Cinayetleri engellemeliyiz!
Ülkemizde kadın cinayetleri maalesef artarak devam ediyor. 2015 yılında 303 kadın öldürüldü. 2013te 237 ve 2014te ise 294 kadın cinayeti işlendi, bu verilere göre 2015te kadın cinayetlerinde ciddi önlemleri gerektiren bir artış söz konusu.
2016 yılına ise yine kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz haberlerinin sıklığıyla devam ediyoruz. Özgecan cinayetinden sonra ülkenin ayağa kalkması, belki bir şeyler değişir umudu yarattı içimizde ama maalesef yine değişen bir şey olmadı. Tamam takip edilen davalar kazanılıyor, ceza indirimleri de fiilen durduruldu fakat henüz yasada değişiklik yapılmadı. Bu yüzden de cinayetler ve diğer şiddet biçimleri sürüyor.
Peki çıkarılması gereken yasanın dışında kadın cinayetlerinin nasıl önüne geçebiliriz?
Öncelikle cezaların caydırıcı olması gerekiyor. Bu konuda ciddi anlamda çok sert tedbirler alınmalı. Ebeveynlerin sıkı bir eğitimden geçirilmesi de bu konuda faydalı olacaktır. Küçük yaştaki bir çocuğa yapılması ve yapılmaması gerekenleri düzgün bir dille anlatırsak eminim o çocuk bunu özümseyecek ve ileride iyi bir birey olmak için çabalayacaktır. Aileler çocukları üstünde hiçbir şekilde baskı kurmamalıdır. Baskı görmüş çocukların ileride bir katile, bir tacizciye dönüşmesi çok daha kolaydır. Medyanın bu konu üzerine bir takım çalışmalar yapması lazım, sürekli televizyon izleyen bir toplum olduğumuz için, cinayetin, tecavüzün korkunçluğu hakkındaki yapımların kanallarda dönmesi zorunlu olmalıdır.
Taciz eden, hayatındaki kadınları döven bir kişinin hakkettiği cezayı almaması maalesef onu tecavüz ve cinayet gibi konularda da cesaretlendirmektedir. Bu yüzden taciz ve şiddet olması gerektiği gibi, ciddi suçlardan sayılmalıdır. Sadece ebeveyne değil de, çocuklara da okullarda bu konuda eğitim verilmelidir. Kadın ve erkeğin birbirinden farklı olmadığı anlatılmalı, şiddetin ne kadar korkunç bir şey olduğu çocukların kafasına kazınmalıdır.
Bunların dışında kadınların susmaması lazım. Kadınların kararlı direnişi ve mücadelesi bu dengeyi hepten sarsabilir, durumu değiştirebilir Kamuoyunun oluşturacağı baskı, Mecliste ses getirebilir ve hükümetin bu konularda çalışmalar yapmaya başlamasını sağlayabilir.
Mücadele etmekten vazgeçmemek lazım
Bornovada gezici kütüphane
Altı ay gibi kısa sürede İzmirin imkanları kısıtlı bölgelerindeki okullarında eğitim gören binlerce ilköğretim okulu öğrencisine hizmet veren Gezici Kütüphane, yarı yıl tatilinde Bornovada kapılarını açtı. İNCİVAK (Cevdet İnci Eğitim Vakfı) tarafından okuma alışkanlığının artırılması amacıyla hayata geçirilen Gezici Kütüphane, 1-5 Şubat tarihleri arasında Bornova Büyükparkta olacak.
Sokak hayvanlarını unutmadılar
Ege Tıp öğrencileri, hastane bahçesindeki hayvanlara, soğuktan korunmaları için geçici barınak yaptı. Son yılların en soğuk günlerinde Ege Tıp öğrencileri kedi ve köpekler için 10 kadar geçici barınak yaptı. Küçük dostların da bu etkinliğe eşlik etmesi dikkat çekici bir detay oldu.
Günün Sebzesi
Dayanışmacı mantarlar
Mantarların ilginç dünyasını aydınlatan son araştırmalar, bu türler hakkında gizemli bilgiler vermeye devam ediyor. Birbirleriyle olan ilişkilerine yardım eden, besin maddelerini paylaşan, hastalık ve zararlı organizmalara karşı kendilerini koruyan bitkiler hakkında öğrenilecek daha çok şey var.
Biyologlar tarafından 1969 yılına kadar şapkalı mantar ve funguslar yani mantar ailesinin diğer üyelerinin bitki türüne ait olduğu kabul ediliyordu. Fakat funguslar, hayvanlarla daha yakın akraba olmaları ve kendilerine has özellikler taşımalarından dolayı diğer türlerden farklı bir kategoride anılıyorlar. Bilim insanlarına göre, toprak üstü bitkilerinin yaklaşık yüzde 90ı funguslarla yakın ilişki kuruyor. Funguslarla karşılıklı ilişki içinde olan bitkiler, fotosentez yaparak mantarlarla besin alışverişinde bulunup, bunun karşılığında mantarlar da filamentleri aracılığı ile bitkilerin suyu ve mineralleri absorbe etmelerine yardımcı oluyor. Bu dayanışma ile mantarlar ve bitkiler kendilerini hastalık ya da diğer tehdit edici unsurlardan koruyacak kimyasalları üretiyorlar.
