “hizmet” sanıyor.
Bir düşünün: Bir milletvekili bir şehre geliyor; etrafında bir medya ordusu, il-ilçe başkanları, nüfuzlu birkaç isim... Daha önceden belirlenmiş birkaç adres ve kişi ziyaret ediliyor. Ardından bir iki demeç, birkaç poz ve geri dönüş... Vatandaşın gerçek sorunları mı konuşuluyor? Çözüm mü üretiliyor? Hayır. Sadece “gündemde kalmak” adına kurgulanmış sahneler bunlar.
Sayın vekiller, bu millet sizden protokol gezilerini değil, gerçek samimiyeti görmek istiyor. Gösteriş değil; tevazu istiyor. Etrafınıza kalabalıklar toplamadan, marka takım elbiselerle, siyah camlı makam araçlarıyla değil; sade bir vatandaş gibi, “tebdil-i kıyafetle” aramıza girin. Halkın oturduğu kahvede bir çay için, esnafın yanında bir taburede oturun, pazarda bir tezgâhın önünde sohbet edin. O zaman gerçek sorunları ilk ağızdan duyacaksınız.
Ancak o zaman bu millet sizi gerçekten “vekilimiz” olarak görür; gönlüne koyar, baş tacı eder. Ancak o zaman, Sayın Cumhurbaşkanımızın her konuşmasında ısrarla vurguladığı “millete hizmet için varız” sözünü hakkıyla yerine getirmiş olursunuz.
Unutmayın: Bu millet, kendisiyle samimi bir şekilde ilgilenen, sorunlarına çözüm arayan vekili unutmaz. Her seçimde de bunun karşılığını fazlasıyla verir. Ama aksini de unutmaz; medyatik görüntülerle, göstermelik ziyaretlerle günü kurtarmaya çalışanları da çok iyi görür.
Artık kavgalardan, gereksiz gündemlerden sıkıldı bu millet. Sizi Meclis’e gönderirken yüklediği en büyük sorumluluk, onların sesi olmanızdı. O yüzden tekrar hatırlatmak isterim: “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.”
Bu milletin vekiliyseniz, önce milleti dinleyin, onlarla samimi olun ve hizmet edin. Çünkü gerçek vekil olmak; sadece bir koltuk sahibi olmak değil, gönüllere girebilmektir.
Mehmet Özer
Ilkses İsveç Temsilcisi