Ah şu eril diliniz!
Geçtiğimiz gün gördüğüm, yaşadığım, hayatımız boyunca da sürekli maruz kaldığımız bir konuya değinmek istiyorum bugün: Eril dil
Sosyal medyada gezinirken, bazı konular hakkında yorum yapan insanların eleştirdiği kişilerden farklı davranmadığını görüyoruz sürekli. Misal dün siyasi bir mesele hakkında kadın bir yazara söz söyleyen kişi, bu kadın yazarı yaşanan bir taciz, tecavüz vakasını kullanarak bel altı eleştirmeye çalışmış. Günlerdir tecavüz iğrençtir, tacize hayır diyen insanlar, söz konusu kendilerinden olmayan bir kişi olunca tacizi de tecavüzü de eril dilleriyle birlikte meşru hale getirmeye çalışıyor! Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür?
Bunun yanlış olduğunu, tacizin ve tecavüzün hiçbir zaman meşrulaştırılamayacağını, karşınızdaki insanı sevmeseniz dahi bu söylemlerin çok çirkin olduğunu ifade ettiğim zaman da, okları bana yönelttiler ve aynı eril ve bel altı dili sarf etmeye başladılar! Sırf kadın olduğum, sırf kadın olduğumuz için bu korkunç dile hayatımızın her dakikasında maruz kalıyoruz! Ben özgürlükçüyüm, ben şuyum, ben buyum diyen çoğu insanı eleştirdiğiniz anda içlerinden cinsiyetçi bir faşist çıkıyor ve sizi eril diliyle yaralamaya çalışıyor. İşin üzücü kısmı da kadınlar bile bu eril dilin, düşüncenin tutsağı olmuş bir vaziyette. Önümüzde bir tecavüz haberi var diyelim Bir erkek, bir kadına tecavüz ediyor, sonrasında ise bizim insanlarımız bu habere şu şekilde yorumlar yapmaya başlıyor: -Tecavüz eden kişiye seslenerek- Senin ananın bacının da başına gelsin bu olay. O zaman anlarsın. Burada suçlu tacizci-tecavüzcü kişi iken, bir anda cezayı anne ve abla yani kadın- çekiyor. Günah keçisi tecavüzcü şahıs değil, kadın oluyor! Bu da korkunç bir eril dilin insanlarımıza ne kadar hakim olduğunun en büyük göstergelerinden biri.
ERİL DİLE HAYIR!
Dil gerçekten bu kadar önemli ve etkili mi peki? sorusuna ise feminist düşünür Helene Cixous şu şekilde cevap veriyor: Kültür dediğimiz şey dilden başka bir şey değildir. Bu eril dil sonucunda cinsiyet eşitsizliği perçinleniyor, toplumun her kademesine daha güçlü bir şekilde nüfuz ediyor. Rastlanılan her olayda kadındır hak etmiştir, kadın dediğini döveceksin, kadın kuyruk sallamasa erkek gelmez gibi yorumlarla karşılaşmaya devam ediyoruz. Ve maalesef bunu ben özgürlükçüyüm diyen tipler bile ısrarla yapıyor, yapmaya da devam edecek. Kadını ikincilleştiren, yok sayan eril dil aynı görüşler içinde bile ortaya çıkıyor. Anlattığım olayda eleştiri sahibiyle eleştirilen kişi için hemen hemen aynı şeyleri düşünsek bile, kullanılan çirkin eril dil konusunda ayrıldığımız için bir an ben de ötekileştirilip, cinsiyetçi ifadelere maruz kaldım. Çünkü bir kadın olarak eril dile hayır demeye hakkım yok!
Unutmayın, ötekileştirici, cinsiyetçi her söylem psikolojik şiddet olmasının yanı sıra, fiziksel şiddetin de ilk kademesidir!
Eril dile hayır!
Ötekileştirmeye hayır!
