Bu virüs insanı duygusallaştırdı mı ne. Geçmiş, film şeridi gibi gözünün önünden geçiyor
insanın. Geçmişin muhasebesini yapıyor. Kaç günlük dünya sözünü doğruluyor bu ölümlerin
yaşandığı günler. Sokak kısıtlamalarının olduğu bu günler özlem yaratıyor hani. İnsanlar
özlediğini de dile getirir oldu. Özlediğini söylemeyende söyler oldu.
Yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu az biraz daha anlar olduk sanki. Yaşamın tadını
özlüyoruz. O salgın olmadığı günlerdeki tadı hatırlıyoruz. Keşkelerimiz oluyor. Olsaydı,
olmasaydı dediklerimiz. Kırdığımız, üzdüğümüz anları hatırlıyoruz. Yaşayamadıklarımızı
hatırlıyoruz. Kıymetini bilmediklerimiz için hayıflanıyoruz. Şimdi olsaydı şöyle yapardım
dediğimiz oluyor. Arayıp sormadıklarımız tam da duygusallaştığımız bu anlarda aklımıza yeni
yeni geliyor. ‘Ya şu hastalık bir bitsin bak gör şunu yapacağım, bunu yapacağım’ diyenler de
olmuyor değil.
Demek ki; hayatı doya doya, ama mantıklı yaşamak lazımmış. Dozunda, içinden geçenleri
yaşamak gerekmiş. Hayalleri ertelememek lazımmış. Özlüyorsan söylemek lazımmış. Bir
adım atarken. Yanlış yapmamak adına, ‘Keşke’ dememek için iki kere düşünmek gerekmiş.
Hayatı kararında, güzelliklerle yaşamak lazım. Çünkü yaşam bir anda bitebiliyor. Kimseyi
incitmeden, hak hukuk yemeden, kalp kırmadan düzgün yaşamak lazım. Hiç ölmeyecekmiş
gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahret için çalışmak lazım. Ancak fütursuz değil, adam
gibi yaşanmalı, mantıklı ve aklıselim olmalıyız.