Temmuz ayında ne okuyalım?
Geçtiğimiz haftalarda size aylık olarak kitap önerileri yapmaya başlamıştım. Temmuz ayı için de birkaç önerim bulunmakta. Umarım bu güzel kitap önerileri ile yaz aylarınızı daha güzel ve heyecanlı bir biçimde geçirebilirsiniz. Yine önceki ayda da yaptığım gibi bir adet Haruki Murakami kitabını sizlerle paylaşacağım. Benim için önemli olan bu yazarın her kitabı şaheser niteliğinde. Eğer hiç okumadıysanız gerçekten çok şanslısınız çünkü önünüzde okuyacak bir sürü güzel kitap bulunuyor.
Sahilde Kafka / Haruki Murakami
Benim için adeta sanat eseri olan bu kitap hem yazım diliyle hem de anlattıklarıyla sizleri büyüleyici bir dünyaya çekiyor. Kafka Tamura adlı bir karakterin başından geçenlerin anlatıldığı kitapta Tamura’nın on beş yaşına girmesi ile beraber evden kaçmasıyla hikaye başlar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni ise babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir “düzenek” gibi içine yerleştirdiği kehanet her daim onun peşinde olacaktır. Bu kitap baştan sonra metaforlarla doludur ve aslında her okuyan bu metaforlar içerisinde kendisinden bir şeyler bulacaktır. Kitapta anlatılan hikayelerde diğer gerçekçi romanlarda olduğu gibi bir olay ya da düşünce dikte edilmez. Okur bu kitabı okurken özgürdür. Belki de bu yüzden benim için bu kadar önemlidir.
Uğultulu Tepeler / Emily Brontë
Uğultulu Tepeler her ne kadar bir aşk romanı olarak tanıtılsa da aslında bu kadar da sığ bir kategori içerisine hapsetmek haksızlık olur. Uğultulu Tepeler’de aşktan ziyade hırs ve nefret de ciddi anlamda ele alınmakta ve bana kalırsa kitabın temelini oluşturmaktadır. Kitabın konusu ise şu şekildedir: Uğultulu Tepeler olarak adlandırılan evin sahibi Earnshaw, bir gün eve 6 yaşında bir oğlan çocuğu ile döner. Bu çocuğun kimsesi yoktur ve adını Heathcliff koyar. Heathcliff , Earnshaw’ın kızı Catherine ile yakınlaşır. Çocukların büyümesi ile beraber ise asıl olaylar başlar.
Çavdar Tarlasında Çocuklar / J. D. Salinger
İnsanın başına gelebilecek meselelerin tümünü ergenlik, yetişkinlik ve çocukluk üçgeni içerisinde ele alan kitapta, temel olarak yozlaşmaya ve sahtekarlığa dikkat çekilmek istenmiştir. Birincil tekil ağızdan anlatılan romanda ana karakterimiz 17 yaşındaki Holden’dir. Umursamaz görünen ve tüm kurumlara karşı çıkan Holden, kendince dünyaya bir savaş açmaktadır.
Kırmızı Pazartesi / Gabriel García Márquez
Gabriel García Márquez'in 1981'de romanı olan Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsünü anlatıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği kitabın ilk satırlarından belli oluyor. Bu kitap sadece basit bir cinayet öyküsü değil aynı zamanda insanların ortak davranış biçimlerini de almasıyla öne çıkıyor.
Aylak Adam / Yusuf Atılgan