Kitap önerilerinden sonra bir de distopik film önerilerinde bulunmak istedim. Eğer film konusunda seçiciyseniz, eminim bu eserler hoşunuza gidecek.
The Lobster: The Lobster, farklı bir konuyla karşımıza çıkıyor. Filmde, yalnız kalmış, ilişkisi olmaya insanların tutuklandığı, alternatif bir gelecek var. Öyküde bekar insanlar korkunç bir otele yerleştirildikten 45 gün sonra, kendileriyle eşleşen kişiyle ilişkiye başlamak durumunda kalıyorlar. Eğer bu ilişkide başarı yakalayamazlarsa, kendilerinin seçtikleri bir hayvana dönüştürülüyorlar.
Alphaville: Dedektif Lemmy Caution, başka bir gezegendeki bir ülkenin başkenti Alphaville'e gelir. Bu ülke baskıyla yönetilmektedir. Dedektifin buradaki amacı ülkenin başkanına suikast düzenlemektir. Alpha60 isimli başkan aslında insan benzeri bir robottur.
Equilibrium: 3. Dünya Savaşı’ndan sonraki bir dünyayı anlatır bu film. Savaşın travmasını üzerinden atamamış olan hakim totaliter sistem, insanların duygularını baskı altına almakta bu şekilde de barışı koruduklarını düşünmektedir. Bu dünyada sanatsal nesneler bulundurmak ve güzel sanatlarla ilgilenmek yasaktır. Duyguyla ilişkili şeylerle ilgilenmek, ölüm cezasına bile yol açabilmektedir.
La Jetee: Kısa film olan La Jetee’de nükleer savaştan etkilenmeyen bir grup insan yeraltında yaşamaya başlar. Aralarında araştırmacıların da olduğu grup savaş öncesi dünyasına doğru bir yolculuk yapmaya karar verir. Bu yolculuk için seçilen kişi ise çocukluğunda yaşadığı bir olayın etkisinden kurtulmayı başaramayan bir adamdır.
The Fifth Element: Dünya yok olmanın eşiğindedir. Her 5000 yılda bir geri dönerek yaşamı yok etmeye çalışan şeytani güç, bir gezegen biçiminde hızla dünyaya yaklaşmaktadır. Tek kurtuluş beşinci güç olarak adlandırılan, kimsenin ne olduğunu bilmediği elementin dünyaya ulaşmasıdır.
Pleasantville: Pleasantville, siyah-beyaz tonların egemenliğindeki, küçük ve kendine yeten bir kasabadır. Kasabanın insanları müthiş bir ahenk ile birbirlerine bağlıdırlar. Bu kasabada asla kötülük hüküm sürmeyecek gibidir. Ancak ortada bir problem vardır: Pleasantville, bir televizyon dizisinin kurguladığı bir kasabadır. David ise bir 90’lar çocuğudur. Hayatına dair en büyük hobisi Pleasantville’i izlemek ve dizi hakkındaki her şeyi bilmektir. Bir gün esrarengiz bir televizyon tamircisi, David’in evine tuhaf bir televizyon kumandası bırakır. David, bu kumanda sayesinde ablası Jennifer’ı da yanlışlıkla yanına alarak Pleasantville’in içerisine girmeyi başaracaktır.
Fahrenheit 451: Filmde itfaiyecilerin işi kitap yakmaktır. Bu dünyada her türlü edebiyat, akılsız konformizm ve sığ mutluluğa değer veren bir toplumda tehlike olarak görülür. Montag (Oscar Werner) kendini bu toplumda yalnız hissetmektedir.