Ülkemizde bazı şehirlerdeki belediyeler, sokak hayvanları için örnek projeler oluşturuyor. Örneğin Samsun’da iki yıllık çalışması sonucunda tüm belediyelere örnek olacak bir çalışmaya imza atılmıştı. Bundan 2 sene önce faaliyete geçen “Kedi Kasabası”, hasta sokak kedilerine ev sahipliği yapıyor, onların tedavilerini üstleniyor. Bununla beraber bu bölge kedilere rahat bir yaşama ortamı sunuyor.
İzmir’de de sokaklarda yaşan tüm hayvan dostlarımıza bu tip projeler oluşturularak destek olunabilir. Birçok boş alanın olduğu kentimizde bu tip projelere imza atmak aslında hiç zor değil. Ama maalesef ne İzmir Büyükşehir Belediyesi ne de ilçe belediyeleri bu tip projelere sıcak bakmıyor. Kaldı ki ilçelere yerleştirilen otomatik su kapları bile pislik ve yosun içinde. Bunların ne bakımı yapılıyor ne de sözde otomatik olan kaplara su doluyor.
Bir diğer mesele ise bu tip çalışmaların sadece şehrin görünür yerlerine yapılması. Örneğin yaşadığım ilçe olan Buca’da sadece belli başlı yerlerde su ve mama kapları bulunuyor. Hatta neredeyse 3-4 sene önce Buca Kuruçeşme Mahallesi’nde yerinden sökülen mama kabının, yerine geri koyulması için yaptığım başvuruya “halledeceğiz” minvalinde bir mesaj atan belediye, bu konuda herhangi bir adım atmadı!
AMBULANS SAYISI YETERSİZ
Tüm belediyeler maalesef bu konuda fazlasıyla duyarsız. ‘Can dostlarımız için çalışmalar’ yapıyoruz konulu basın bültenlerini sürekli olarak geçen belediyelerin bu çalışmalarının çoğunu yaşarken göremiyoruz. Örneğin ‘Hayvan Ambulansı’nı çağırdığımız zaman telefonlar ya meşgul çalıyor ya da oraya ancak 2-3 saat sonra gelebiliriz cevabını alıyoruz. Acil bir durumda bu hayvanları veterinere ulaştırmıyoruz! Bu yüzden ambulans sayısının da bir an önce çoğaltılması gerekiyor. Çoğu barınakta ve ilçelerde akşamüstünden sonra ise nöbetçi veteriner bulunmuyor. Belediyelerin, acil durumlar için veterinerleri mutlaka dönüşümlü olarak çalıştırması gerekiyor. Belediye bu çalışmalara ve projelere bir an önce hız vermeli. Çünkü sokakta yaşam mücadelesi veren o hayvanların bizden hiçbir eksiği yok. Biz nasıl yaşıyorsak onlar da o şekilde yaşamalı. Adaletli sistem bu tip bir düşünceyi gerektirir.
İŞ BAŞA DÜŞÜYOR
Yerel yönetimlerin bu konudaki girişimlerinin yetersiz olması, sokak kedileri ve köpeklerinin bu sokaklarda yaz kış acı çekmesine neden oluyor. Beslenme odaklarının sürekli boş olması, kedi ve köpeklerin barınma ihtiyaçlarının hiçbir şekilde giderilememesi; hayvanların soğukta üşümesine, aç kalmasına ve belki de hayatlarını kaybetmesine neden oluyor. Yazın ise hayvanlar bir yudum su bulamayacak duruma geliyor. Aslında yerel yönetimlerin bu işe el atması ile sokakta yaşayan canların hayatlarını kurtarmak, onların yaşamlarını daha iyi şartlarda sürmesini sağlamak çok basit. Her sokak başına yerleştirilecek kulübeler ve beslenme odakları ile sokak hayvanlarının soğuk kış günlerini kolayca atlatmasını sağlayabiliriz. Bu tip girişimlerin maliyeti de yerel yönetimlerin bütçesine zorluk çıkaracak şeyler değil. Ama hiçbir şekilde atılmayan bu adımlar yüzünden, iş yine gönüllülere düşüyor.
Burada da şöyle bir sorun ortaya çıkıyor: Gönüllülerin büyük bir çaba ile hazırladığı kulübeler, kendini bilmezler tarafından ya çöpe atılıyor ya da çalınarak hurdacıya satılıyor. Bunun yanı sıra sırf kendi egosunu tatmin etmek için o kulübelere zarar veren insanlar da var. Devletin ya da yerel yönetimlerin bu tip eylemlere yaptırım uygulamaması da sorunun büyüyerek devam etmesine neden oluyor.
Umarız ki bu yerel seçimlerden sonra başa gelecek belediye başkanları bu konuya eğilir…