Her seçim dönemi aynı hikâye...
Afişler, sloganlar, meydanlarda verilen sözler, umut aşılayan vaatler... “Her şey güzel olacak” dediniz, evet, güzel oldu ama sadece sizin için! Vatandaşın çilesi daha da büyüdü, millet yoksulluğa, çaresizliğe mahkûm edildi. Birileri koltukları paylaşırken, halk ekmeği bölüşemiyor artık.
İzmir başta olmak üzere birçok şehirde durum içler acısı. Çöpler sokakları kaplamış, ağır pis kokular arasında insanlar yaşamaya çalışıyor. Belediyeler çalışanlarına maaş ödeyemiyor, otobüsler kontak kapatıyor. Ulaşım yok, temizlik yok, hizmet yok.
Sormak istiyorum: O koltuklara neden oturdunuz? Şov yapmak için mi, halkı unutturmak için mi?
Bugün vatandaş feryat ediyor. Aldığı maaşla ayın sonunu getiremiyor, çocuğuna harçlık veremiyor, markette eline bakıyor, manavda ürkek davranıyor.
Ama sizin için her şey yolunda! Makam arabalarınız son model, korumalarınız tam kadro, harcamalarınız limitsiz!
Bu ne adaletsizliktir? Bu nasıl bir vicdandır?
Her taşın altından bir yolsuzluk, her ihalenin içinden bir usulsüzlük çıkıyor. Belediyeler adeta arpalık olmuş. Gelip oturan bir daha kalkmıyor. Koltuklar yapışkan gibi. Başarılı olsalar da olmasalar da gitmeye niyetleri yok. Avrupa’da siyasetçiler başarısız olduklarında onurluca istifa eder. Bizde ise yapıştığı koltuktan sökemiyorsun! Çünkü koltukları halkın emaneti değil, babalarının mirası sanıyorlar.
Yollar delik deşik, kaldırımlar yürünmez halde, trafik keşmekeş. İnsanlar her sabah işe giderken canla başla mücadele veriyor. Şehirler çarpık yapılaşmayla boğulmuş. Ama siz hâlâ vitrin siyasetindesiniz. Gerçek sorunlara değil, kameraya oynuyorsunuz. Siyasi vitrininiz parlıyor ama halkın evi karanlık.
Artık insanlar bir işini halledebilmek için ya birilerine rüşvet vermek ya da torpil bulmak zorunda. Adalet, eşitlik, liyakat birer masal olmuş.
Bu mu sizin adalet anlayışınız? Bu mu eşitlik dediğiniz?
Ülkenin gündemi her gün değişiyor. Bayram kapıda, insanlar evine et alamazken, siz hâlâ kendi aranızda koltuk kavgasındasınız. Şaibeli kurultaylar, tehditler, hakaretler, parti içi hesaplaşmalar...
Milletin umurunda değil bu!
Bizene sizin egolarınızdan, bizene kim baskan kim belediye başkanı olacak kavganızdan?
Birbirinizi ihbar edip duruyorsunuz, sosyal medya meydan muharebesine dönmüş. Her gün başka bir kaos, başka bir rezalet.
Acgözlülük hirsi iktidarı yıpratmak adına keyfi ve kasıtlı arttırılan fahiş fiyatlar yüzünden vatandaş marketlerde, pazarda filesini dolduramıyor, servis bulamıyor, çocuğunu okula aç gönderiyor.
Siz hâlâ mikrofon başında didişmekle meşgulsünüz!
İktidar bir şey yapınca sırf karşı çıkmak için yıkmaya çalışıyorsunuz. Oysa bu ülkenin menfaatineyse kim yaptı demeden destek olun. Bu millet çözüm istiyor, kavga değil! İcraat görmek istiyor, laf değil!
Siyaset, hizmet için yapılır. İntikam için, hesaplaşma için değil!
Her şey iktidarın suçu diyerek kenara çekilemezsiniz. Siz ne yaptınız? Siz ne ürettiniz? Hangi belediye vatandaşa örnek bir model sundu da halk takdir etti?
Bir de utanmadan halkı sokağa çağırıyorsunuz. Kaos ortamı yaratmak, kardeşi kardeşe kırdırmak çözüm mü?
Hayır, çözüm değil!
Bu halk ayrışmak değil, birleşmek istiyor. Kutuplaşmak değil, kaynaşmak istiyor. Bu millet, kavga değil huzur istiyor!
Liyakat, dürüstlük, ahlaklı siyaset, ortak akıl... Bunlar kazanır hepimizi.
Ama siz hâlâ bunlardan uzaksınız.
Yargıya saygı duymayıp, daha karar çıkmadan tehditler savuruyorsunuz. Yargıya hakaret eden, adaleti küçümseyen, önce kendini küçültür. Bu tavırlarla devlete değil, halkın güvenine zarar veriyorsunuz.
Artık yeter!
Bu millet sahipsiz değil!
Bu millet gözünü açtı, her şeyin farkında. Kimin ne niyetle hizmet ettiğini, kimin ne niyetle koltuğu bırakmadığını görüyor. Kimin halkı düşündüğünü, kimin sadece kendi geleceğini düşündüğünü görüyor.
Samimi olun, dürüst olun. Kavga değil çözüm üretin. Koltuklar geçici, millet bakidir!