Yalnızlık ve Sputnik Sevgilim
20. yüzyılın en başarılı ve en önemli yazarlarından birisi olan Haruki Murakami, kitaplarını okuyan herkeste derin bir yer bırakıyor
Satır aralarında insanı vuran mesajlar veren, okuyucunun kitaplarında yer alan tüm karakterlerle kendisini özdeşleştirmesini sağlayan Murakami, bu zamana kadar yazdığı her romanla ses getirmeyi başardı. Kendisini okumaya başladığımdan beri ben de onun dünyasında yaşamaya alıştım. Karakterlerinde kendimden bir şeyler buldum, romanlarda yer alan mekanları gezdim. Tüm tasvirleri sanki bir film izliyormuşçasına gözümün önüne getirdim. Son olarak okurken çok etkilendiğim Sputnik Sevgilim kitabının ufak bir analizini sizlerle paylaşmak istiyorum.
YALNIZLIK!
Haruki Murakaminin eserlerinden biri olan Sputnik Sevgilim kitabının, aslında tam olarak ne hakkında olduğunu dile getiremesek bile, yalnızlığın etkilerinin bu kitapta fazlaca hissedildiğini söyleyebiliriz. İnsanların birbirleri üzerindeki etkisini görebileceğimiz kitapta, herkes kendi yaşamından birer parça bulabilecektir. Kitap ilk bakışta K, Sumire ve Miu karakterleri arasındaki aşk üçgenini anlatıyor gibi görünse de, işin aslı karakterlerin yalnız kaldıkları zaman nasıl oldukları ile alakalıdır. Karakterlerin kendisiyle, yaşadıkları ile olan mücadelesi kitabın en çok dikkat çeken ve beni içine alan detaylarından birisiydi. Bunun yanı sıra neredeyse her sayfada hissettiğimiz yalnızlık duygusu, içten içe yaşamlarımızdan birer parçayı kurgu romanda görmemizi sağlıyor.
Açıklanmayan olaylar ve Sputnik Sevgilim
Murakaminin her romanında yaptığı gibi bu kitapta da ucu açık bırakılan ve yazar tarafından okuyucuya anlatılmayan detaylar bulunmakta. Hatta bu detaylar, kitabın en can alıcı noktasını oluşturuyor bile diyebiliriz. Açıklanamayan olaylar okuyucuya bir rüya anlatısı gibi gelse de aslında detaylara inildiği zaman gerçekçi kısımlarını da rahatlıkla görebiliriz. Örneğin karakterlerden Miu, kitabın bir bölümünde dönme dolaptan kendi evini dürbünle izlerken, bir anda kendisini evin içinde görüyor. Ben buradaysam, oradaki kim? şeklinde bir düşünceye kapılan Miunun bu halini, olağanüstü bir durumdan ziyade, yapmayı istemediği bir şeyi yaparken kendisine dışarıdan başka bir gözle bakması şeklinde yorumlayabiliriz. Ama kimi insanlar da bu kitabı okurken, olan her şeyi doğa üstü görebilir; eh buna da ne Murakami ne de başkaları karşı çıkamaz
Sputnik Sevgilimde karakterler, inanılmaz bir biçimde gerçekçi ve iyi tanıtılıyor. Karakterlerin iyi olduğu yönlerden, karakter kusurlarına kadar birçok detay bizi kolaylıkla ele geçiriyor. Her karakter, başına gelen bir olaydan ötürü kendisini sorgulamaya ve işin sonunda Ben kimim gibi garip bir hisse kapılıyor. Zaman zaman bizler de yaşadığımız olaylar karşısında kendimizi tanımıyor, değişimlerimizi sorgulayabiliyoruz. Murakami, bu kurgusuyla bizleri, içimizde aslında bu zamana kadar fark etmediğimiz noktalarımızı bulmaya ve onları sorgulamaya itiyor.
