Aylık kitap önerilerine bu ay da devam ediyorum. Okuduğum kitaplardan çeşitli önerileri sizlere sunacağım. Umarım ilginizi çeker. İyi okumalar diliyorum.
Sokrates’in Savunması / Platon: Bugünkü üniversitelerin başlangıç noktası sayılan Akademia’nın kurucusu Sokrates’i bu kitabında konuşturan Platon, dört diyaloğu okuyucularına vermektedir. Bu diyalogların ilki olan Euthyphron’da yargılanışının öncesi anlatılır ve dinsizlikle suçlanan Sokrates’in inançları hakkında bilgi verilir. Sokrates’in Savunması’nda ise yargı süreci anlatılmaktadır. Kriton’da hüküm sonrası anlatılır, bir yurttaşın saygı duyması gereken ilkeler tartışılır. Phaidon’daysa Sokrates’in son günü anlatılırken ruh hakkındaki düşünceler de yansıtılmaktadır.
Geçmişe Yolculuk / Stefan Zweig: Geçmişe Yolculuk, zamana, mekâna ve değişen koşullara direnen yasak ve tutkulu bir aşkın hikayesi. Bu aşk önce okyanusun ve daha sonra da Birinci Dünya Savaşı’nın araya girmesiyle dokuz yıllık bir kesintiye uğrar. Yıllar sonra yeniden buluşan iki sevgilinin hayatları büyük bir değişime uğramıştır. Önlerinde uzanan belirsiz geleceğe, geçmişin sürekli aralarına giren gölgesine rağmen, aşk doludizgin sürmektedir.
Ana / Maksim Gorki: Gorki “Ana” romanını 1906 yılında sürgünde yazmıştır. Roman toplumcu gerçekçilik akımının önemli bir örneğidir. Romanda Rus proletaryasının Çarlık Rusya’sına karşı verdiği devrimci mücadele anlatılmaktadır.
Veba / Albert Camus: Beklenmedik bir boyuta ulaşan veba salgını, tüm Oran kenti sakinlerini önce umutsuzluğa boğar, ardından Doktor Rieux, Tarrou ve Grand’ın gösterdikleri dayanışma örneği, başta yetkililer olmak üzere, herkes için güç ve umut kaynağı olur. Camus, bu romanı ile okurlarını, ortadan kaldıramayacağını bile bile vebayla savaşan Doktor Rieux’nün kişiliğinde, dünyanın saçmalığını, yenilginin sonu gelmeyeceğini bile bile kötülüklere karşı çıkmaya, yaşama anlam katmaya çağırır.
Otomatik Portakal / Anthony Burgess: Anti kahraman denildiği zaman aklıma ilk gelen kitaplardan birisidir Otomatik Portakal. Otomatik Portakal, Alex ve çetesi olarak adlandırabileceğimiz 4 karakteri konu alan bir hikayedir. Eser, Alex’in ağzından anlatılmaktadır. Günümüz toplum yapısını şiddet yanlı bir karakterle, sert bir dille eleştiren eser, ilgisiz aile yapısını da bu kitabında anlatmaktadır . İnsanları makineleştirme isteğiyle dolu dünyada geçen bu hikaye, özgür irade, kötünün ve iyinin farkı gibi birçok önemli noktaya değinmektedir.
Cesur Yeni Dünya / Aldous Huxley: Cesur Yeni Dünya, bana kalırsa tek bir kelimeyle tanımlanacak olursa distopyadır. Fakat bunu liberal ütopya olarak tanımlayan eleştirmenler de bulunmaktadır. Bu kitapta Orwell’ın 1984’ündeki gibi totaliter ve baskıcı rejimlerin ortaya çıkardığı kaos yok. Bu nedenle de ikisi bu yönde ayrılıyorlar. Cesur Yeni Dünya’da yine 1984’ten farklı olarak hastalık yok, isyan yok, savaş yok ve açlık da yok. Kitapta geleneklerine bağlı olan vahşi toplumlar var. Ve bu iki toplum arasındaki farklar karanlık bir dille bize aktarılıyor. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
İnsan Ne ile Yaşar / Tolstoy: İnsan Ne ile Yaşar, Tolstoy’un inançlarına sıkı sıkı bağlı olduğu bir dönemde yazılmıştır. Kitapta 6 öykü bulunmaktadır ve bu 6 öykünün de ana teması “insan olmak” üzerinedir. Hikayelerde, insanların zaafları anlatılmakta ve sonlarında da kıssadan hisseler yer almaktadır.
Porsuk Ağacı Cinayeti: Zengin bir işadamı olan Rex Fortescue son zamanlarda parasını anlaşılmaz işlere harcamaya başlamıştır. Bu garip tavrı çevresinin de dikkatini çekmektedir. Fortescue bir gün ansızın zehirlenerek öldürülür. ortada pek çok zanlı vardır ve tümü de aynı ailedendir. Bu sır dolu cinayeti çözecek tek kişi ise Miss Marple’dır.