Çukur kent!
Geçtiğimiz günlerde İLKSES Gazetesi olarak yaptığımız, Köstebek yuvası değil Alsancak haberimizle, belediyenin çalışmalarını eleştirmiş, kazmakla bitmeyen yol yapımlarının, semti adeta bir köstebek yuvasına döndürdüğünü belirtmiştik. Bu durum maalesef sadece Alsancak ile sınırlı değil. İzmirin birçok bölgesinde yapılan yol çalışmaları, kazılar zamanında bitirilmiyor ve halk bu durumdan ötürü mağdur oluyor. Çalışmaların yanı sıra bozulmuş yolların, kaldırımların bakımdan geçmemesi de sorunları beraberinde getiriyor. En ufak bir yağmurda çamur dolan sokaklar yüzünden, vatandaş evine gitmekte güçlük yaşıyor.
İzmirin birçok ilçesinde, çukurların biri kapatılmadan, diğeri açılıyor. Bu çukurların çevresinde tedbirler alınmıyor, doğacak tehlikeler de vatandaşı tedirgin ediyor. İnsanlar bu çukurların birçoğunun kurumlar arası uyumsuzluktan kaynaklandığını iddia ediyor. Geçtiğimiz gün yayınladığımız haberde de belirtildiği gibi, İZSU, TEDAŞ ve İzmirgazın çalışmalarının koordineli olmaması, bu çukurların daha uzun süre kapatılmadan kalmasına yol açıyor.
Çukurların birçoğuna çekilen uyarı şeritleri zamanla deforme olduğundan, koparak ortadan kaybolabiliyor. Bu da maalesef vatandaş için büyük tehlike oluşturuyor. Buna örnek olarak Konak-tramvay yapım çalışmalarında alınan (!) önlemleri gösterebiliriz. Salla pati çekilen uyarı şeritleri, hiçbir koruyucu önlem içermiyor bu da halk için büyük bir tehlike oluşturuyor. Özellikle engelli vatandaşlar bu durumdan çok çekiyor. Bir engelli birey için İzmir sokaklarında yürümek adeta büyük bir performans gerektiriyor. Ayrıca çalışmalardan çıkan molozlar bir kenara yığılıyor, kaldırımlar bu molozlarla kapanıyor. Hem vatandaşın kaldırımda yürümesi engelleniyor hem de çirkin bir görüntü oluşuyor.
Tüm bu sorunların yanı sıra İzmirde 2 gündür süren sağanak yağış, şehri çamur kente dönüştürdü. Açılan çukurlar, bozuk yollar yüzünden yolda yürümekte zaten zorluk çekerken, suyla dolan sokaklardan geçmek İzmirlinin hayatını daha da çekilmez kıldı. Altyapı yetersizliği de eklenince, kentin tüm ilçelerinde yollar su ile doldu. Araçlar bu yollardan geçmekte zorlanırken, yayalar da her an bir araba bizi ıslatacak korkusuyla yürüyor.
Peki tüm bu problemleri çözmek bu kadar zor mu? Neden İzmirliler yıllardır bu tip sorunlarla boğuşuyor? Sorun maddi de değil, çünkü belediye daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi birçok fuzuli şeye bir ton para harcıyor. Ama kente baktığınız zaman ne yollarımız düzgün, ne yeterli sayıda otopark var, ne de engellilerin ihtiyaçları düşünülerek çalışmalar yapılıyor.
Bu konularda çok yazıp çizdik, artık bu yaşananlara dur demek vatandaşın elinde. 2019 yılının İzmirde CHP için hoş bir yıl olacağını düşünmüyorum
Günün Atasözü
Fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp: İnsanın fakir olması ayıp değildir. Utanılacak olan, tembelliktir, çalışmamaktır.
Ne Nedir?
Devalüasyon: Bir devletin ulusal parasının yabancı paralar ve altın karşısında değerinin düşürülmesidir. Yüksek enflasyon yaşayan devletlerin dış borçlarının artması sonucu, ulusal paranın değeri resmi olarak düşürülür. Bu değer düşürme işleminde IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarının zorlamasının etkisi büyüktür.