HAYAL DÜNYASINDA KALIYORUZ
Murakaminin yazım tarzı akıcı ve zahmetsizdir. Bizi kitabın sonunda kendi başımıza bırakır, hayal etmemizi ister. Sumirenin de dediği gibi, İnsan hem ciddi bir şekilde düşünmemek, hem de çarpışmadan kaçınmak için ne yapsa iyi olur? Yanıt, rüya görmek. Rüya görmeye devam etmek. Rüya alemine girip oradan çıkmamak. Sonsuza dek rüya aleminde yaşamak.
SPUTNİK NE ANLAMA GELİYOR?
Sputnik, dünyanın ilk yapay uydusu olmasının yanı sıra ayrıca Rusyada yol arkadaşı anlamına gelmektedir. Uzayın derinliklerinde yalnız başına bir uydu hayal edin İşte Sputnik Sevgilimin ifade ettiği şey benim için budur. Okumanız dileğiyle.
kadar güzel görünüyorduk. Gerçekte ise, tek başımıza uzaya hapsolmuş, hiçbir yere gidemeyen tutsaklar gibiydik. Ancak iki uydunun yörüngeleri tesadüfen kesişince bir araya gelebiliyorduk. Hatta birbirimize duygularımızı bile açabilirdik. Sadece bir anlığına. Hemen sonraki an ise mutlak bir tek başınalığa doğru savrulacaktık. Günün birinde yanıp yok oluncaya dek.
Günün Haberi
Cassini atmosfere temas etti
Şimdiden efsane uzay araçlarından biri olarak tarihe geçen Cassini uzay aracı Satürn'ün atmosferine temes etti. Artık son 5 dalışını gerçekleştireceği son döneme giren araç, bu kapsamda ilk dalışını pazartesi günü gerçekleştirdi.
Satürn'ün atmosferinin en üst katmanına bin 600 km kadar yaklaşan araç, atmosfere temas etmeyi başardı. İlerleyen dalışlarda eğer araç atmosfere daha derin temas etmeyi başarırsa araç yavaşlayacak ancak iticiler devreye girecek. Cassini'nin son görevlerinden biri de Satürn'de bir günün kaç saat sürdüğünü tespit etmek. Günümüze kadar yapılan gözlemlerle Satürn'de gündüzler 10.5 saat olarak hesaplandı ancak bu rakam net değil. Cassini son dalışını 15 Eylül'de yapacak ve tarih olacak. Son dalışta Cassini uzay aracı Satürn'ün atmosferinde yanacak. Son fotoğraflar daha şimdiden merak ediliyor. (Haber Uzay)
Günün Vegan Tarifi
Bezelye Burger
Malzemeler:
Ayıklanmış taze bezelye
Bezelyenin dörtte biri kadar haşlanmış kinoa
Rendelenmiş ya da küçük küçük doğranmış kuru soğan
Sarımsak
Tatlı ekşi sos
Soya sosu
Himalaya tuzu
Kekik
Karabiber
Kimyon
Zeytin yağı
Un (Nohut unu da olabilir, beyaz un da)
Jelleşmiş Chia
Bezelye Burger Yapılışı:
Öncelikle bezelyeleri ve kinoayı ayrı ayrı tencerelerde haşlıyoruz. Daha sonra bezelyeyi iyice ezerek püre kıvamına getiriyoruz. Haşlanmış kinoayı bezelyelere ekleyerek iyice karıştırıyoruz. Daha sonra bir tavaya zeytinyağı ekleyerek soğan ve sarımsağı kavuruyoruz. Bu adımdan sonra ise soğanların içerisine soya sosu ve tatlı ekşi sosla beraber baharatları da ekleyip biraz daha kavuruyoruz. Bu karışımı bezelye ve kinoa karışımına ekleyip içerisine jelleşmiş Chia tohumu ve göz kararı un ekleyip iyice yoğuruyoruz. Köfte kıvamına varana kadar un ekleyebilirsiniz. Böylece bezelye burgerlerimiz pişirirken dağılmayacak. Bu harcımıza köfte şekli verdikten sonra ister tavada kızartın, isterseniz de ızgarada. Burger ekmeği, dilim soğan, domates ve dilediğiniz sosları ekleyerek muhteşem bir burger yapabilirsiniz. Şimdiden afiyet olsun.