Küresel ısınma, günümüzün en büyük problemlerinden birisi. Hatta diğer bütün problemleri oluşturan temel sorun da diyebiliriz. Küresel ısınma, başlıca atmosfere salınan gazların neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda, dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artışa verilen isimdir. Günümüzde iklimbilimciler küresel ısınma konusunda hemfikirdirler.
Dünyamızın havale eşiği: 1.5 derece. Yerküre, sanayi öncesi ortalamalara göre sadece 1,5°C daha ısınırsa, geri dönüşü mümkün olmayan bir yıkımla yüz yüze kalacağız. Fosil yakıt tüketimi ile artan sera gazı emisyonları, bizi insanlığın şimdiye kadar yüzleştiği en zorlu süreçle karşı karşıya bırakmaya başladı bile!
DÜNYANIN HAVALE EŞİĞİ
https://www.birbucukderece.com/ sitesi üzerinden küresel ısınma hakkında bilgi almak mümkün. Araştırmalara göre dünyanın 1.5 derece daha ısınması durumunda, geri dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkacak. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 6 binin üzerinde bilimsel çalışmayı inceleyerek hazırladığı 1,5 ºC Küresel Isınma Özel Raporu, hükümetler tarafından Güney Kore’de onaylandı. Rapor’da öne çıkan başlıklar şu şekilde sıralanabilir:
İnsanlar, dünyanın, sanayi öncesi döneme göre yaklaşık 1,0 ºC ısınmasına sebep oldu. Küresel ısınma şimdiden, kuraklık ve seller gibi aşırı hava olayları, deniz seviyesinde yükselme ve Arktik denizinin erimesi olarak etkilerini göstermeye başladı.
Seragazı emisyonları mevcut şekilde devam ederse, küresel ısınma 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5 ºC sınırını geçecek.
1,5 ºC sınırı, sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğu önleme için kritik öneme sahip. Küresel ısınmayı 1,5 ºC ile sınırlandırmak, ekolojik sistemler ve yaşam alanları üzerindeki birçok kalıcı etkinin önlenmesi anlamına geliyor.
Bu sınırı geçmemek için küresel emisyonları 2030 yılında 2010 yılına göre yüzde 45 azaltmak ve 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşmak gerekiyor.
Bu yüzden, tarım, enerji, sanayi, bina, ulaşım ve şehirlerde “hızlı ve geniş kapsamlı” dönüşümler gerekiyor.
Şu anda Paris Anlaşması kapsamında verilen taahhütler, küresel ısınmayı 1,5 °C’de sınırlandırmaya yetmiyor.
Ülkelerin, en kısa zamanda taahhütlerini yenilemesi gerekiyor. Küresel ortalama sıcaklıklar sanayi
öncesi döneme göre 1°C eşiğini aştı. Türkiye’de ise ortalama sıcaklık artışı ise 1,5 °C’yi şimdiden geçti. Küresel iklim değişikliği, ülkemizin karşı karşıya olduğu ekonomik ve sosyal riskleri her geçen gün artırıyor. Türkiye’nin tümü için sanayi öncesi döneme göre, 5°C’ye varan sıcaklık artışı ve yine ülkenin güney ve batı kesimleri için yüzde 30’lara varan yağış azalması öngörülüyor. Türkiye’de sıcaklıklar her geçen gün artmaya devam ediyor. 2017 yılında, Türkiye’de ortalama sıcaklık 1970 yılına göre 1,5 °C artarak 14.2 °C olarak gerçekleşti. 1981-2010 ortalamasının 13,5 °C olduğunu göz önüne alırsak ortalama artış 0.7 °C oluyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, “Türkiye ortalama sıcaklıklarında 1998 yılından bu yana (2011 yılı hariç) süreklilik arz eden bir artış” olduğunu ifade ediyor.
ELİMİZDEN GELENİ YAPALIM
İklim değişikliği hepimizin yaşam alanlarını tehdit ediyor. Son dönemde yaşadığımız afetler ve
fırtınalar ile gerçek tehlikenin sadece provasını yapmış oluyoruz. Bilim insanlarının açıkça ortaya koyduğu üzere, küresel sıcaklık artışını 1,5°C’de sınırlandırmamız gerekiyor. Bu yüzden herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. İklim değişikliği konusunda hemfikiriz ve endişeliyiz. Ancak; bu krizin boyutunu, bizleri ve geleceğimizi nasıl etkileyebileceğini önemsemiyor, günlük hayatımızdaki koşuşturmalar ve boğuştuğumuz