12 Mart’tan 15 Temmuz’a, Tehditten Propagandaya “Darbelerin Dili”


  • Oluşturulma Tarihi : 01.08.2016 07:24
  • Güncelleme Tarihi :
12 Mart’tan 15 Temmuz’a, Tehditten Propagandaya “Darbelerin Dili” yazının resmi

Son 70 yıldır -kesintilerle birlikte- çok partili seçim sistemine geçmiş olmasına rağmen, uluslararası demokrasi kuruluşları tarafından yarı demokratik bir ülke olarak değerlendirilen Türkiye, kurulduğundan beri adeta sürdürülebilir bir darbe tehdidi altındadır. Bu dört mevsim darbe hali, Kemalist ideolojiye dayanan militarist kültürden beslenmektedir. Darbe ve muhtıra adı altında yayımlanan bildiriler incelendiğinde, bu bildirilerin temel ilham kaynaklarının başında Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”si ve ona atfedilen sözler gelmektedir. Bütün bu bildirilerin dili Atatürkçü, dışlayıcı, ötekileştirici, tehdit edici ve aşağılayıcıdır. Hepsi anlam bozukluğu ve çelişkilerle doludur.

Bu sürdürülebilir darbe sürecinde darbeciler tarafından yayımlanan kendi ifadeleriyle “basın açıklamaları”, sivil ve masum bir tanımlama ile muhtıralarda kullanılan dil, oldukça dışlayıcı ve taraflıdır. Örneğin, sık sık kullanılan bir “takım çevreler”,  “bazı odaklar”, “bazı gruplar”, “bazı basın organları” gibi ifadelerle bir dışlanma yapılmakta ve bazıları ötekileştirilerek toplum, kamplara, gruplara, çevre ve odaklara bölünmektedir. Oysa bir kamu kurumu olan Genelkurmay Başkanlığı statüsünden ötürü o “bazı çevre ve grupların da” kurumudur. Bunu kabul edersiniz etmezsiniz ama o bazı çevrelerin de ödediği vergiyle Genelkurmay çalışanları maaşını almakta, o vergilerle alınan makam otolarıyla işten eve ve evden işe gitmekte, o vergilerle alınan lojmanlarda ikamet etmekte, o vergilerle alınan tesislerde pişirilen yemekler yenmekte ve o vergilerle alınan ve işletilen kamplarda tatil yapmak ve en önemlisi o vergilerle alınan silah ve uçaklarla “bir takım çevreler” öldürülmektedir.

Bu bildirilerden bazı cümlelere bakılırsa hepsinin aynı kalemden çıkmış gibi, belli bir zihniyeti yansıttığı görülecektir. Çünkü hepsi aynı kaynaktan beslenmektedir. Militarist kültür ve ideolojik eğitim…

“Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetleri’nin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.(12 Mart muhtırası)” - Bu cümlede ne ararsan var.

“Büyük Atatürk’ün bize emanet ettiği ülkesi ve milletiyle bir bütün olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son yıllarda, izlediğiniz gibi dış ve iç düşmanların tahriki ile varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içindedir.” (12 Eylül darbesi). Bu cümlede haince saldırılar içinde olan özne, Türkiye Cumhuriyeti Devleti oluyor. Anlatım bozukluğu için güzel bir üniversite sorusu olabilir.

Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirler üretilerek, sistemli bir şekilde ve haince... ( 12 Eylül). - Darbelerin ilham kaynağı yüce bir ideoloji!

“Girişilen harekatın amacı, ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmaktır.”, “Parlamento ve Hükümet feshedilmiştir. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır.” (12 Eylül). Parlamento feshedilerek darbe ile demokrasi tesis edilecekmiş.

“Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle cumhuriyet, Atatürk, vatan ve millet sevgisi, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinden korunması bakımından.” (28 Şubat) - Cümle düşüklüğü ve Kemalist dozu fark etmemek mümkün mü?

“Cumhuriyet rejimine sözde değil, özde bağlı olmak ve bunu davranışına yansıtmak.” (27 Nisan) - Mesela Cumhuriyet rejimine özde bağlı olarak cumhuriyetçi cumhuriyetçi yemek yeme gibi.

“Gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olan cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri tarafından…” (15 temmuz) - İlham kaynağı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi.

“Bu ahval ve şerait altında, yüce Atatürk’ün önderliğinde milletimizin olağanüstü fedakârlıklarla kurduğu ve bugünlere getirdiği cumhuriyetimizin koruyucusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri, “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinden hareketle...” - Yine ilham kaynağı Atatürkçülük anlayışı.

Bu bildirilerin genelinde “Demokrasi ve Cumhuriyetin değerlerinin aşındırılması endişesi” ile verildiği belirtilmiştir. Oysa tarihsel gelişimi itibariyle demokrasi ile özdeşleşen cumhuriyetin değerleri bu tip demokrasi dışı müdahalelerle aşındırılmaktadır. Yani bildirilerin kendisi aslında kendisini kaleme alanların çelişkisini göstermektedir.

Bildirilerde öne çıkan başka bir nokta ise Cumhuriyetin nitelikleri arasında yapılan ayrımcılıktır. Laik, demokratik, sosyal ve hukuk olan Cumhuriyet’in niteliklerinden sadece “asker laikliğin kesin savunucusudur” ibaresini görürsünüz. “Asker demokrasi, hukuk ve sosyal adaletin savunucusudur” demek galiba kendilerine çelişkili ve anlamsız geliyordur. Ve bu doğru bir saptamadır. Evet bu tarz bir ifade çelişkilidir ve anlamsızdır. Ama “askerler laikliğin savunucusudur” demek de, en az bu cümle kadar irrasyonel ve çağdaş anlayışla çelişmektedir. Çünkü laiklik demokrasinin doğal bir sonucudur.

Hakkını vermek lazım, bildirilerde bir profesyonellik göze çarpmaktadır. Genelde Cuma günü borsa kapandıktan sonra veriliyor. Daha kısa ve öz olmaya gayret ediliyor. Bir de suçlayıcı cümleler çıkarılsa tadından yenmez.

Fakat, kusura bakmasınlar, millet artık bu bildirileri hiç yemez.

12 Mart’tan 15 Temmuz’a, Tehditten Propagandaya “Darbelerin Dili”
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen