Sessiz Dünya, Yanan Gazze


  • Oluşturulma Tarihi : 24.11.2025 16:01
  • Güncelleme Tarihi : 24.11.2025 16:01

Dünya diplomasi masalarında “ateşkes” kelimesi hâlâ umut gibi dolaşıyor ama sahadaki gerçeklik bambaşka. Kâğıt üzerinde duran anlaşmalar, Gazze’nin üzerinde patlayan bombaların gürültüsüyle her gün yeniden yırtılıyor. Ateşkese uyması gereken taraflardan biri olan İsrail, saldırılarını sürdürdükçe bu kelimenin anlamı da içi boş bir slogana dönüşüyor.
İsrail’in her yeni saldırıda kullandığı gerekçelerin birbirine ne kadar benzediğini artık hepimiz ezberledik. Güvenlik bahanesi… Terörle mücadele söylemi… Tehdit algısı… Ama ilginçtir, bu gerekçeler ne zaman devreye girse, ilk zarar görenler yine siviller, yine çocuklar, yine Gazze’nin yorgun insanları oluyor. Artık sormak gerekiyor: Bu gerekçeler gerçekten güvenlik için mi, yoksa güvenlik kisvesi altında yürütülen sistematik bir güç politikası mı? İsrail işgal edecek Gazze topraklardı için yapıyor bunu aslında. Gazze’yi tamamen ilhak etmek peşinde. 
Daha da vahimi, İsrail’in uluslararası topluma karşı takındığı tutum. Birleşmiş Milletlerin, arabulucuların, insan hakları örgütlerinin çağrıları sanki boşluğa gönderilmiş mektuplar gibi... Karşılığında bir sessizlik, bir umursamazlık var. Birçok ülke “dur” diyor; İsrail, “devam” ediyor. Bu tablo, uluslararası düzenin tüm zaaflarını acımasızca yüzümüze vuruyor. Birleşmiş Milletler de 7 Ekim saldırılarından bu yana bu konuda hiçbir şey yapamadı. 
Sahada yaşanan son gelişmelere baktığımızda Hamas’ın,  ateşkese bağlılık konusunda sabırlı bir tutum izlediği ortada. Buna karşılık, ateşkesi gerçek anlamda zorlayan tarafın İsrail olduğu eleştirileri her geçen gün artıyor.
Ateşkes dediğimiz şey, bir niyet beyanı değil; somut adımlar, gerçek bir siyasi irade ister. Fakat bugün gelinen noktada, Gazze halkı hâlâ hayatta kalmaya çalışırken, ateşkes kelimesi sadece diplomatik dilde bir süs gibi duruyor. Çatışmaların her tekrarında dünya birkaç gün konuşuyor, birkaç gün kınıyor, sonra gündem değişiyor. Oysa Gazze’de, Filistin’de, Lübnan’da gündem hiç değişmiyor: Yıkım, acı, kayıp…
Bugün gelinen noktada sorulması gereken asıl soru şu: “Ateşkesi sabırla bekleyen bir taraf varken, neden bu sabrı zorlayan diğeri hâlâ koşulsuz destek görüyor?” Bu sorunun cevabı, sadece Orta Doğu’yu değil, dünyanın adalet duygusunu da ilgilendiriyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Zirvesi dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Onların bu zorlu mücadelesine destek olmak, bütün ülkelerin borcudur. Özellikle İsrail'i böylesi pervasız hale getiren ülkeler bir an önce elini taşın altına koymalıdır. Birleşmiş Milletler maalesef bugüne kadar üzerine düşeni yapamadı. Bundan sonra atılacak adımlarla Birleşmiş Milletlerin ağırlığını hissettirebilmesi şart. İsrail'e yönelik diplomatik baskının hissedilir derecede artırılması ve engelsiz insani yardımların bölgeye kesintisiz ulaşımının önünün açılması ertelenemez bir mecburiyettir. Bölgede kış kendini hissettirmeye başlıyor. Türkiye olarak Gazze meselesinde ilk günkü kararlılığımızı devam ettiriyoruz” dedi. 
Gazze’de insani dram had safhada. Bir de kış soğuğu geliyor. Çocuklar hem gıdasızlıktan hem de soğuktan etkileniyor. Uluslararası toplum artık buna bir şekilde ‘Dur’ demelidir.

Sessiz Dünya, Yanan Gazze
Mürsel Acay
Yazarımız Kim ?

Mürsel Acay