Şoförlerin eğitimi yetersiz!
Belediye otobüsü şoförlerinin fevri tavırları İzmirli vatandaşların tepkisini toplamaya devam ediyor. Geçtiğimiz gün bir okurumun başına gelen olayı sizlerle paylaşmıştım. Sadece hareket saatlerinize neden uymuyorsunuz dediği şoförden çok şiddetli bir tepki gördüğünü dile getiren okurum bu konuyla alakalı ESHOTa şikayette bulunmuş aldığı cevap ise Şoförlerin gerekli tüm eğitimlerden geçtiği ile ilgili olmuştu.
Ben de ESHOTa bilgi edinme başvurusunda bulunarak şoförlerin nasıl bir eğitimden geçtiğini sordum. Aldığım cevap ise şu: İdaremizde görevli şoför personele İzmir Ekonomi Üniversitesi tarafından İnsan İlişkileri Eğitimi kapsamında duyguları tanıma eğitimi (3 saat), kişilerarası İletişim becerileri (4 saat), empati kurma eğitimi (3 saat), stresle başa çıkma eğitimi (5 saat), öfke kontrolü eğitimi (5 saat) olmak üzere toplam 20 saat eğitim verilmekte olup, Ayrıca yeni işe başlayan şoför personel için oryantasyon eğitimi (24 saat) ile güvenli ve defansif sürüş teknikleri eğitimi (tam gün) verilmektedir.
Her gün binlerce yolcuyla uğraşan ESHOT şoförlerine sadece 20 saat eğitim veriliyor! Bu 20 saatin ise yalnız 5 saati Öfke Kontrolü ile alakalı. Sizce 5 saatlik bir eğitim, -sadece şoför bazında değil elbet- bir insanı nasıl eğitebilir? 5 saatlik dersle bir insan öfkesini kontrol altında tutmayı öğrenebilir mi? İnsanlar öfkelerini kontrol altında tutmak için yıllarca uğraşırken, sürekli insanlarla muhatap olan bir mesleğin 5 saatlik eğitim alması normal mi?
GEÇMİŞ TECRÜBELER
Bahsi geçen okura sözlü şiddette bulunan ESHOT şoförü, bu yolcuya vursaydı belediye bunun hesabını nasıl verecekti? Hemen bu konuyla alakalı haberlere bakalım 2015 Ağustos ayında Egeli Sabahta çıkan bir haberin spotu şöyle: İzmir'de geç gelen belediye otobüsünün şoförüyle tartışan genç, araçtaki başka bir İZULAŞ şoförünün kendisine saldırması sonucu dişleri kırılınca, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Öfke Eğitimi almış (!) bir şoför tarafından dövülen bir yolcu var ortada.Gerçekten başarılı bir eğitim veriyor belediye.
Bu konuyu geçtiğimiz sene Ankarada yaşanan kaza olayıyla değerlendirmeye çalışalım bir de: Hatırlarsınız, Ankarada bir belediye otobüsü durağa girmiş; 12 kişinin hayatını kaybetmesine, 13 kişinin de yaralanmasına sebep olmuştu. Peki bunun sebebi neydi? Öfke: İki belediye otobüsü kaza yaptığı için durağa yanaşamayan şoför, araç vitesteyken el frenini çekip yolcuları indirdi, kendisi de indi. Arkadaki araçların tepkisine sinirlenip yeniden otobüse binen sürücü öfkeyle el frenini indirince viteste kalan otobüs ok gibi fırlayıp durakta bekleyen onlarca yolcuyu ezdi.
Yani öfke maalesef hem bu tip korkunç kazaların yaşanmasına hem de yolcuların sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kalmasına yol açıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesinin bu konunun üzerine daha çok eğilmesi ve şoförleri daha sıkı bir eğitim ve testten geçirmesi gerekiyor. Yoksa daha kötü şeylerin yaşanmasının önü açılacak ve belediye bu durumdan büyük zarar görecek.
Günün Haberi
Yeni çevre problemi: Işık kirliliği
Çevre kirliliği ve çeşitleri ile başa çıkmayı henüz başaramadık. Ancak duyarsız ve düşüncesiz davranışlar yeni bir kirlilik çeşidini daha doğurdu: Işık kirliliği!
Çevre ve hava kirliliği çeşitleriyle boğuştuğumuz son yıllarda engelleme çalışmalarından tam bir verim elde edememişken, kirliliklere bir yenisi daha eklendi. Uzmanlar, ışık kirliliğinin küresel bir mesele olduğunu söylüyor. Türkiyenin birçok şehrinde ışık kirliliği ölçümü yapılırken, Bursanın da yoğun ışık kirliliği altında olduğu bildirildi.
Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü üyelerinden Doç.Dr. Bülent Aslan, Şеhirlеrdе gесе gökyüzüne baktığınız zaman yıldızlı gök kubbe yerin yıldızsız parlak ışık kubbesi görürsünüz. Bu, ışık kirliliğidir. Işık kirliliği, enerji kaybı demektir. Boşa giden elektrik enerjisidir. Bu, hеr vatandaşı ilgilendirir. Bu durum, çеvrеyе vе bilimsel astrоnоmi çalışmalarına zarar vеrmеktеdir. Işık kirliliği, çözümü yеrеl оlan bir dünya mеsеlеsidir. Bütün gеlişmiş ülkеlеr ışık kirliliğini önlеmеyе çalışıyоr dеdi.
