CHP İzmir’de son günlerde yaşananlara bakınca insanın aklına tek bir soru geliyor:
“Bu partide gerçekten demokrasi var mı, yoksa hâlâ kulislerin karanlık koridorlarında mı yönetiliyor her şey?”
İzmir İl Kongresi öncesi yaşanan aday trafiği, adeta politik bir pembe diziye döndü. Başrolde kim var belli değil, senaryoyu kim yazıyor bilinmiyor ama her bölümde bir “vazgeçildi”, bir “ikna edildi”, bir “görev verilecek” cümlesi mutlaka geçiyor.
Daha düne kadar “aday Şenol Aslanoğlu olacak” deniyordu. Cezaevindeydi, sonra ev hapsine geçti. Tam “CHP İzmir’de kartlar yeniden karılıyor” denirken, Buca İlçe Başkanı Çağdaş Kaya’nın ismi kulislerde dolaşmaya başladı. Derken bir gece yarısı operasyonu… CHP’nin basın sözcüsü Deniz Yücel ile birlikte İl Binası’na giden Kaya, Özgür Özel’in telkinleriyle (!) adaylıktan çekiliyor.
Sabaha karşı olan oluyor:
Özgür Özel’in işaret ettiği isim, Çağatay Güç.
Daha önce Aliağa Belediye Başkan adaylığını koymuş, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevindeyken istifa edip şimdi “genel merkezin adayı” olarak sahneye çıkıyor.
Evet, sahneye… Çünkü bu tablo artık bir seçimin değil, bir sahne performansının parçası gibi.
CHP Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin de soluğu İzmir’de alıyor. İlk durağı Aslanoğlu’nun evi. “Bak Şenol, genel merkezin tercihi Çağatay Güç. Senin için Ankara’da güzel bir görev düşünülüyor” diyerek meseleyi tatlıya bağlıyor.
Ne güzel değil mi? “Demokrasi” denilen o büyülü kelimenin yerini artık “ikna turları” almış durumda.
Peki kim karar veriyor?
Delegeler mi? Hayır.
İl örgütü mü? Hayır.
Parti tabanı mı? Hiç değil.
Karar Ankara’da veriliyor, İzmir’de sadece uygulanıyor.
Tabelada “Cumhuriyet Halk Partisi” yazıyor ama içerideki uygulama “Cumhuriyetin Halkı Hariç Partisi” gibi.
İzmir gibi CHP’nin kalesi olan bir şehirde bile, parti içi demokrasi bu kadar törpülenmişse, sıradan bir üye neye inanacak?
Sandık var ama yarış yok.
Aday var ama seçim yok.
Olan sadece görevli delegelerin imza maratonu.
Sandık kurulacak, tek adaylı bir seçim yapılacak. Kimin kazanacağı belli ama kimin kaybedeceği de…
Kaybeden yine demokrasi olacak.
CHP yıllardır “ülkede demokrasi yok” diye meydanlarda haykırıyor. Haklılar… Ama önce kendi evlerinin önünü süpürmeleri gerekmiyor mu?
Yoksa İzmir’de oynanan bu tek perdelik tiyatro, Türkiye’ye nasıl “örnek demokrasi” diye anlatılacak?
Belki de partinin yeni sloganı şöyle olmalı:
“Seçim değil, atama; demokrasi değil, danışıklı dövüş!”