Total Liberation olarak karşımıza çıkan Topyekün özgürlük kavramı, insanın, doğanın ve hayvanların birlik olup kendilerine karşı çeşitli baskı ve boyun eğdirme politikaları uygulayan, kapitalist ve endüstriyel devlete karşı çıkma biçimidir. Topyekün özgürlükte, ön planda insan merkeziyetçiliği yerine, merkeziyesizlik ya da doğa merkeziyetçiliği vardır. Doğanın kurtuluşu ile tüm canlıların kurtulup özgürleşebileceğini ifade edebileceğim bu kavramın ana teması ise, türcülüğe karşı çıkmaktır.
Bu kavramı hayvan özgürlüğü konusunu ön plana alarak ele almak, bütün problemlerin direkt temeline inmemizi sağlayacaktır. Çünkü hayvanlar, bütün sömürülen sınıflar ve köleler arasında en eski olan türdür. Birçok görüşe göre, doğaya ve hayvanlara uygulanan şiddet, insanın insana uyguladığı şiddetin temelini oluşturmaktadır. Hayvanı tahakküm altına alan insan, kendi türünü üstün gördüğünden, türler arasında ayrımcılık yaparak, diğer tüm ayrımcı politikalara da kapılarını aralamış oluyor. Cinsiyet, kimlik, inanç, ırk gibi ayrımcılıkların altında, insanın kendinden farklı olanlara tahakküm uygulama isteği yatıyor. İnsanoğlunun bu bencil davranışı, kapitalist sistemin de git gide daha güçlenmesine yol açıyor. Tüm bunlara baktığımız zaman, bir aktivist, kadınların ya da emekçilerin hakkını savunurken, hayvanların hakkını savunmayı geri plana atamaz ya da görmezden gelemez. Eğer bunu yaparsa da muhtemelen başarısız olur çünkü bütün bu tahakküm politikaları birbiriyle ilişkili, birbirinden ayrılamaz bir şekildedir. Kısacası tüm bu ayrımcılıkların altında, sadece insanları ilgilendiren sınıf toplumu meselesi değil de hiyerarşi meselesi yatmaktadır. Hiyerarşi, farklılıkları, üstünlük ya da tam tersi astı olarak görmesiyle birlike bunları sıraya sokmayı ifade eder. Doğayı takahhüm altına alan insan yavaş yavaş hiyerarşik yapıya da kendini vermeye başladı ve bu durum şimdiki iktidarların bize zorla empoze ettiği kapitalist sisteme evrildi. Total Liberation kavramında, kapitalist sistemin olduğu yerde hiyerarşi vardır, hiyerarşinin olduğu yerde de eşitlikten bahsedemeyiz denilir. İktidarın yarattığı ilişki biçimlerini, baskı sistemlerini hayattan silerek, ırklara, kimliklere, türlere ve cinsiyetlere yapılan ayrımların son bulması gerektiği ifade eden bu düşünce ile, bize sunulan sisteme karşı çıkarak, iktidarlar için ölmek ya da ölmeyi, sermayenin gücünü, sınırları ve modern köleliği hayatımızdan çıkarabiliriz. Bu yüzden bütün yeryüzüne özgürlük demek için öncelikle hayvanları özgürlüğe kavuşturmalıyız. Doğanın ve hayvanların özgürleşmesi ile insanlar da özgürleşecek, tüm ayrımcı politikalar tarihin karanlık sayfalarına gömülecektir.
-İnsanlar hayvanları öldürdükçe, dünya üzerinden cinayet, kan dökme ve savaşlar kalkmayacaktır. (Pisagor)