Çocuklarını yitirmiş annelerden tutun da, annesine bir çiçek dahi alamayacak durumda olan çocuklara kadar, birçok korkunç gerçeği içeren günümüz dünyasında bu günü kutlamak mümkün mü sizce?
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak, sığındıkları Türkiyede yeni bir yaşam kurmaya çalışan Suriyeli anneler, savaşta annesini/çocuğunu yitirmiş olan insanlar, Anneler Gününde çalışmak zorunda kalan çocuk işçiler düşünüldüğü zaman; bugünün anlamını ve önemini yeniden düşünmek durumunda kalıyoruz.
Bulunduğum bölgede yer alan tekstil fabrikalarını görüyorum. İçeride çalışan insanları gözlemliyorum. Neredeyse hiç izin kullanmadan çalışanlardan tutun da, sürekli olarak işinin başında durmak zorunda kalan ve bazen pencereden dışarıya kaçamak bakışlar atan çocuk işçileri görüyorum. Bu çocuklar hayatlarını bir atölye içerisinde sabahtan akşama kadar tıkılı kalmış bir biçimde geçiriyorlar. Çocukluklarını yaşayamıyor, hayatın gerçekleri ile daha küçük yaşta yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Bu çocukların belki anneleri yok, belki de ailecek çok zor durumdalar. Bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey pencereden dışarı attıkları kaçamak bakışların arkasında kalan umut ışığının varlığı. O ışık tamamen sönmemiş, hala var. Belki akşam ailesiyle kavuşacağı için mutludur, belki annesine istediği bir şey alabileceği için. Bilmiyoruz.
DÜNYANIN KORKUNÇ YÜZÜ
Günümün çoğunu geçirdiğim semt Kemer, hayatın gerçeklerini görebilmenizi sağlayacak en iyi noktalardan birisi. Çöp tenekelerinden ekmek parası çıkarmaya çalışan insanların arasında gözüme çocuklar da çarpıyor. Anneler Gününü kutlayamayan çocuklar bunlar. Belki o günün Anneler Günü olduğundan bile habersiz yaşayıp giden çocuklar. Tek dertleri karınlarını doyurabilmek, eve katkıda bulunabilmek. Aynı şekilde evine ekmek götürmek, çocuklarını doyurabilmek için çabalayan anneler de görüyorum bu çöp tenekelerinin yanında. Patlayan bomba sebebiyle yüzüne şarapnel parçası gelen ve bu nedenle yüzünün yarısı felç olan yaşlı bir anne biliyorum. Bu anne evine ekmek götürmek için her Allahın günü karton, kağıt topluyor, hayatla her dakika mücadele ediyor. Peki acaba Anneler Gününü hatırlıyor mu?
Yetim, öksüz çocuklar, ailesini kaybetmiş kadınlar veya evladından haber alamayan annelerin anlattığı hüzünlü hikayeleri hepimiz duyuyoruz. Savaşın gerçek yüzü bu hikayelerde gizleniyor. Haberlerde dinliyoruz: Falanca şuraya bomba atmış. Umursamıyoruz. Çünkü hikayeyi henüz duymamış oluyoruz. Ama ne zaman bir anne konuşmaya başlasa, Çocuklarımı kaybettim dese, o zaman fark ediyoruz savaşın çirkin yüzünü ve annelere yaptıklarını!
ONLAR DA ANNE!
Peki hayvanlar aleminde neler oluyor? Biliyorsunuz korkunç hayvan endüstrisi, yeni doğan bebekleri bile annelerinden koparıp alıyor. Ya da mahalle aralarında sırf orada bulunmasını istemedikleri için kedi ya da köpek yavrularını bir koliye koyup, annelerinden ayırarak uzak bir yere atan insanlar var. Peki yavrularından koparılan hayvanlar; onlar anne değil mi? Onların anneliği kutsal değil mi?
İnsan olarak Anneler kutsaldır sözünün arkasına sığınmış, her Anneler Günü geldiğinde ikiyüzlü davranışlarda bulunuyoruz. Bir gün öncesinde anne kediyi tekmeleyip, bir gün sonrasında annemize hediye götürüyoruz. Bir gün öncesinde Suriyeli annelere ırkçılık yapıyor, bir gün sonrasına annemizin elini öpüyoruz.
Bu ne yaman çelişki!
Yine de Anneler Günü kutlu olsun.
Vicdanlı kalın.
Günün Vegan Tarifi
Havuçlu Raw Kek
Malzemeler
5 adet havuç
6-7 adet hurma
2 yemek kaşığı pekmez
2 yemek kaşığı yulaf ezmesi
1 çay bardağı ceviz içi
1 yemek kaşığı tarçın
Öncelikle havuçlarımızı rendeliyoruz. Hurmaları küp küp doğruyoruz. Ceviz içini de elimizde iri iri kırıyoruz. Bu üç malzememizi de bir kaba alıyoruz. Bir sonraki adımda karışımımızın içerisine yulaf ezmesi ve pekmezi de ekliyoruz. İyice birbirine karıştırıyoruz. Küçük cupcake kaplarımızı malzememizi eşit olarak dağıtıyoruz. Bir 10 dakika kadar buzdolabında bekletiyoruz. Son olarak tatlımızın üzerini ceviz ya da çilekle süsleyebilirsiniz. Şimdiden afiyet olsun.