Küçük Aylanın cansız bedeninin karaya vurmasından sonra, Zeynep Kurmus Hurbas isimli bir vatandaş, mış gibi yapmaya devam edip edilmediğini sorguladı. Üzülüp ertesi gün hala hiçbir şey yapmıyorsanız içinizi sorgulayın diyen Zeynep, hepimizin elini taşın altına koyması için işe yarar bir liste hazırladı. Mültecilere yardım eden birçok dernek, kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin ulaşım bilgilerini paylaşarak, daha fazla Aylan ölmesin diye herkesi yardım etmeye çağırdı.
Ben de Zeynepin mış gibi yapma meselesine Slacktavism kavramını açıklayarak değinmek istiyorum. Slacktavism, İngilizcede Slacker (Tembel, uyuşuk) ve Activism (Eylemcilik) sözcüklerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş, sosyal medya ile yaygınlaşan eylem biçimidir. İnsanların bir şeyler yapıyor, bir şeylere ses çıkarıyor gibi görünerek kendilerini rahatlatma ihtiyaçlarını ifade eder, kısaca mış gibi yapma söylemini karşılar. Argo dilde karşımıza çıkan Klavye başında dünyayı kurtarmaktır, Slacktavism.
Düşünün, yolda bir mülteci çocuk görüyorsunuz, karnı aç yiyecek bir şeyler istiyor sizden (yardım gücüne sahip olmanıza rağmen) yanından geçip gidiyor, eve vardığınızda ise bir tweet atarak duruma lanet ediyorsunuz. İşte tam olarak Slacktavism kavramını karşılayan bir hareket. Kişinin sosyal medyanın gücünü doğru kullanmayarak, sadece içini rahatlatmak amacıyla yaptığı bir şey. Bunları rozet takmak, profil fotoğrafını güncel duruma göre değiştirmek ya da imza kampanyalarına katılmak anlamında da genişletebiliriz. Slacktavistler, sokağa çıkarak eylemlere katılmak, yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını karşılamak yerine, internet üzerinden çeşitli konular hakkında yorum yapmayı tercih ederek, aslında hiçbir şey yapmamış oluyorlar.
Türkiyedeki mültecilerin sıkıntılarını da bu bağlamda inceleyecek olursak, bu tarz bir çelişkiyi sürekli görmekte olduğumuzu söyleyebiliriz. Mütemadiyen şehirlerindeki mültecilerden yakınan, Suriyeli çocukları tartaklayan insanlar, Aylanın cansız bedeninin kıyıya vurmasına sosyal medyadan geniş tepkiler verdi. İmza kampanyaları, profil fotoğraflarının değiştirilmesine kadar pasif ve riyakar diyebileceğimiz bu eylemler, kişilerin vicdanını rahatlatma çabasından başka bir şey olmadı.
Şu an tüm dünyayı ilgilendiren mültecilerin dramı, klavye başında oturarak yaşananları lanetlemekle giderilmeyecek. Herkesin bir şekilde elini taşın altına koyması gerekiyor ve bunun için Zeynep arkadaşımızın da belirttiği gibi birçok yol var ve bunlar zor değil. Örneğin İzlandada 12 bin aile, Suriyeli mültecilere kapılarını açmak için başvuruda bulundu, Macar halkı, mültecilerin Macaristandaki geçiş noktalarına gelerek burada yardımlarda bulundu. Bunlar aslında çok basit şeyler, herkes gücü yettiği şekilde yardımda bulunduğu zaman mültecilerin yaşadığı dram bir nebze de olsa azalacaktır.
Ne demiş Gil Scott, Evde oturmayacaksın dostum, ekranın karşısına geçip ayaklarını uzatamayacaksın, çünkü devrim televizyondan yayınlanmayacak