Vicdanlı kalın
Günün Çevre Haberi
Doğa sürprizlerle dolu
World Economic Forum tarafından yapılan araştırma verilerine göre her yıl dünyada yaklaşık 311 milyon ton plastik üretildiği tahmin ediliyor. Muhtemelen 2050 yılına kadar denizlerde balık sayısından fazla plastik göreceğiz ki bizlerden sonraki nesillere de böyle bir imza atarak doğayı emanet edeceğiz. Polietilen tereftalat dediğimiz ve PET olarak bilinen termoplastik malzeme, plastik şişe üretimi için kullanılıyor ve yıllık plastik üretiminin de beşte birini oluşturuyor. Özellikle ısı altında paketleme işlerinde plastiğin güçlü ve dayanıklı olması onu ideal bir malzeme yapıyor. Dünyada en çok kullanılan malzemelerden olmasının sebeplerinden biri bu olsa da doğada ayrıştırılması da yine aynı özelliğin sonucu olarak çok zorlaşıyor ve yüzlerce yıl sürebiliyor. Yakın zamanda keşfedilen ve Ideonella sakaiensis adıyla hayatımıza giren bakteri türünün ise PET şişeleri yiyerek beslendiği gözlemlendi. Japon araştırmacılar tarafından, geri dönüşüm tesislerinden toplanan 250nin üzerinde PET örneklerinde yapılan incelemelerde bakterilerin bıraktığı enzimlerin plastiği yıkabildiği ortaya konuldu. Bakterilerin keşfedilmesini araştırmacılar bir ilk adım olarak görüyor ve plastik atıklarının azaltılması için bakterilerin ürettikleri enzimler üzerinde yapacakları çalışmalar neticesinde çok daha etkili bir metodun bulunabileceği umuyorlar. (Gaia Dergi)
Günün Haberi
111 yaşında bir kalem
Faber-Castell, 30 Mart Dünya Kurşun Kalem Gününde, 111 yaşına basan ünlü kurşun kalemi Castell 9000in doğum gününü kutluyor.
Castell 9000, ünlü bilim-kurgu karakteri E.T.den, Günter Grassın illüstrasyonlarına 111 yıldır dünya çapındaki sanatçılara ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Yeşil rengi ile herkesin yakından tanıdığı ve 111 yıldır sanatçılara esin kaynağı olan Castell 9000 doğum gününü, Faber-Castellin ilk hayranlarından biri olan ünlü ressam Vincent Van Goghun da doğum günü olan 30 Mart Dünya Kurşun Kalem Gününde kutluyor. 1905 yılında kullanıcılara sunulan Castell 9000i kullanma şansı bulamasa da, Van Gogh 1883te yazdığı bir mektupta Faber-Castellden aldığı bir kalemden övgüyle bahsediyordu: Sana Faberde bulduğum bir kurşun kalem çeşidinden bahsetmek istiyorum. İdeal bir kalınlığa sahip ve oldukça yumuşak, mükemmel bir koyuluk veriyor, marangoz kalemlerinden daha üstün bir kalitesi var ve büyük çalışmalar için uygun.
Efekt sanatçısı Carlo Rimaldi, Castell 9000den aldığı ilhamla milyonlarca sinemaseverde iz bırakan, garip uzaylı karakter E.T.yi yarattı. Nobel Edebiyat Ödülüne sahip yazar ve illüstratör Günter Grass da çiçeklere süslenmiş bir buket kalemi gösteren suluboya resmi gizemli hatlarla süsledi: Arzu edilen kelimeler. Bütün kalemler bilendi. Ama hâlâ dile getirilmeyenler var. Alman performans ve heykel sanatçısı Joseph Beuys ise Castell 9000i bir eserinde ünlem işareti gibi konumlandırarak, kalemi yaratıcı bir sanat eserine çevirdi.
Günün Etkinliği
İzmir Kent Kültürü ve Sanat Dergisi ile Konak Belediyesi Kültür Müdürlüğünün beraber düzenlediği Çarşamba Toplantılarının bu haftaki konusu Srebrenicayı unutma. Fotoğraf gösterisi ve söyleşi şeklinde Türkan Saylan Kültür Merkezinde saat 19.00da düzenlenecek etkinliği A. Beyhan Özdemir sunacak.
Tarihte Bugün
1957- Kıbrısta gerginliğin tırmanması üzerine Adada sokağa çıkma yasağı konuldu.
1968- Türkiyede ilk böbrek nakli, İstanbulda Doktor Atıf Taykurt ve ekibi tarafından gerçekleştirildi.
1973- Vietnam Savaşı: ABDnin son birlikleri de Güney Vietnamdan ayrıldı.
1989 Londrada dünyanın ilk tüp beşizleri doğdu.
Günün Atasözü
Karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar: Çalışma imkanı varken çok çalışmak gerekir. Böylelikle çalışılamayacak günler için geçimini sağlayacak para elde edilmiş olur.
Ne Nedir?
Sanat Bilgisi: Sanatçı özne (sübje)nin, nesnel dünyayı, estetik duygusu oluşturacak biçimde kendinden bir şeyler katarak yeniden yaratmasıyla sanat bilgisi oluşur.