Yоğun ışık kirliliği оlan şеhirlеrdе vatandaşların, özellikle de öğrеnсilеrin gökyüzünü kеşfеdеbilmеlеri için karanlık gökyüzü parkları prоjеlеrinin sürdürüldüğünü bеlirtеn Doç.Dr. Bülent Aslan, Karanlık gökyüzü parkı, insanların, özеlliklе öğrеnсilеrin şеhir ışıklarından uzakta, yıldızlı gökyüzünü sеyrеtmеlеri, gökyüzünü tanımaları vе gökyüzünün fоtоğraflarını çеkmеlеri için kurulmaktadır. Kurulan parklar bütün Türkiyеyе hizmеt vеrесеktir. Gökbiliminе mеraklı hеrkеs, özеlliklе öğrеnсilеr yararlanaсaktır. Tеlеskоpu оlan karanlık gökyüzü parkına gеlip sеmayı, yıldızları, gök taşı yağmuru gibi diğеr gök оlaylarını izlеyеbilесеk, fоtоğraf çеkеbilесеktir. Karanlık gökyüzü parkına kurulaсak tеlеskоpu da kullanabilесеktir diyе kоnuştu.
Işık kirliliğini önlеmеk için kanun çıkarma tеşеbbüslеri olduğundan bahseden Aslan, Bursa inсеlеndi. Bursadaki sоnuçlar, hеr şеhirdе оlduğu gibi yüksеk dеrесеdе ışık kirliliğinin varlığına işarеt еdiyоr dеdi.
Aslan, Bursaya iki karanlık gökyüzü parkı kurulmasının planlandığını da belirtti. (Gaia Dergi)
Gönüllüler koruluk oluşturacak
Facebook üzerinden örgütlenen Roza Fotoğraf Sanatçıları grubu, Torbalı Taşkesikte İzmirli Fotoğraf Sanatçıları Koruluğunu oluşturacak. Ege Orman Vakfı İşbirliği ile yapılacak bu etkinlikte fıstık çamı, kızılçam, mavi ve kara servi, akasya fidanlarını gönüllüler kendileri dikecek. Özel bir levha ile tanıtılacak koruluk tel örgüyle çevrilerek 5 yıl boyunca Ege Orman Vakfı tarafından bakım altına alınacak, çapalanacak, ot temizliği yapılacak. Her fidan için bağış miktarı 5 liradır. Ne kadar fidan dikeceğiniz sizin tercihinizdir. Dikim töreni herkesin katılımıyla Nisan 2016da düzenlenecek ve fidan sahiplerine sertifika ile teşekkür edilecektir...
Ne Nedir?
Nevrotik Bozukluklar (Nevrozlar): Kişiliğin ve uyumun tümünü etkilemeyen, genellikle bunalım ve beden işlevleri üzerine yakınmalarla kendini belli eden ruhsal kaynaklı hastalıklardır.
Tarihte Bugün
1929- Takrir-i Sükun Kanunu yürürlükten kalktı.
1934- Ankara Radyosu yayınına başladı.
1950- Yeni Basın Kanunu tasarısı Meclis'e sevk edildi.
2000- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Kürt kökenli isimlere ilk kez vize verdi.
Günün Sebzesi
Bakla, baklagiller (Fabaceae) familyasına adını veren, gıda ve yem bitkisi olarak tarımı yapılan tek yıllık bir bitkidir. Bu familyada fasulye, bezelye, börülce, mercimek ve nohut gibi proteince zengin taneleri için yetiştirilen diğer sebzeler de yer alır. 'Bakla' sözcüğü Arapça 'ot, yeşillik' anlamındadır ancak Osmanlılarca bakla karşılığı olarak kullanılmıştır, modern Arapçada baklaya ful denmektedir.
Bakla, zengin bitkisel protein ve karbonhidrat içerir. Ayrıca demir ve kalsiyum mineralleri açısından çok zengin olan baklada A, C, B ve B2 vitaminleri de bulunur.
Bakla, bedenin kötü kolesterol düzeyini düşürür, içerdiği insülinle kan şekerini düzene sokar. Yüksek orandaki lifi sayesinde kabızlık çekenlere iyi gelir. Bakla ayrıca, hemoroid ve diğer kalınbağırsak sorunlarında da sağlığa yararlı etkiler sağlar. Tohumlarından yapılan lapa yaralı deri hastalıklarında kullanılıyor. Bakla hazmı kolaylaştırır. İdrar yollarını temizler. Böbreklere oldukça yararlıdır: Böbrek ağrılarını hafifletir, böbrek kumlarının ve taşlarının dökülmesine yardımcı olur. Göğüs hastalıkları ve öksürüğe iyi gelir. Tanelerinde bol miktarda azot ve nişasta bulunur. Lumbago, romatizma, siyatik ve dolama şikayetlerini giderir. Bakla çiçekleri demlenerek (infüzyon) böbrek taşlarının düşürülmesinde çay olarak ve taneleri kaynatılarak (dekoksiyon) idrar arttırıcı olarak kullanılır. Zehirli bileşikler taşımadığından tehlikesizdir. Baklanın kuvvet verici, idrar arttırıcı ve balgam söktürücü özelliği gıda olarak tüketildiğinde de geçerlidir.