Hayata Destek Derneğin, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde beraber yaşama kültürünün altını çizerek herkesi ‘Geleceğin İşaretleri’ni doğru okumaya davet etti. Derneğe göre insanlık tarihinin başından bu yana varlığını sürdüren ‘göç’ kavramını bugün farklı çehreleriyle yaşıyor ve gözlemliyoruz. Sebebi değişkenlik gösterse de göç, beraberinde getirdiği zorluklar, bunun yanı sıra yarattığı etkileşim ve kültürel zenginliklerle kaçınılmaz şekilde dünyanın ve yaşadığımız coğrafyanın hafızasında yer ediyor. 2011 yılında Suriye’de savaşın patlak vermesiyle ülkemize başlayan göç ise hafızamızdaki en taze tanıklığımız. İşte bu göçün özneleri de bugün ülkemizde yaşama tutunan ve sayıları 4 milyona ulaşan Suriyeli mülteciler. Türkiye ise dünyada en fazla sayıda mülteciyi ağırlayan ülke. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uluslararası alanda göç ve mültecilik üzerine farkındalığı artırma amacıyla ilan edilen 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde, Hayata Destek Derneği, konuya mercek tutmak için #Geleceğinİşaretleri serisine dikkat çekti.
#Geleceğinİşaretleri serisinde, mültecilere ve dünyanın değişmez bir gerçeği olan göçe dair bugünden bilgilendirmeler, yanlış bilinenlere dair düzeltmeler ve geleceğe dair uyarılar taşıyan levhalar yer alıyor. Çünkü olacaklar, neredeyse hâlihazırda olanlar kadar açık. Bugün yaşananlar, aslında yarın yaşanacakların açık göstergeleri ya da hiç değilse tohumları. Ve insanlık, tarihin başından bu yana ne ekerse onu biçiyor. Tam da bu yüzden bugünü iyi anlamak, #Geleceğinİşaretleri’ni iyi okuyabilmek gerekiyor. Hayata Destek Derneği, bu insani krizi en başından beri siyaset-üstü bir anlayışla değerlendiriyor; mültecilerin temel hak ve ihtiyaçlarına erişebilmeleri için çalışıyor. Hasarsız bir geleceğin, ancak dostluk sinyalleri, acelesiz yol tarifleri, nazik öncelik verişler ve kör noktalara dair farkındalıkla, hatta soğuk ve yağışlı bir gecede gözümüzü kırpmadan verdikleri desteklerle, kısaca gösterdikleri yoldaş tutumla inşa edileceğini düşünüyor.
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Hayata Destek Derneğinin hazırlamış olduğu doğru bilinen yanlışlar yazısından önemli olan birkaç bölümü sizlere aktaracağım.
Suriyeliler devletten maaş alıyor: Yabancılara yönelik Sosyal Uyum Yardım (SUY) programı, Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor. Dolayısıyla Suriyeliler devletten aslında maaş almıyor.
Telefon faturalarını devlet ödüyor: Bu da yanlış bir bilgi. Sadece “Geri Gönderme Merkezleri”nde sınır dışı edilmek üzere bekleyenler, süreci hızlandırmak adına ankesörlü telefonları kullanabilmek amacıyla telefon kartı alıyor.
Suriyelilere vatandaşlık veriliyor: Sosyal uyuma dair en büyük bariyerlerden biri gizli ajandalarla vatandaşlık verildiği iddiası. Ocak 2019 resmî verilerine göre 9 senede sadece 80 bin Suriyeli
mülteciye Türkiye vatandaşlığı verildi. Bunun içinde aile bağıyla Türkiye vatandaşlığı hakkı bulunanlar da var.
Arabaları için vergi ödemiyorlar: Böyle bir ayrıcalıkları hiç olmadı. Kayıtlı her motorlu kara taşıtı, sahibi hangi ülke vatandaşı olursa olsun, Motorlu Taşıtlar Vergisi’ne tabi tutuluyor.
Devlet memuru olacaklar: Devlet memuru olabilmek için TC vatandaşı olmak gerekiyor. Bu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. Maddesi’nde açıkça belirtiliyor.
Suriyelilere hastanelerde öncelik veriliyor: Verilmiyor. Geçici koruma altındaki Suriyeliler de herkes gibi, tedavi olmak için önce randevu alıp hastaneye gittiklerinde sıraya giriyorlar.
İlaçlarını eczaneden bedavaya alıyorlar: Suriyeliler sadece belli ilaçları belli eczanelerden alabiliyor. Ayrıca Suriyelilere ilaç temin etmek, eczanelerin gönüllülük esasına dayalı olarak yaptığı bir tercih.
Tam da bu yüzden eczanelerin çoğunluğu bu hizmeti sunmuyor.
Suriyeliler suç işliyor: İstatistikler böyle demiyor. Suriyelilerin karıştıkları olayların Türkiye'deki