Afrika'da Sömürgeciliğin Yeni Yüzü


  • Oluşturulma Tarihi : 11.11.2025 13:12
  • Güncelleme Tarihi : 11.11.2025 13:12

Afrika, sahip olduğu yer altı zenginlikleriyle dünyanın en değerli topraklarına sahip olmasına rağmen, hâlâ büyük bir fakirlik içinde bulunuyor. Kobalt, altın, uranyum, elmas, petrol ve değerli mineraller gibi madenler açısından  yeraltı zengin, ama insanları fakir.

Afrika kıtası, dış güçlerin ekonomik çıkarları doğrultusunda şekillenen bir kaderle karşı karşıya. Sömürgecilik dönemi sona ermiş olsa da, Afrika'da yaşanan kaos, bu kez başka bir araçla, terör örgütleriyle besleniyor.

Batılı ülkeler, Afrika'daki ticari çıkarlarını sürdürebilmek ve daha da artırabilmek için, direkt askeri müdahaleler yerine terör örgütlerini  aktör olarak kullanıyorlar. Bu, Afrika'nın politik yapısındaki karmaşayı daha da derinleştiriyor ve kıtanın geleceğini belirsiz bir hale getiriyor. Şu anda Afrika'da savaş ve iç çatışma içinde olan 20'den fazla ülke bulunuyor. Bu çatışmalar, hem yerel halkı hem de BM(Birleşmiş Milletler) gibi uluslararası yardım ve güvenlik teşkilatlarını da zor duruma sokuyor. Ancak, geçmişte Afrika ülkelerinde sömürgeci durumunda olan ülkeler için bu, daha farklı bir fırsat anlamına geliyor: Kaos üzerinden ekonomik çıkar sağlamak. Yani söz konusu bu ülkeler, sömürgecilik sonrası bağımsızlığını kazanan ülkeler üzerinde ticari çıkarları için bu kez terör örgütlerini kullanarak karmaşa yaratma peşindeler.

Sömürgecilik sonrası, Afrika ülkeleri bağımsızlıklarını kazandılar, ancak ekonomik bağımsızlıkları halen çok uzak. Batılı ülkeler, eski sömürgeci ilişkilere benzer şekilde, yerel hükümetleri ve halkları ekonomik, politik ya da askeri yollarla etkileyerek, kendi çıkarlarına hizmet etmelerini sağlıyorlar. Bu ülkeler, terör örgütlerini, tıpkı geçmişte yaptıkları gibi, bölgedeki istikrarsızlıkları körüklemek ve bu ülkeleri kendi çıkarlarına mecbur bırakmak amacıyla kullanıyorlar.

Afrika'da kaos yaratmak, bu ülkelerin, doğal kaynakları işlemek için ihtiyaç duyduğu işbirlikçi rejimleri yaratmalarına olanak tanıyor. Afrika ülkeleri, çatışmalar ve terörist saldırılarla sarsıldıkça, Batı'nın ekonomik ve askeri yardımlarına daha fazla bağımlı hale geliyorlar. Kaos ortamı, bu devletlerin dış yardımları kabul etmelerini ve dolayısıyla Batı ile daha yakın işbirliği yapmalarını sağlıyor. Böylece, dış güçler Afrika'da yer altı zenginliklerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilme imkânına sahip oluyor.

Kaosun olduğu yerlerde, zenginliklerin kıta dışına aktarılması hız kazanıyor ve bu durum, Afrikalıların yaşam standartlarını daha da kötüleştiriyor. Yer altı zenginlikleri, yer üstündeki halkın fakirliğini derinleştiriyor. Bu çelişkili durum, sömürgeci geçmişin günümüzdeki izlerini net bir şekilde gösteriyor. Ancak bu sefer, sömürgecilik doğrudan değil, ekonomik bağımlılıklar ve terörizm gibi yeni yöntemlerle sürdürülüyor.

Batılı ülkeler, bu kaos ortamını kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda şekillendirirken, Afrika'nın geleceği karanlık bir yola doğru ilerliyor. Afrika'nın refahını artırmak için Türkiye elinden geleni yapıyor.  Birçok ülkeye sosyal yardımlar yapıyor. Türkiye hem ülke yönetimi olarak hem de yardım kuruluşları vasıtasıyla başta temiz suya ulaşmalarını sağlamak gibi birçok konuda Afrikalıların yanında oluyor . Türkiye’deki birçok yardım kuruluşu eğitimin gelişmesi için okullar yapıyor ya da onarıyor, gıda desteği sunuyor. Ancak geçmişte bu ülkeleri sömürge altında tutan ve faydalanan ülkeler ise tam tersi yapıyor.

Afrika'nın geleceği, sadece bu kıtada yaşayanlar için değil, tüm dünya için kritik bir önem taşıyor.

Afrika'da Sömürgeciliğin Yeni Yüzü
Mürsel Acay
Yazarımız Kim ?

Mürsel Acay