Geçtiğimiz gece Fransanın başkenti Pariste 6 ayrı bölgede, art arda silahlı ve bombalı saldırılar düzenlendi. Bir konser salonunda rehin alınan yaklaşık 100 kadar sivil ise polis operasyonuna rağmen saldırganlar tarafından teker teker öldürüldü. Avrupanın göbeğinde yaşanan bu terör saldırısını ise 3 gün önce Lübnanda yaşanan terör saldırısında olduğu gibi IŞİD üstlendi.
IŞİDe NATO destekli hava saldırılarının en büyük müttefiklerinden olan Fransanın göbeğinde böyle bir olayın yaşanması, dünyada terör konusunu daha fazla sorgulamamızın zamanının geldiğini gösteriyor. Ortadoğuda yaşanan IŞİD zulmüne yeteri kadar ses çıkarmayan Batı ülkeleri, cihat anlayışında olan bir terör örgütünün bir sonraki hedefinin kendileri olacağını nasıl tahayyül edemedi benim de aklım bunu almıyor. Charlie Hebdo katliamından sonra İslami terör arttı söyleminde bulunan Batı ülkelerinin, daha geniş güvenlik önlemleri alması gerekirken böyle bir olayın yaşanması kabul edilebilir gibi değil. Emperyalist batı güçlerinin Ortadoğuyu karıştırmak amacıyla uzun zamandır el altından besleyip büyüttüğü bu tip terör örgütleri, hele de vahşi bir cihat anlayışına sahipse elbette saldırılarını sadece Ortadoğu ile sınırlamayacaktı.
Peki nedir bu İslami terör? Neoconların* literatüre kazandırmış olduğu İslami terör kavramı, dünya üzerinde 11 Eylül saldırılarından sonra daha çok kullanılmaya başladı. Batının silahları, mühendisliği ve sermayesi ile beslenen bu terör anlayışı uzun yıllardır Ortadoğuyu, rant uğruna kan gölüne çeviriyor. Terörü dinle, ırkla bağdaştırmak gerçekten büyük bir saçmalık. Nasıl, İsrailin Filistinlilere karşı uyguladığı zalim tutumlara Yahudi terörü demiyorsak (ki onlar da bunu dinlerinde geçen kutsal topraklar uğruna yapıyor) IŞİD gibi terör örgütlerinin saçma cihat anlayışlarını da İslami terör olarak nitelendirmemeliyiz. Bunu bu şekilde nitelendiren Batının bu konudaki tek derdi maalesef İslam dinini kötü göstererek, bu dinin bulunduğu coğrafyanın nimetlerinden faydalanmaktır.
Şu an dünyanın içinde bulunduğu duruma 3. dünya savaşı da diyebiliriz, postmodern savaş da. Çünkü tarihte yaşanan diğer savaşlardan oldukça farklı bir içerik görüyoruz. Yapılan saldırılar tabi ki korkunç ama bunların hepsinin bir plan dahilinde olduğunu görmemek de büyük körlük olacaktır. Bundan bir kaç gün sonra Fransa, NATO ile iş birliği yaparak, Suriyeye girecek ve bu saldırıları kirli siyasetine alet ederek, yapacağı şeyleri meşrulaştıracaktır. Ya da 11 Eylül saldırılarından sonra ABDnin çıkardığı patriot act diye bilinen ve iç denetim organlarına, FBI ve CIAe yüksek derecede gözetleme ve denetim imkanı sağlayan vatanseverlik yasası gibi bir yasa çıkararak, ülkesindeki Müslüman kimliklere yapacağı eylemleri meşru bir zemine oturtabilir. Bu da demokratik ve özgür diye önümüze sunulan mükemmel (!) Batıda birçok hak ihlalini görebileceğimize işaret eder. Kısaca filler tepişirken olan yine çimlere olacaktır. Batı şu an kendi ayağına kurşun sıkabileceği tehlikeli bir oyun peşinde. Bunun sonucunda ise olan yine sivillere oluyor. Keza Batının İslami terör diyerek yaftaladığı görüşler, kendi içlerinde de farklı formatlarda karşımıza çıkıyor. Şu sıralar Avrupanın birçok ülkesinde radikal sağ hortlamış, göçmenlere ve mültecilere insanlığa sığmayacak davranışlarda bulunmaktadır. Örneğin, geçtiğimiz geceki Paris saldırısından hemen sonra Fransada bulunan bir mülteci kampı ateşe verildi. Bu tip olayları maalesef önümüzdeki günlerde daha çok duymaya başlayacağız.
Eğer bir an önce barış isteyen insanlar birleşmezse, bundan sonra artık hep savaş konuşulacak, dünya tehdit altındadır naraları atılarak, korku kültürü yaygınlaştırılacak. Barış isteyen insanlar öldürülecek, devletler rant için, sermaye için kapışırken olan küçük çocuklara olacak. Doğa talan edilecek, ufak bir yeşilliğe bile muhtaç kalacağımız günler gelecek. Demokrasi adı altında ise birçok zulüm uygulanacak
Bir daha böyle korkunç katliamların yaşanmaması dileğiyle Barış içinde kalın.
*Neocon: Neo Conservative/Yeni Muhafazakarlar