Günün Fotoğrafı: Selfie çeken kedi, sosyal medyada fenomen oldu.
Günün Tavsiyesi
İklim dostu tüketici olmak
Satın aldığınız ve yediğiniz besinler yalnızca sağlığınızı etkilemez, küresel sera gazı salınımının üçte birinden sorumlu beslenme sistemlerini de şekillendirir. Örneğin, hayvansal ürünler bazı hayvanların ürettiği metandan, besi hayvanlarının yemlerini yetiştirmedeki yetersizlikler ve hayvanları tutmak için gereken devasa alanlar nedeniyle daha yüksek oranda karbon ayak izi yaratır. Dünyadaki besi hayvanı endüstrisi tüm arabalar, uçaklar, trenler ve gemilerin toplamından daha çok sera gazı salımı yapar.
Aşağıdaki yöntemlerle dünyaya olumsuz etkileri olan yiyeceklere gereksiniminizi azaltarak yeryüzünün yükselen sıcaklığına çözümün bir parçası olabilirsiniz.
1. Klimataryen ol
Doğaya daha az zarar vermek isteyen ancak eti tamamen hayatından çıkaramayanlar için klimataryen beslenme, iklim dostu olmanın en iyi yollardan biri.Klimataryen, iklim değişikliğini göz önünde bulundurarak beslenen kişi anlamına gelir. Temel mantığı ise yetiştirilmesi küresel ısınmaya katkı sağlayan gıdalardan uzak durmaktır.
2. Çevreye verdiğin zararı en aza indirgeyerek beslen
Diğer bir deyişle klimataryen beslenmenin daha esnek bir şekli olan reducetarian yani indirgeyici olmayı bir düşün. Ya tamamen keserek ya da kendi sınırlarını çizerek daha az et yemeyi seç.
Organik besinleri satın alarak aslında daha az karbon salımı yapan çiftliklere destek olmuş oluyoruz. Böcek ilaçları, antibiyotikler, kimyasal gübreler gibi sentetik maddelerden kaçınan ve çevreyi koruyan organik çiftlikler karbon ayak izini tarım yoluyla azaltmanın en etkili yolunu sunar.
Yeni başlayanlara yol gösterici uygulamalar ve internet sitelerinden yardım alarak farklı beslenme yollarını tecrübe et. Örneğin Veganuary. İnsanlara vegan beslenmeyi sevdirmek için 2016da başlatılan bu oluşum vegan starter kit paketi ile öğününüzü planlı bir şekilde tamamlamanızı sağlıyor. Aynısını bir aylığına çevreye zararlı besinlerden uzak durmayı deneyerek de yapmanız mümkün.
Sağlık için veya çevre koruma adına, planlı bir haftanın bir günü veganizm veya etsiz pazartesi gibi beslenme düzenlemelerinin hem insanlara hem de doğaya faydası olduğu inkâr edilemez.Bu yıl siz de bir fark yaratın ve daha çok organik sebze ve meyve tüketerek hem kendinize hem de çevreye bir iyilik yapın.
Tarihte Bugün
1778- İngiliz kaşif James Cook, Hawai adalarına ulaştı.
1886- Kadınlar Şukufezar dergisinde saçı uzun aklı kısa deyimine karşı mücadele başlattı.
1910- Günümüzde otel olarak kullanılan İstanbuldaki Çırağan Sarayı yandı. Saray 1865 tarihinde Sultan Abdülaziz tarafından inşa ettirilmişti.
1931- Cumhuriyet gazetesinin düzenlediği Türkiye Güzellik Kraliçesi yarışmasını Naşide Saffet Hanım kazandı.
1946- Madame Butterfly operası Ankara'da sahnelendi.
Günün Etkinliği
Türk Psikologlar Derneği, yarın saat 19.00da Suç ve Psikoloji başlıklı bir panel düzenleyecek. İzmir Üniversitesinden Yrd.Doç.Dr. Işıl Çokların konuşmacı olarak katılacağı panel, Türkan Saylan Kültür Merkezinde gerçekleştirilecek. Etkinlik ücretsizdir.