BİTKİLERİN YARDIMSEVERLİK AĞI
Yapılan araştırmalara göre; douglas göknarı ve kağıt huş ağacının miselyum tabakası ile karbon alışverişi yaptıkları, başka çalışmalarda da buna ek olarak nitrojen ve fosfor alışverişi yaptıkları açıklanıyor. Daha yaşlı ve büyük ağaçların, daha genç olanlara yardımcı olduğuna inanılıyor. Öyleki, küçük ağaçların daha büyük ana ağaçlara bağlı olduğunu ve bu yaşlı ağaçların kesilmesinin, küçük ağaçları ve fideleri daha korunmasız bıraktığına inanılıyor. Bazı biyologlar ise zararlı fungus ve yaprak biti saldırısına uğrayan ağaçların diğer ağaçları ikaz ettiğine inanıyor. (tarlasera)
Günün Haberi
Kahirenin gizlenen yüzü
Manshiyat Naser ya da bilinen ismiyle Çöp Şehir, 300 bine yakın nüfusuyla Moqattam Tepesinin eteklerinde, durmaksızın genişleyen Mısırın başkenti metropoliten Kahirenin içerisinde yer alan bir gecekondu yerleşimi.
Yerleşim, sokakları ve binalarının çatıları dahil, her santimetrekaresinin çöple kaplı olmasıyla göze çarpıyor. Bu çöp yığınları, Kahire Metropoliten (Büyükşehir) Alanının 20 milyonu aşkın nüfusuna rağmen, asla efektif bir şekilde kurulamamış evsel atık toplama sisteminin ürünü. Çoğunlukla Kıpti Hristiyanlardan oluşan Manshiyat Naser nüfusu, çöp toplama sistemindeki bu boşluğu kendileri kapatıyorlar. Gayriresmi geri dönüşüm işçileri ya da Zabbaleenler (çöp insanlar) Kahire sakinlerinin ürettiği evsel atıkları, ufak bir ücret karşılığında, kapı kapı gezerek topluyor ve eşeklere ya da pikaplara yükleyip Manshiyat Naserdeki evlerine götürüyorlar. Eve vardıklarında da atıklar geri dönüştürülebilir şekilde ayrıştırılıyor. Atıkları toplama işi geleneksel olarak erkeklerin işiyse de çocuklar ve kadınlar da atıkları düzenleyerek bu sürece dahil oluyorlar.
İlk başta köhneleşmiş bir metot gibi görülse de Zabbaleen geri dönüşüm sisteminin verimliliği oldukça yüksek. Atıkların yaklaşık yüzde 90ı geri dönüştürülüyor ki bu istatistik de Batılı geri dönüşüm firmalarının elde edebildiğinin dört katına tekabül ediyor. Manshiyat Naserde yaşam koşulları, maalesef şaşıramayacağımız şekilde, oldukça düşük. Ortalama gelir bölge nüfusunun altında ve sağlık koşulları kötü. Fakat son yıllarda, Kahire Büyükşehir Belediyesinin aldığı iki karar bu durumu daha da kötüleştirmiş. 2003 yılında, belediye atıkların toplanması için özel bir şirketle anlaşmış ve bu durum bugün Zabbaleenin bu şirketle de rekabet etmesi gerektiği anlamına geliyor.
Bundan altı yıl sonra ise, domuz gribi tehdidine karşı önlem alma amacıyla yerel Kahire yönetimi, Manshiyat Naserde yaşayan 350 bin domuzun katledilmesine karar vermiş. Geleneksel olarak, domuzlar Zabbaleenin hayatlarında, atıkları organik materyalden temizledikleri ve etleri otellere ve restoranlara satıldığı için önemli bir yere sahip. Bu yerleşim birimi, 2009 yılında çıkan ve Al Gore Reel Current Ödülünü alan Garbage Dreams (Çöpten Hayaller) adlı belgesel ile dikkat çekti. Filmden sonra Manshiyat Naser, yerel kültürlere merak salmış turistlerin sıra dışı bir ziyaret noktası haline geldi. (Gaia Dergi)
Günün Atasözü
Gün Geçer Kin Geçmez: Bir kimse kendisine yapılan kötülük nedeniyle kin güdüyorsa bu kin, aradan ne kadar zaman geçse de unutulmaz.
Ne Nedir?
Hedonizm: İnsanın haz duyduğu şeylerle mutlu olabileceğini savunur. Haz duyulan şeyler öznel olduğundan evrensel bir ahlak yasasından söz edilemez. Bu görüş, ilkçağ düşünürlerinden Aristipposa göre, iyinin ve kötü nün ölçütü hazdır. Haz veren şeyler iyi, acı veren şeyler ise kötü dür. Epikürosa göre ise insan acıdan kaçarak ve hazza yönelerek mutlu olur.
Tarihte Bugün
1927- Müttefiklerin Almanya üzerindeki denetimi sona erdi; bundan sonra Almanya'nın yeniden silahlanmasını Milletler Cemiyeti denetleyecek.
1942- Öğrencilere sigara içme ve nişan yüzüğü takma yasağı getirildi.
1966- Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikasında 2400 işçi greve başladı.
1968- Ankara Televizyonu deneme yayınına başladı.
Günün Fotoğrafı
Tanzanyada eşi benzeri olmayan beyaz zürafa görüldü.