Kurban Resmi

Haruki Murakami


  • Oluşturulma Tarihi : 19.07.2019 06:55
  • Güncelleme Tarihi :
Haruki Murakami yazının resmi

Bu ay sizlerle Murakami kitaplarını paylaşmak istedim ve bir derleme yaptım. Eğer okumadıysanız bu kitapları okumanıza vesile olmak beni mutlu eder. Umarım beğenirsiniz.
Hem Japonya’nın hem de dünyanın en önemli yazarlarından Murakami’nin romanlarını okumanın birkaç yolu bulunmaktadır. Örneğin bir romanındaki olayları bir kişi psikolojik açıdan değerlendirirken bir diğeri salt fantastik romanmışçasına okuyabilir. Aslında Murakami’nin yazdıkları oldukça derindir. Önemli olan kendinizi bu derinliğin içinde bulmanızdır. Aksi takdirde öylesine yazılmış sürreal bir roman okuyormuş hissine kapılabilirsiniz. Satır aralarında insanı vuran mesajlar veren, okuyucunun kitaplarında yer alan tüm karakterlerle kendisini özdeşleştirmesini sağlayan Murakami, bu zamana kadar yazdığı her romanla ses getirmeyi başardı. Kendisini okumaya başladığımdan beri ben de onun dünyasında yaşamaya alıştım. Karakterlerinde kendimden bir şeyler buldum, romanlarda yer alan mekanları gezdim. Tüm tasvirleri sanki bir film izliyormuşçasına gözümün önüne getirdim. Bu nedenle bugün sizlerle Murakami’den birkaç roman paylaşacağım.
Sahilde Kafka: Hayatın sıkıcı gerçekliğine karşı bizlere farklı bir dünyanın kapılarını aralayan Sahilde Kafka, 15 yaşındaki Kafka Tamura’nın lanetini gerçekleştirerek özgür kalabilme sevdasını konu alır. Benim için bir romandan daha fazlası olan Sahilde Kafka’da, özgür kalabilmek uğruna nelerle baş edilebileceği sürreal bir dille anlatılmaktadır. Kitabın henüz başında çıkan “belirsizlik” kaygısı roman boyunca bizimle beraber oluyor.  Romanda hangi kısımlar gerçek, hangileri rüya anlayamıyoruz. Murakami bunu da biraz bizim yaşanmışlıklarımıza bırakıyor.
Sputnik Sevgilim: Haruki Murakami’nin Sputnik Sevgilim adlı kitabının, tam olarak ne hakkında olduğunu dile getiremesek bile, yalnızlığın etkilerinin bu kitapta fazlaca hissedildiğini söyleyebiliriz. İnsanların birbirleri üzerindeki etkisini görebileceğimiz kitapta, herkes kendi yaşamından birer parça bulabilecek. Kitap ilk bakışta K, Sumire ve Miu karakterleri arasındaki aşk üçgenini anlatıyor gibi görünse de, işin aslı karakterlerin yalnız kaldıkları zaman nasıl oldukları ile alakalıdır. Karakterlerin kendisiyle, yaşadıkları ile olan mücadelesi kitabın en çok dikkat çeken ve beni içine alan detaylarından birisiydi. Bunun yanı sıra neredeyse her sayfada hissettiğimiz yalnızlık duygusu, içten içe yaşamlarımızdan birer parçayı kurgu romanda görmemizi de sağlayabiliyor. Murakami’nin her romanında yaptığı gibi bu kitapta da ucu açık bırakılan ve yazar tarafından okuyucuya anlatılmayan detaylar bulunmakta. Hatta bu detaylar, kitabın en can alıcı noktasını oluşturuyor bile diyebiliriz. Açıklanamayan olaylar okuyucuya bir rüya anlatısı gibi gelse de aslında detaylara inildiği zaman gerçekçi kısımlarını da rahatlıkla görebiliyoruz.
Yaban Koyununun İzinde: Postmodern bir dedektiflik hikayesi olarak geçen Yaban Koyununun İzinde, sizi içsel bir yolculuğa davet ediyor. Bu değişik öykünün kahramanı, sırtında yıldız olan esrarengiz koyunun peşine düşmek zorunda kalıyor. Bu koyunun peşinde gezerken yaşanan sorgulamalar belki de hepimizin hayatında yer alıyor.
Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları / Haruki Murakami: Hüseyin Can Tekin’in Japoncadan direkt çevirisi ile raflarda yerini alan Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları eseri, Murakami sevenleri tatmin edecek düzeyde. Roman, ana karakter Tsukuru Tazaki’nin gençlik dönemindeki arkadaş grubuyla yaşadığı olaylarla yüzleşmeye çalışması etrafında dönüyor. Diğer Murakami eserlerine göre daha gerçekçi bir çizgide ilerleyen kitapta, insanın kendisiyle olan yüzleşmesi ve yaşadığı çelişkiler analiz ediliyor.
“Yerine göre kader dediğimiz şey, dar bir yerde sürekli yönünü değiştirerek dönüp duran bir kum fırtınasına benzer. Sen de, ondan kurtulmak için ayağını bastığın yeri değiştirirsin.”
“Sonra sen, gerçekten de onun içinden geçip gideceksin. O kum fırtınasının içinden. Hem sembol hem de fiziksel olarak görünen o kum fırtınasının. Ancak, hem sembol hem de fiziksel bir şey olduğu halde, aynı zamanda o şey insanın vücudunu binlerce bıçak tarafından kesilmiş gibi lime lime eder.”

Akıcı ve zahmetsiz
Murakami’nin yazım tarzı akıcı ve zahmetsiz. Bizi kitabın sonunda kendi başımıza bırakır, hayal etmemizi ister. Sumire’nin de dediği gibi, “İnsan hem ciddi bir şekilde düşünmemek, hem de çarpışmadan kaçınmak içi ne yapsa iyi olur? Yanıt, rüya görmek. Rüya görmeye devam etmek. Rüya alemine girip oradan çıkmamak. Sonsuza dek rüya aleminde yaşamak.”

Günün Vegan Tarifi
Patates Cipsi
3 patates
4 yk zeytinyağı
Karabiber, kırmızı biber
Kekik, tuz, sarımsak tozu
Patateslerin kabuklarını soyun ve güzelce yıkayın. Bir soyma aparatı ile patateslerden ince dilimler elde edin. Elde ettiğiniz patates dilimlerini nişastalarını bırakmaları için soğuk su dolu kasenin içerisine alın. Bir kasenin içerisine zeytinyağını alın. Karabiber, kekik, tatlı kırmızı biber, tuz ve sarımsak tozu ilave ederek karıştırın. On dakika kadar suda bekleyen patates dilimlerini süzün ve kurulayın. Ardından patates dilimleri ve hazırladığınız sosu derin bir kasede birleştirerek harmanlayın. Yağlı kağıt serili fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. Önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında yaklaşık otuz dakika kadar pişirin. (yemek.com)
 

Haruki Murakami
Neşe Yavuz
Yazarımız Kim ?

Neşe Yavuz