Çocukluğumun en heyecanlı günlerinden biriydi İzmir Enternasyonal Fuarı. Ağustos ayı gelir, Kültürpark’ın kapısından içeri adım attığımda bir anda başka bir dünyaya geçerdim. Renk, ışık, müzik, kalabalık… Her köşede bir yenilik, her stantta bir sürpriz… Dünyayı İzmir’e getirirdi fuar.
Ama bugün… O ihtişamdan eser yok.
Bir zamanlar dev şirketler yarışırdı, kim daha büyük, kim daha dikkat çekici stand kuracak diye. Otomobil firmaları, elektronik markaları, gıda devi uluslararası şirketler… Her biri ayrı bir şov sunardı. Türkiye’nin sınırlarını aşan bir fuardı İEF. Biz çocuklar için stantlarda bedava dağıtılan minik hediyeler bile birer hazineydi. Lunaparkın renkli ışıkları, sahne gösterileri, gün boyu süren konserler… Her köşe ayrı bir maceraydı.
Şimdi? Stantlar küçüldü, katılımcılar azaldı, etkinlikler sınırlı. Büyük şirketler ya yok ya da sadece sembolik olarak yer alıyor. Ekonomik krizin faturası fuara da kesilmiş. Bütçeler dar, yatırım yapmak riskli görülüyor. Dijital dünyada sosyal medya paylaşımlarıyla yetiniliyor. Ama o Instagram fotoğrafları, o gerçek kalabalığın verdiği heyecanı hiçbir zaman veremez.
Elbette hâlâ bir değeri var. İzmir’in simgesi hâlâ ayakta, nostaljik bir cazibesi hâlâ var. Ama o büyü, o heyecan yok artık. Fuarın bir zamanlar Türkiye’nin vitrini olduğunu hatırlamak hüzün veriyor.
34 yaşındayım. Daha dün gibi hatırlıyorum o günleri: Ailemle gidip dev stantlarda kaybolduğumuz, elimize geçen her promosyonu kapmak için yarıştığımız günleri… Akşamüstü gün batarken, Kültürpark’ta çimenlerde oturup dondurma yerken fuarın sesini, ışığını izlediğimiz o anları… Şimdi dolaşırken sadece boş alanlar ve sessiz stantlar karşılıyor insanı.
Fuar hâlâ ayakta. Ama sadece ayakta olmak yetmez. O eski ruhunu yeniden kazanması için cesur adımlar atılması gerekiyor. Yeni nesil katılımcılarla, teknolojiyle, dijital pazarlama ile desteklenmeli, etkinlikler genişletilmeli. Yoksa İzmir Enternasyonal Fuarı, sadece geçmişin hatıralarında yaşayan bir isim olarak kalacak.
Ve bir gün gelecek, çocuklarımız da bizim gibi “Nerede o eski fuarlar?” diye soracak. O yüzden, şimdiden önlem almak lazım. İzmir’in kalbi hâlâ Kültürpark’ta atıyor. Ama o kalbi canlı tutmak artık bizlerin sorumluluğu.