20 Kasım, Dünya Çocuk Günü. Aynı zamanda BM Genel Kurulu’nun 1989 tarihinde Çocuk Hakları Sözleşmesini kabul ettiği gün. Hala çocuk hakları ile alakalı dünya olarak pek bir mesafe kat edemedik. Özellikle bir hak ihlali olan çocuk işçiliği ciddi anlamda yükselişte. Hayata Destek Derneği bu anlamda bir yazı yayınladı. Sizlere yazıdan küçük örnekler sunarak; çocuk işçilerin hayatlarını paylaşmak isterim. “Hayriye 13 yaşında, Urfa’da yaşıyor. Okula hiç gitmemiş. Fındık işini seviyor ama çadır hayatından nefret ediyor. ‘Keşke bir evimiz olsa’ diyor sık sık. Açık öğretimden söz ediyoruz, hiç ilgilenmiyor. ‘Artık okumam, istemem’ diyor. 13 yaşındaki Hayriye okul okumak için yaşının geçtiğini düşünüyor. Muhammed ise 14 yaşında, onun ailesi de Urfa’dan geliyor fındık hasadına. İşe gidiş saati sabah 6.30, dönüş ise akşam 6.30. Tam 12 saat tarlada çalışıyor. 55 lira alıyor çalışmasının bedeli olarak, 5 lirası çavuşa, 50 lirası ailesine. Tüm aile 6.30’dan 11’e kadar aralıksız çalışıyor, tam 11’de 15 dakika olduğun yere çök molası var. Evet, olduğun yere çök molası. Öğlen ise bir saat yemek molası var. Öğleden sonra akşama kadar yine bir defa olduğun yere çök molası; tam 15 dakika. Ve akşam paydos. 12 yaşında Yusuf, o da Urfalı. Farklı bir çocuk Yusuf; kararlı, dik ve bir çocuk için fazla net hayata karşı. ‘Fındık işini temiz ve hızlı yapamadığım için babam hep döverdi beni’ diyor Yusuf. ‘Öyle hırslandım ki artık kimse bana yetişemiyor.’”
Bizler de bu örneklerle beraber her gün sokakta peçete satan, çöp toplayan çocuklar görmüyor muyuz zaten? Bu çocuklar ne güzel oyunlar oynayabiliyor ne de okula gidebiliyor. Hayatlarına adeta bir yetişkin olarak başlıyor erken yaşta hayatın korkunçlukları ile karşı karşıya kalıyor.
MÜCADELE EDİLMELİ
Hayriye, Muhammed ve Yusuf gibi 2 milyona yakın çocuğun yaşamlarına derinden etki eden bu olguyla ülkemiz mücadele ediyor. Geçtiğimiz yıllarda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çocuk işçilikle mücadele etmek ve çocuk işçiliği durdurmak için ‘Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı’nı hazırladı ve 2018 yılını Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı ilan etti.
Hayata Destek Derneği’nin hazırladığı raporlara göre çocuk işçiliğinin en ağır biçimlerinden biri olan gezici mevsimlik tarım işçiliği olarak kabul ediliyor. Bu işçilik biçimi maalesef birçok toplumsal sorunu beraberinde getiriyor. Senenin yaklaşık 6 ayı göç yolunda olan aileler güvensiz şekilde seyahat ediyor, ağır iş koşullarında çalışıyor. Çalışmayan çocuklar ise günün 12 saati ebeveynsiz bir şekilde çadır alanlarında kalıyor. Eğitim döneminde göç yolunda olan çocuklar hem eğitimden uzak kalıyor; hem de sağlık, güvenlik, sosyal faaliyetler ve insani yaşam standartlarına erişemiyor.
Hayata Destek Derneği yazısında şu ifadeleri kullanıyor: “Genelde, eğitimsiz kalan çocuk, yetişkinliğe geçişi ile birlikte bildiği tek iş olan mevsimlik tarım işine devam ediyor. Evlenince eşini, çocukları olunca da onları bu döngünün içine çekiyor. Bu nöbetleşe ‘yoksulluk döngüsü’ aileden çocuğa, kuşaktan kuşağa devam ediyor. Var olan çoğu kaynak ve araştırma, çocuk işçiliğinin başlıca nedenini ‘yoksulluk’ olarak açıklasa da, çocuk işçiliğini anlamak için mutlaka başka gerekçelere de bakmalıyız. Eğitim, farkındalık eksikliği, kültürleşme ve toplumsal normlar gibi konuları bütüncül bir yaklaşımla ele almak şart. Örneğin mevsimlik gezici tarım işçiliğinde, ekonomik olarak ihtiyacı olmasa da bunu normalleştiren, aile geleneği haline getiren ve ele geçen toplu para cazibesi ile çalışmaya gelen aileler ile saha çalışmalarımız sırasında karşılaşıyoruz. Çocuk işçiliğinin yarattığı olumsuz sonuçların farkında olmayan ve ‘herkes çalışıyor’ ibaresini sıkça kullanan ailelere yönelik farkındalık çalışmaları, önemli bir ihtiyaç olmayı sürdürüyor.”
Bütün bilimsel veriler ve araştırmalar çalıştırılan çocukların başta eğitim hakkı olmak üzere tüm yaşamlarını olumsuz olarak etkileyen hak ihlalleri ile karşı karşıya kaldıklarını gösteriyor. Çocuk işçiliği;
Çocuklar için zihinsel, fiziksel, sosyal ve ahlaki açıdan zararlıdır.
Çocukları taşıyamayacakları sorumluluklar üstlenmeye zorlar ve çocukların çocukluklarını yaşama ve gelişme haklarından yoksun bırakır.
Eğitimlerini engeller.
Sağlıklarını bozar.
Çocukları çalışma ortamlarında sözlü ve fiziksel şiddete, her tür ihmal, istismar ve tacize maruz bırakır.
Bu iş çocuk oyuncağı değil, mücadele etmek gerek!
Vicdanlı kalın…